Ankara

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, dan Asgari Ücret Açıklaması

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Asgari ücrette, çalışanlarımızın da taleplerini karşılayacak bir yaklaşımın gözetileceğini düşünüyorum” dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin görüşmeleri TBMM Genel Kurulu’nda başladı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, bütçeye, dünyada ve bölgede yaşanan gelişmelere ilişkin konuştu. Konuşmasının başında Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi hakkındaki eleştirilere ilişkin ifadelerde bulunan Yılmaz, “Bu anlamda çok değerli bir süreç olduğunu tekrar ifade etmek isterim. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle ilgili çeşitli değerlendirmeler yapıldı. Öncelikle şunu belirtmek isterim. Şunun altını çizmek isterim. Demokrasilerde farklı yönetim modelleri söz konusu. Bir tane yönetim modeli yok. Cumhurbaşkanlık ve başkanlık sistemleri olan ülkeler var. Yarı başkanlık olan ülkeler var. Parlamenter sistemle yönetilen demokrasiler var. Her birinin kendi alt versiyonları var. Hepsi de demokratik yönetim modelleridir. Birbirleriyle mukayese edersiniz. Farklı partiler farklı görüşlere sahip olabilirler. Buna da elbette saygı duyuyoruz. Ancak şunun altını çizmek isterim. Bugünün jeopolitiğinde küresel ve bölgesel şartlarında ülkemizin istikrar ihtiyacı her zamankinden daha yüksek bir seviyededir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi siyasi istikrarı garanti eden bir model olarak çok önemli bir görev icra etmektedir. Bir defa ekonomik istikrarın temeli siyasi istikrardır. Son yirmi yılda daha önceki yirmi yılla mukayese ettiğinizde sağlanan ilerlemeler rakamsal olarak da ortadadır. Bunun en temel sebeplerinden biri siyasi istikrarın sağlanmış olmasıdır. Dolayısıyla ekonomi açısından siyasi istikrar çok önemli” diye konuştu.

“Cumhurbaşkanı Yardımcısı olabildiysen işte bu cumhuriyetin başarısıdır”

Cumhuriyetin herkesin cumhuriyeti olduğunu ifade eden Yılmaz, “Kendi kişisel hayatımdan da ifade etmek istiyorum. Çok farklı şekillerde cumhuriyeti tarif edebiliyoruz. Ben cumhuriyeti biraz da fırsat eşitliği olarak tarif etmek istiyorum. Cumhuriyetin en temel özelliklerinden bir tanesi herkese açık olmasıdır. Fırsat eşitliği sağlamasıdır. Doğusuyla, batısıyla, kuzeyle, güneyiyle nerede doğarsanız doğun, kimliğiniz ne olursa olsun size belli kanallar açması ve siyasal yapıya sizi katmasıdır. Tabii ki demokratik süreçlerle birlikte. Bingöl’de doğan sonra liseyi Bingöl’de bitiren Ankara’da üniversite okuyan bürokraside on sekiz yıl çalışan bir kardeşiniz olarak bugün Cumhurbaşkanı Yardımcısı olabildiysen işte bu cumhuriyetin başarısıdır. Ben öyle görüyorum. Cumhuriyet hepimizin cumhuriyetidir. Cumhuriyete sonuna kadar da sahip çıkacağız. Ülkemiz sıradan bir ülke değil, sıradan bir devlet değil. Çok köklü geçmişi olan bir ülkedir, bir devlettir” dedi.

