Haber: OKTAY YILDIRIM - Kamera: UMUT EMRE GÖKBULUT

(İSTANBUL) - Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanarak yerine kayyum atanmasına karşı CHP’lilerin ilçede başlattığı Demokrasi Nöbeti sürüyor. Demokrasi Nöbetine destek veren ve yerine kayyum atanan Ardahan’ın Damal İlçesine bağlı Burmedere Köyü Muhtarı Şahismail Güyük “Bu bir irade gaspıdır, bunlar gaspçıdır, bunların hayatı gasp ile geçmiştir” dedi. 

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanarak yerine kayyum atanmasına karşı CHP’lilerin ilçede başlattığı Demokrasi Nöbeti sürüyor. Cumhuriyet Meydanı’ndaki bugünkü nöbete CHP Esenyurt  İlçe Başkanı Hüseyin Ergin, CHP Başakşehir İlçe Başkanı Beyzade Kayabaşı, DİSK Eski Başkanı Rıdvan Budak ve yerine kayyum atanan Ardahan’ın Damal İlçesine bağlı Burmedere Köyü Muhtarı Şahismail Güyük de katıldı. İlk konuşmayı CHP Esenyurt İlçe Başkanı Hüseyin Ergin yaptı. "Erken veya zamanında yapılacak seçime kadar ömürlüri var" diyen Ergin şunları söyledi:

“Erken veya zamanında yapılacak genel seçime kadar ömürleri var”

“Kayyum ahlaksızlığının 52’inci günde 52 bin kez kayyuma tekrar lanet okuyoruz binlerce kez lanet olsun. Günler geçtikçe kayyum hazretlerine ve avanesine bir rehavet çöküyor gibi izliyoruz. Hiç boşuna heveslenmesin. Orası onun tapulu mülkü değil, orası ona babasından kalmadı, orası ona bu halk tarafından da verilmedi, tevdi edilmedi. Ne halkın iradesiyle, ne de meclisin iradesiyle orada bulunmuyorlar. Gördükleri rüyadan uyansınlar. Bir halüsinasyon içerisinde olduğunu bilsinler ömürleri çok kısa, en uzun olarak zamanında ya da öncesinde yapılacak, erken veya zamanında yapılacak genel seçime kadar ömürleri var. Ondan sonra bu ülkenin hakkını hukukunu biz tekrardan sağlam temellere oturtmak için hukukun üstünlüğünü demokrasinin çoğulcu bir şekilde yaşayabilmesini, insan haklarını ve herkesin yüzünün güleceği bir ortamı burada sağlayacağız. Cumhuriyet Halk Partisi'nin ve ona destek veren gönüllerinin yoldaşlarının Türkiye ittifakının birlikteliğiyle bunu sağlayacağız. Ve bunu sağladıktan sonra hukuk bu hırsızlara, bu ahlaksızlara gerekeni yapacaktır"

Ergin'den sonra CHP Başakşehir İlçe Başkanı Beyzade Kayabaşı söz aldı. Kayabaşı şunları söyledi: 

“İnanıyorum ki ben bu AKP belasını er ya da geç göndereceğiz”

