(TBMM) - DEM Parti Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan, ' Türkiye, Amerika yerine Suriye’deki Kürtlerle ortaklık kurması gerektiğini hatırlatıyoruz. Kendi ortağının, ortak olarak gördüğü güçlerin karşısına cihatçı grupları çıkartmasından vazgeçmesi çağrısını yapıyoruz'' dedi.
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Ceylan Akça Cupolo, Şırnak Milletvekili Mehmet Zeki İrmez, Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan, Muş Milletvekili Sümeyye Boz, Mardin Milletvekili Kamuran Tanhan ve Hakkari Milletvekili Öznur Bartin, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Açıklamayı yapan Uysal Aslan, şöyle konuştu:
“Bugün 14 Aralık Cizre, Silopi ilçelerinin sokağa çıkma yasaklarının ve aynı zamanda Kürt kentlerdeki ablukaların yıl dönümü. Biz bu ablukaya alınan Kürt kentlerinin milletvekilleri olarak o dönem yaşanmış katliam ve vahşeti lanetlemek, bu katliamları unutmayacağımızı kamu vicdanına unutturmayacağımızı, failleri ve sorumluları yargılanana dek siyaseten ve hukuken hesabını sormaya devam edeceğimizi bir kez daha 14 Aralık 2024’te burada açıklamak için toplandık. Dünyanın gözleri önünde yaşanan insanlık katliamlarının fazlasıyla nasibini almış Kürt halkının katliamları neredeyse görünmeyen, duyulmayan katliamlar yaşandı. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin ‘kıyamet tablosu’ olarak nitelendirdiği kent ablukaları ve sokağa çıkma yasaklarında yaşananlar aslında inkar, imha ve asimilasyon şeklinde 100 yıllık Kürt sorununun Kürtlere yaşattıklarının bir özetidir.
Toplumda 7 Haziran sürecinde HDP’nin yüzde 13 oranında oy alması ve 80 milletvekili çıkarılmasıyla beraber bu il ve ilçelere dönük abluka süreçleri başlatılmış oldu. Kürt halkına topyekün bir savaş ilanı olan 16 Ağustos 2015’te Muş Varta’da sokağa çıkma yasağı adı altında ilk kent ablukaları hukuki ve insani tüm hakların askıya alınarak Türkiye tarihinin en yakıcı, en kanlı ve en karanlık dönemlerinden biri yaşatıldı. Bu yıkım ve katliam planının 30 Ekim 2014 MGK toplantısındaki çöktürme planının bir uygulaması ve hayata geçirilmesi olduğunu bizler 2016’nın başları itibarıyla kamuoyuyla beraber öğrenmiş olduk ve halen bu çöktürme planı uygulamaları bugün bile hayata geçirilme noktasındaki ısrar devam ediyor. Birçok kente yayılan bu yasaklar, 7/24 saat süresiz tüm kenti kapsayacak şekilde uygulandı. Diyarbakır’da 159, Mardin’de 48, Hakkari’de 23, Şırnak’ta 13, Bitlis’te 14, Muş’ta 7, Bingöl’de 7, Dersim’de 6, Batman’da 6, Siirt’te 4 kez ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında yaklaşık olarak 2 milyon insan etkilendi. Yaşamını yitiren yüzlerce kişinin çoğunluğunun keskin nişancılar tarafından can verdiği ulusal ve uluslararası raporlara yansıdı.
En ağır insanlığa karşı suçların yaşandığı yer Cizre. Aralarında 12 yaşındaki çocukların, kadınların, yaşlıların, gazetecilerin olduğu 177 insan Cizre’deki 3 ayrı adreste vahşet bodrumları olarak hafızamıza kazınan adreslerde katledildi. Cizre bodrumlarında yaşatılan vahşet ve bu vahşetin açtığı yaralar da yüreğimiz ve hafızalarımızda hâlâ taze. Silopi’de 29 sivil yurttaş yaşamını yitirdi. Bedeni akrep tipi zırhlı araç ardından sürüklenen Hacı Lokman Birlik’i unutmaz, unutamaz. İnsanlığı yerde sürükleyen, dondurucuda bekleten iktidarın Nusaybin’de, Sur’da, Silopi’de, Cizre’de, Dargeçit’te, Silvan’da sokağa çıkma yasakları adı altında devlet terörüne, terörle mücadele diyerek güvenlik diyerek kimseyi kandıramaz.
''İktidar Rojava’daki saldırılarını sürdürmekte''
2015 ve 2016 yıllarındaki Kürdistan’da yaşanan yıkımdan sonra AKP iktidarının işgal politikaları Afrin’de devam etti. Bugün aynı yıkımı kuzeydoğu Suriye’de diğer alanlara taşımak isteyen siyasi iktidar, aynı maşalar eliyle Rojava’daki saldırılarını sürdürmekte. O gün 2015-16’da Kürt kentlerinde radikal bir biçimde, yüzleri kapalı, ‘Bismillah’, ‘Allahu ekber’ diye Arapça konuşarak bu sokakları gezenler, kuzeydoğu Suriye’de aynı saldırıları Kürtlere karşı devam ettirmektedir. Bugün kendileri eğitip donattıkları Suriye Milli Ordusu adını koydukları ve IŞİD artığı olduğu bilinen grupların, halkların demokratik yaşam kurduğu Rojava’ya saldırısı sürmekte. Gerçekten bu ülkede millilik, yerlilik, kardeşlik savunulacaksa binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan, bin yıldır beraber tarihi önemde bulunanlarla ilgili önemli bir ittifak kurmak da Kürt birliğiyle ilgili bir yol ayrımında, bir dönemeçte durmaktadır.
Yüzyıllık güvenlikçi yaklaşımlardan, Kürtfobisi ve paranoyasından bir an önce Türkiye’nin kurtulması gerekiyor. Amerika yerine Türkiye’nin, Suriye’deki Kürtlerle ortaklık kurması gerektiğini hatırlatıyoruz. Kendi ortağının, ortak olarak gördüğü güçlerin karşısına cihatçı grupları çıkartmasından vazgeçmesi çağrısını yapıyoruz.''