“Halkımızın refahını, ekonomimizi güçlendirmek zorundayız”

Konuşmasının devamında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün İzmir İktisat Kongresi’nde söylediği bir cümleyi hatırlatan Yılmaz, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk İzmir İktisat Kongresi’nde çok önemli bir tespitte bulunuyor. Diyor ki; ‘Askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar iktisadi zaferlerle taçlandırılmadıkları sürece eksik kalmaya mahkumdur.’ Dolayısıyla biz bir taraftan cumhuriyetimizin siyasal değerlerini, katılımcılığını giderek standartları artan demokratik yapısını geliştirirken diğer taraftan da halkımızın refahını, ekonomimizi güçlendirmek zorundayız. Bugünkü dünyada bağımsız bir ülke olmanın en önemli gerekliliklerinden biri güçlü bir ekonomik yapıya sahip olmaktır. Teknolojisiyle eğitim sistemiyle girişimciliğiyle, yenilikçiliğiyle bunu sağlamadığınız sürece etkili bir güç haline giremezsiniz. Bunun da farkında olarak politikalarımızı şekillendiriyoruz. Ve bu politikaları rastgele yapmıyoruz” diye konuştu.

22 yılda Türkiye’nin yüksek insani kalkınmışlık grubundan en yüksek insani kalkınmışlık grubuna geçmeyi başardığını ifade eden Yılmaz, “Bütün politikalarımızın odağında insan vardır. İnsani kalkınma diye bir kavram var. Birleşmiş Milletler de bunu ölçüyor. İnsani kalkınma endeksli denen bir endeks var. Burada da dört gruba ayırıyorlar ülkeleri. Düşük insani kalkınmışlığa sahip olanlar orta insani kalkınmışlıkta olanlar yüksek insani kalkınmışlıkta olanlar bir de en yüksek insani kalkınmışlıkta olanlar. Yine 22 yılda Türkiye Cumhuriyeti yüksek insani kalkınmışlık grubundan en yüksek insani kalkınmışlık grubuna geçmeyi başardı. Bu da önemli bir başarıdır. Burada şimdi görevimiz daha üst sıralara doğru ülkemizi taşımaktır. Bunu da gerçekleştireceğiz. Büyümeyle, sosyal adaletle çevreyi koruyarak sürdürülebilir bir gelişme sağlayarak demokrasimizin kurumlarımızın gücünü arttırarak bunu başaracağız. Vizyonumuz ortadadır” değerlendirmesinde bulundu.

“Bugün en önemli meselemiz enflasyondur”

Milletin en büyük sorununun enflasyon olduğunun altını çizen Yılmaz, “Bugün en önemli meselemiz enflasyondur. Niye enflasyondur? Dünyanın da sorunu. Milletimizin de önceliği enflasyon olduğu için. Az önce millet kavramından sayın genel başkan bahsetti. Devlet millet kavramını mukayese etti. Böyle düşünmesine hakikaten sevindim. Bizim geldiğimiz gelenek zaten devletle milletin aynı yöne bakmasını savunan bir gelenektir. Devletle milleti çatıştıran değil, karşı karşıya getiren değil. Aynı hedefler doğrultusunda devletin ve milletin konumlanmasını gerektiren bir gelenektir. Dolayısıyla milletin bakış açısı esastır. Milletin öncelikleri, sorunları esastır. Bugün milletimizin temel sorunu enflasyonsa bizim de en temel meselemiz, en temel önceliğimiz enflasyonu düşürmek, fiyat istikrarını sağlamaktır. Yalnız sayın genel başkanım şunu da hatırlatmak isterim. Geçmişe gittiğiniz zaman millete rağmen millet için diye bir anlayış vardı. Herhalde bu anlayıştan artık hepimiz uzaklaşmış durumdayız. Onu görüyorum. Millete rağmen millet için olmaz. Milletle birlikte millet için olur. Geçiş dönemi, dezenflasyon dönemi ve istikrar dönemi. Bunu da adım adım hayata geçiriyoruz. Bütüncül politikalarla enflasyonla mücadelemizi sürdürüyoruz” dedi.