“Bu kayyum niye atandı. Durup dururken Esenyurt Belediyesi'ne neden atandı? Şimdi Esenyurt Belediye Başkanımızı gecenin bir saatinde terör örgütünden suçlayarak iddianamesi olmayan bir suçtan gecenin bir saatinde aldılar. Bugün Türkiye'de binlerce suçlu var, binlerce katil var, binlerce kesinleşmiş mafyacı var hiç kimseye böyle bir muamele yapılmıyor tamamen Cumhuriyet Halk Partisi’nin onun örgütünü onun belediye başkanını itibar suikastiyle sabahın köründe alıyorlar. Daha sonra anasının ak sütü gibi seçilmiş meclis üyelerimizi, belediye başkanımızı onları da görevden alıyorlar ve belediye binasından tartaklayarak atıyorlar. Tabii ki bugünkü iktidar kamu gücünü kullanarak istediği şeyi yapabiliyor. Geçmişten hatırlayın Balyoz davaları, Ergenekon davaları, kumpas davalarında ne diyorlardı? Biz diyorlardı bu davaların savcısıyız, hakimiyiz diyorlardı ve sonrasında döndükleri hatalardan, yaptıkları hatalardan ve bu millete, bu devlete, o savundukları kişilerin ihanetiyle 15 Temmuz'dan sonra ne dediler? Allah bizi affetsin dediler. Peki millet atfediyor mu?  Etmiyor. Şimdi bunları yaparken belediyelerle ilgili bu Fethullah Gülen'le beraber salya sümük ağlayanlar, belediyelerde ortaklık yapanlar, müteahhitlik yapanlar, kamunun gücünü bunlara tahsis edenler ve utanmaz gibi bir de kozmik odaya devletin bütün şifrelerini bütün gizli belgelerini sadece elinde yazdıkları ufak notlarla kozmik odaya sokanlar bugün bunları unutuyorlar. Bakın iktidar kendi içerisindeki bu gücünü kullanarak bugün her şeyi yapmaya muktedir görebiliyor. Ve şunu unutuyorlar. Bu milletin bir sabrı var. Bu milletin bir feraseti var. Bu milletin bir iradesi var. Yaptığı her şeyi kendine kar mı zannediyorlar? İnanıyorum ki ben bu AKP belasını er ya da geç göndereceğiz"

"Kayyum gidecek Ahmet Başkan gelecek" diyen Büyükçekemece İlçe Başkanı Halis Çiçekçi ise şunları söyledi: 

“Kayyum gidecek Ahmet Başkan gelecek”

Haksız, hukuksuz yere tutulan Profesör Ahmet Özer, Esenyurt'un belediye başkanıdır. Bir milyon nüfuslu beş yüz bin seçmenli Esenyurt'un her iki kişisinden birinin oyunu alarak demokratik bir seçimle başkan olan Profesör Ahmet Özer'den terörist yaratmaya çalışıyorlar. Ahmet Özer’den terörist çıkmaz çıksa çıksa bilim insanı çıkar, dünya çapında eğitimci çıkar, yazar çıkar. Suç yaratmaya çalışanlar 52 gündür suç yaratamadılar. Çünkü Ahmet Özer vatan aşığı, İstanbul aşığı, Esenyurt aşığıdır. Ahmet Özer, Esenyurt'un evladıdır, İstanbul'un evladıdır, Türkiye'nin evladıdır, Cumhuriyet Halk Partisi'nin öz evladıdır. Ahmet Özer yalnız değildir. Esenyurt'u beton mezarlığın dönüştürenler halkın belediyesinden kovulmuşlardır. Kayyum eliyle halkın belediyesinde halkın hizmet alanında at oynatanları biz tanımıyoruz. Kayyum gidecek Ahmet Başkan gelecek. Adalet mülkün temelidir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Zafer direnenlerindir. Esenyurt'tan Silivri'ye selam olsun. Ahmet başkana, Can Atalay'a, Tayfun Kahraman'a ve tüm Gezi tutuklularına selam olsun. Mustafa Kemal'in emaneti Cumhuriyetin bekçileri bu ülkenin sigortası, Cumhuriyet Halk Partisi'nin değerli örgütü. Sizlere de selam olsun"

Cem evlerinin Kültür Bakanlığı'na bağlanmasına karşı çıkan ve sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek görevinden uzaklaştırılan ve yerine kayyum atanan Ardahan’ın Damal İlçesine bağlı Burmedere Köyü Muhtarı Şahismail Güyük, Esenyurt Demokrasi Nöbetine katılarak başından geçenleri anlattı. Güyük şunları söyledi:

Bu bir irade gaspıdır, bunlar gaspçıdır, bunların hayatı gasp ile geçmiştir”

