Zülfikar DOĞAN
Uygulanan parasal sıkılaştırma ve yüksek faiz politikasının şirketleri ciddi darboğaza sürüklediği, finansmana erişimin zorlaşmasıyla çarkların döndürülemediğini gösteren emareler her geçen gün belirginleşiyor. Bir yandan Türkiye’nin önde gelen köklü şirketleri, sanayi, müteahhitlik, tekstil firmaları peş peşe iflas ya da konkordato başvurusunda bulunurken diğer yandan büyüyen açıkları finanse etmeye çalışan iktidar kamu arazilerini, sahilleri, arsaları satışa çıkartıyor.
Ticaret mahkemelerinde resmi olarak kayda giren konkordato başvuruları ekim sonu itibarıyla 1352’ye ulaşırken, iflas kararları ise 96 oldu. Bu yılın 10 ayında 2021’den bu yana son üç yılın yıllık konkordato toplamına yaklaşan rakamlar, özel sektörde, reel kesimde yaşanan yangının göstergesi. Yıl sonunda konkordato başvurularının geçmiş yılların tümünü geride bırakacağı anlaşılıyor. Aynı zamanda 2025’in iflaslar ve şirket kapanmalarıyla bu yılı aratacağını işaret ediyor.
Özel sektördeki bu tablonun yanı sıra kamunun elindeki varlıkların, taşınmazların hızlı bir şekilde satışa çıkartılması dikkat çeken bir başka boyut. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Kentsel Dönüşüm Genel Müdürlüğü 51 ilde 607 kamu arazisi ve arsayı yüzde 25 peşin 24 ay vadeyle satışa çıkartırken, Hazine ve Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü de başta Datça gibi ünlü tatil beldeleri olmak üzere ülkenin dört yanındaki sahilleri, kıyılardaki kamu alanlarını satışa çıkarttı.
TMSF’den peş peşe kelepir satışlar
Asıl dikkat çekici gelişme Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) satışa çıkarttığı sanayi tesisleri, mobilya fabrikaları, enerji santralları, maden sahaları. 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra el konulup TMSF’ye devredilen inşaat, sanayi, tekstil, gıda, medya, metalurji vb. sektörlerdeki şirket ve holdinglerin sayısı 702’ye ulaşıyor. TMSF, yıllardır kayyumlarla yönettiği bu şirketler sayesinde Türkiye’nin en büyük, dünyanın sayılı holdinglerinden birisi sayılabilir. TMSF’nin resmi verilerine göre aktifleri 76 milyar TL, yıllık ciroları 36,5 milyar TL olan bu şirketlerde çalışan sayısı 37 bin. Ancak TMSF web sitesindeki bu rakamlar 2021 yılına ait ve güncellenmemiş. Üç yıllık enflasyon ve diğer göstergeler göz önünde tutulduğunda güncel aktiflerinin 100-150 milyara, ciroların 100 milyara dayandığı, hatta aştığı söylenebilir. TMSF’nin el koyduğu Türkiye’nin en büyük altın üretim tesislerine ve maden ruhsatlarına sahip Koza Holding ile bünyesindeki 12 şirket ağustosta Cumhurbaşkanı Erdoğan Başkanlığındaki Türkiye Varlık Fonu’na devredilmişti.
TMSF şimdi de el konulan Boydak Holding’e ait HES Elektrik Sanayii Santralları ile Erciyes Çelik Halat ve Tel Sanayii’ni 22 milyar TL muhammen bedel üzerinden satışa çıkarttı. Sessiz sedasız yapılan duyuruda teklifler 3 Şubat’ta alınacak. Sırada milyarlık başka satışlar var. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Bursa vb. illerdeki milyarlık arsaların, kıyılardaki kamu varlıklarının ve nihayet TMSF’nin yıllardır kayyumlarla yönettiği dev şirketlerin satışıyla büyük bir rant aktarımı ve servet transferi-değişimi gündemde.
Asgari ücret ve faizde karar haftası
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, işçi ve işveren taraflarının rakam önerileriyle geleceklerini duyurmasına karşılık, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun (AÜTK) üçüncü toplantısında da karar çıkmadı. İşçi-işveren temsilcilerinden masaya rakam gelmedi. Ancak Türk-İş Genel Başkanı daha sonra taleplerinin yüzde 45 zam, yüzde 20 refah payı ile 29 bin 583 TL olduğunu, bunun altında bir rakamı imzalamayacaklarını ilan etti. CHP’nin 30 bin TL çağrısının 417 TL altındaki Türk-İş talebinin Cumhurbaşkanından onay alması zor görünüyor. Komisyon bu hafta toplanıp yeni asgari ücreti ilan edecek. Kulislerde konuşulan tutar 22-25 bin TL arasında. Halen 17 bin 2 TL olan asgari ücretin alım gücünün 11 bin TL’ye indiği dikkate alındığında, enflasyon telafisiyle 24 bin TL olma ihtimali yüksek görünüyor. Cumhurbaşkanı ‘Bin lira da hatırım için’ derse 25 bin TL olabilir. Bu da yüzde 35-40 arası zam demek.
Merkez Bankası reel faizi 5 puanın altına düşürürse emekler heba olabilir
Asgari ücretin yanı sıra Merkez Bankası (MB) faizi için de kritik haftaya girilirken, içeride ve dışarıda indirim beklentisi yüksek. ABD Merkez Bankası (Fed), eylülde 50 baz puanlık indirimle başlattığı süreçte kasım ve aralıkta da faizi 25’er baz puan indirdi. Fed’in üç toplantıda 1 puana ulaşan düşüşle yüzde 4,25-4,50 aralığına indirdiği reel politika faizi kasımda yıllık yüzde 2,7 olan ABD enflasyonunun 1,8 puan üzerinde. Fed’in yıllık enflasyon hedefi yüzde 2.
Dolayısıyla Türkiye’nin yüksek enflasyon koşullarında MB’nin reel faizi enflasyonun en az 5 puan üzerinde olmadığı takdirde, enflasyonla mücadelede katlanılan bedelin heba olması söz konusu. Kasımda yüzde 47 olan yıllık enflasyonun aralık verisiyle yılı yüzde 45’te kapatması bekleniyor. Bu durumda makul olan 26 Aralık’taki toplantıda politika faizini yüzde 50’de sabit tutmak. Ancak Cumhurbaşkanının indirim talebini dillendirmesiyle MB üzerinde oluşan baskı iç ve dış piyasalarda indirim beklentisini yükseltti. Bu yüzden MB 100-150 baz puanlık bir indirime mecbur kalabilir.