“Belediyelerin asli işleri var”

Belediyeler hakkında konuşan Yılmaz, “Biz bu 20 yıllık dönemde belediye kanunlarında önemli dönüşümler sağladık. Ve belli kriterler getirdik. Bugün geldiğimiz noktada belediyelere aktardığımız bütçenin toplam bütçemiz içindeki payı 9,1’e ulaşmıştır. 2002’de bu pay yüzde dört civarındaydı. Belediyelere artık eskisinden daha fazla kaynak aktaran bir bütçe yapımız var. Burada bizim belediyelerden beklediğimiz tek bir şey var. Belediyelerin asli işleri var. Buna beldelerin mahalli müşterek hizmetleri diyoruz. Belediye kanunundaki tabiri kullanacak olursak; trafik sorununu çözmek, azaltmak, temiz su sağlamak, temiz hava sağlamak, sosyal donatılar, yeşil alanlar oluşturmak. Belediyelerin gerçekten çok önemli vazifeleri var. Bizim belediyelerden ekstra bir beklentimiz yok” ifadelerini kullandı.

“Asgari ücrette, çalışanlarımızın da taleplerini karşılayacak bir yaklaşımın gözetileceğini düşünüyorum”

Asgari ücret hakkında da konuşan Yılmaz, “Asgari ücret 2002 yılında dolar olarak 114 dolara, bugün 524 dolara çıkmış durumda. Şu anda bir müzakere süreci var, burada bir denge bulunacaktır. Çalışanlarımızın da taleplerini karşılayacak bir yaklaşımın gözetileceğini düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.

“Güvenlik, siyasi kurumsal ve ekonomik ortamın gelişmesiyle Suriyeliler vatanlarına döneceklerdir”

Bölgede savaş görmek istemediklerini belirten Yılmaz, “Avrupa ülkelerine bakın en fazla ticareti kendi aralarında gerçekleştirirler. Biz de bölgemizde bunu görmek istiyoruz. Savaş görmek istemiyoruz. Çatışma görmek istemiyoruz. Barış, huzur ve refah görmek istiyoruz. Ve Türkiye olarak buna öncülük yapmaya devam edeceğiz. Bu çerçevede bu bölge üzerinde emperyalist emelleri olanların tuzağına düşmeden bu coğrafyanın ve medeniyetin insanları olarak birlik beraberlik içinde yolumuza devam edeceğimize inanıyorum. Türkiye bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Suriye halkının Suriyeli kardeşlerimizin yanında olmaya devam edecektir. Çok zor günler yaşadılar. Şimdi oradaki güvenlik siyasi kurumsal ve ekonomik ortamın gelişmesiyle inanıyorum ki belli bir süreç içinde ülkelerine, vatanlarına döneceklerdir. Ve o zaman giden bu kardeşlerimiz Türkiye’yle bağlar konusunda hem kültürel, sosyal, siyasi bağlar hem de ekonomik ilişkiler anlamında çok daha olumlu bir rol oynayacaklardır. Buna da inanıyorum” dedi.

İlgili kurumların terör ve göç tehditlerine karşı önlemler aldığını aktaran Yılmaz, “Bir yandan da tabii ki risklere karşı her türlü tedbiri de alıyoruz. Suriye’den ülkemize yönelebilecek terör ve göç tehditlerine karşı ilgili kurumlarımız her türlü tedbiri de alıyorlar, almaktadırlar. Her türlü gelişmeyi de yakından takip ediyoruz. Diplomatik kanallarla veya bölgedeki çalışmalarla olsun bu süreci yakından izliyoruz, izlemeye devam edeceğiz. Suriye’nin önümüzdeki dönemde bir çatışma, bir istikrarsızlık unsuru değil, bölgemizin büyümesi, gelişmesi için çok farklı bir konuma geleceğine ben yürekten inanıyorum. Geçmişte Suriye’ye defalarca gitmiş bir insan olarak oradaki medeniyeti oradaki geçmiş değerleri çok iyi görmüş, tanımış bir insan olarak söylüyorum. İnşallah Suriye gelecekte çok farklı bir noktaya gelecektir” değerlendirmesinde bulundu.