Bu bir irade gaspıdır, bunlar gaspçıdır, bunların hayatı gasp ile geçmiştir. Halkın gücüyle, halkın oylarıyla alamadıklarını gasp ederek ellerimizden almaya çalışıyorlar. Ahmet Başkan haklıdır, aramıza dönecek, bundan hiç sıkıntınız olmasın. Ardahan Valiliğine 28 tane Alevi Köyü'nün muhtarlarını çağırdılar. Burada bir ayrıcalık yaptılar diğer sunni köyleri çağırmadılar alevi köylerin muhtarlarını çağırdılar. İçişleri Bakanlığı’ndan bir tanede müsteşar hanımefendi de gelmişti. Cemevlerini Kültür Bakanlığı’na bağlayacağız, ihtiyaçlarınızı, elektriğinizi, suyunu ne tür ihtiyacı varsa Cemevi’nin bunları vereceğiz dediler. Bu yükü de Kültür Bakanlığı’nın üstüne bırakacağız dediler. Sonra söz bize geldi. Ben biraz erken davrandım, sayın Valim sayın müsteşarım bize gösterdiğiniz hassasiyetten dolayı teşekkür ederim ama biz dans okulu değiliz, biz sinema oynamıyoruz, tiyatro oynamıyoruz biz bir inancız, alevi inancıyız biz. Sen benim haklarımı gasp edemezsin, sen benim Aleviliğimi götürüp Kültür Bakanlığı’na bağlayamazsın, bu hakkı kimse size vermedi veremez. Siz Alevilerin bedenini çiğnemeden Kültür Bakanlığı’na bağlayamazsınız dedim. Biz bir tane dede veriyorlar cem evine. Dede aynı zamanda cem evinin temizlikçisi benim dedem, benim pirim temizlikçi değil, alevi toplumuna hakarettir, alevilere hakarettir bu yazıktır günahtır bu. Bütün sunni dostlarıma sesleniyorum herkes bu konuda ses verecek herkes eşit yurttaş eşit kardeş olacağız. Hiçbir halk hiçbir ulus hiçbir millet dilinden dininden ırkından dolayı ezilmemeli horlanmamalı. Burada birliğimizi gücümüzü bir arada korumalıyız. Bizlere sahip çıkan Cumhuriyet Halk Partisine çok teşekkür ediyorum"

Son konuşmacı ise eski dönem CHP Milletvekili ve DİSK eski Başkanı Rıdvan Budak oldu. Budak şunları söyledi:

“Bugünkü iktidar sahipleri maalesef her şeyi bozdular”

"Şimdi burada dört tane arkadaşımızı hep beraber dinledik. Hiçbirisinin söylediği hakikate doğrulara hilaf değil. Yani doğruların tersine bir şey değil. Şimdi bir iktidar var Türkiye'yi yönetiyor. İşte Türkiye'nin nüfusu göçmenlerle beraber 86 milyon deniyor. Bunun yaklaşık on milyonunun göçmen olduğu söyleniyor. Ve bir tartışmadır bir gün Suriye, bir gün işte sağlıkla ilgili alanlardaki sorunlar, bir gün eğitim, bir gün hiç beklemediğimiz başka bir olay ülkenin meselelerini konuşamıyoruz. Ülkenin meselelerini tartışamıyoruz noktasına geldi siyaset. Devletleri yönetmek için insanların önce adalete inanması lazım kendi haklarını bilmesi lazım. O haklarını yönettikleri insanlara da ait olduğunu bilmeleri lazım. Bugünkü iktidar sahipleri maalesef her şeyi bozdular keşke bozmasalardı. Yani siyasi olarak hiçbir zaman onlar gibi düşünmedik Cumhuriyet Halk Partisi olarak ama keşke iyi olsaydı. Yani işsizlik olmasaydı, yokluk olmasaydı, yoksulluk olmasaydı, eğitim iyi olsaydı, sağlık iyi olsaydı, yaşamın bütün alanları iyi olsaydı çevre yağmalanmasaydı, değil mi?

“Bunlar, demokrasinin sihrini bozdular”

ANKA Ekonomi Editörü Zülfikar Doğan’ın kaleminden Haftalık Ekonomi Analizi: En büyük holding TMSF’den 22 milyarlık satış ANKA Ekonomi Editörü Zülfikar Doğan’ın kaleminden Haftalık Ekonomi Analizi: En büyük holding TMSF’den 22 milyarlık satış

Bunlar gelene kadar arkadaşlar bir örnek veriyorum. Türkiye'de maden izni verilen bin 600 tane maden sahası varmış. Bugün kaç olmuş biliyor musunuz? Yüz 58 bin. Resmi rakamlar bunlar. Tam bir talan, tam bir sömürü, tam bir soygun, tam bir talan. Vatanımız talan ediliyor, yağmalanıyor. Şimdi bunlar borçlanıyorlar ya, borç alıyorlar. E kendileri ödemeyecek, çocukları da ödemeyecek. O borçları Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hazinesi ödeyecek dolayısıyla sizler ödeyeceksiniz. Sizler ödedikçe emekliler daha az zam olacak. Çalışanlar daha zam alacak, memurlar daha az zam alacak ve ortalık bu gördüğünüz virane halde devam edecek. Şimdi bunlar, demokrasinin sihrini bozdular. Bunlar iktidara gelene kadar Türkiye'de birtakım tartışmalar yok muydu? Siyasetin yanlışları yok muydu? İşte orada burada rüşvet tartışması yok muydu? Yerel yönetimlerin üzerinde bir tartışma yok muydu? Vardı ama bunun yüzde biri kadar bile değildi. Yüzde biri bile değildi. Bugün geldiler ve ulusal geliri öylesine bir tersine çevirdiler ki eskiden orta direk dediğimiz, zenginler dar gelirli arasında kocaman bir sınıf vardı. O sınıfı yok ettiler. Ve tamamen bir servet aktarımında bulundular. Şimdi millet diyor ki e zenginden alıp zengine verdiler. Yahut da servet transferi dedikleri böyle bir şey öyle değil arkadaşlar. Türkiye'nin üretici büyük zenginlerine dokunamadılar. Yani TÜSİAD çevresine dokunamadılar. Çünkü onlar üretmezse vergi veren ortada kimse kalmaz. Onlar ve çalıştırdıkları insanlar vergi verdiler. Peki ne yaptılar sıradan insanları müteahhit yaptılar. Sıradan insanları altyapıcı yaptılar. Sıradan insanları devletin en etkin bürokratik noktalarına getirdiler. Ve artık bir yerden mezun olmayan hiç kimseyi devletin üst düzey bürokrasisinde göremiyorsunuz. Hem Sağlık Bakanlığı'nda göremiyorsunuz, hem Eğitim Bakanlığı'nda göremiyorsunuz, hem de diğer 22 bakanlığın herhangi bir yerinde doğrudan iktidar partisinin mensubu değilse kimseyi göremiyorsunuz.

“Dünyada ahlak bir kere bozuldu, bize 11 kere bozuldu”

Halbuki bunlar iktidara gelene kadar Türkiye laik, demokratik sosyal hukuk devletiydi. Eksikleri var mıydı vardı. Bizim şikayetçi olduğumuz yanları eksikleri var mıydı vardı. Ama bu kadar bozuk değildi. Çünkü önce ahlak bu kadar bozuk değildi. Ahlak bozuldu. Şimdi soruyorlar dünyanın en büyük edebiyatçılarından birisi olan Amin Mollof'a Lübnanlı Müslüman bir yazar. Soruyorlar ne oldu diyorlar dünya niye böyle altüst oldu? Dünya niye bu kadar sıkıntıya girdi? Adam bir bilge. Cevabı şu, ahlak bozuldu. Dünyada ahlak bir kere bozuldu, bize 11 kere bozuldu. Maalesef bozuldu. Türkiye'yi Türkiye'nin yurttaşları, sorumluluk taşıyan insanları olarak buradan nasıl çıkaracağımızı düşünmeliyiz. Şimdi Suriye kahramanlığı yaptıklarına bakmayın. Bir ay sonra bu kahramanlığın işe yaramadığını görecekler. İki ay sonra üç ay sonra Türkiye'nin bu işten daha çok sıkıntıya gireceğini görecekler. Mesele o değil mesele şu kurdukları sömürü ve talan düzenini devam ettirmek istiyorlar.

Kaynak: anka