Haber: Esra TOKAT
(KARABÜK) - Gabonlu 17 yaşındaki Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga’nın ölümüne ilişkin görülen davanın yedinci duruşması Karabük 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada sanık ve müşteki avukatları esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını yaptı. Taraf avukatları, Han Apartmanı'nda Dina'nın neler yaşadığı konusunda soruşturma aşamasında eksik araştırma yapıldığını yapıldığına dikkati çekti. Dina'nın ailesinin avukatları, "Can havliyle aracına sığındığı Dursun Acar, Dina’yı cinsel istismara maruz bıraktı" savunmasını yaparken, sanık avukatları ise söz konusu iddiaları reddederek, Dina'nın sağlıklı bir karar veremediği ve bu yüzden ''intihar'' etmiş olabileceği iddiasında bulundu. Ayrıca müşteki avukatları kentteki "fuhuş çetesi" iddiaları üzerinde durdu. Avukat Eyüboğlu, "Siyah ve bakire kadınlara yönelik bir fuhuş çetesi olduğunu taksi şoföründen akademisyenine, akademisyeninden avukatına kadar herkes bunu söyledi" dedi.
Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga, Karabük’te şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Dina’nın cansız bedeni 26 Mart 2023 günü Filyos Çayı’nda bulunmuştu. Ibouanga’nın ölümüne ilişkin görülen davanın yedinci duruşması Karabük 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.
Avukatlar Meriç Eyüboğlu, Gülyeter Aktepe, Gülnur Yılmaz, Berfin Karaşah, İrem Eski, Nergiz Görmez, Nazlı Yıldırım, Pınar Zeytun, Zeynep Tepegöz ile Karabük Aile Sosyal Hizmetler Müdürlüğü görevlisi avukat, sanık avukatları ve Dina’nın ailesi duruşmada hazır bulundu.
Öğrenciler duruşmaya alınmadı
Usule ilişkin talebini açıklayan Eyüboğlu, “Kayıt tutuluyor ancak bunlar çözülmüyor. SEGBİS kayıtları tutanaklara girilmiyor” dedi. Mahkeme Başkanı ise “Bu celse çözümü yapılacak” dedi. Eyüboğlu, “Eğer bu bir karar duruşması olacaksa, duruşma salonu dışında Dina’nın üniversiteden yabancı uyruklu arkadaşları var. Duruşmanın hüküm celsesi olması nedeniyle salona öğrencilerin alınmasını istiyoruz, salon uygun” talebinde bulundu. Mahkeme Başkanı ise “Salondaki seyirci koltuklarının duruşmayı izlemeye gelen kişiler tarafından tamamen doldurulmuş olması ve salon içindeki güvenliğin tam olarak sağlanabilmesi” gerekçesiyle talebi reddetti.
Ardından duruşma başladı. Duruşmada ilk olarak tutuklu sanık Dursun Acar’ın aracının incelemesine ilişkin video kaydı izletildi. Konuya ilişkin konuşan Dina’nın avukatı, “Sanık avukatları tarafından aracın tek düğme ile kilitleneceği iddia ediliyor. Ancak şok haliyle yaralı halde araca binen, yardım talep eden Dina’nın ineceğini öngörmediğinden aracı kilitlemeyı öngörmemiş olabilir. Araç içerisinde bir kilit mekanizmasının olması bunun illa kullanılacağı anlamına gelmez” dedi. Savcılık ise “Videonun ne zaman çekildiği belli olmadığı için bir delil niteliği taşımamaktadır” değerlendirmesini yaptı.
Savcılık "cinsel saldırı" ve "olası kastla öldürme" suçundan ceza istedi
Savcılık esas hakkındaki mütalaasında “…maktulün bir anda aracın kapısını açarak koşar vaziyette orta refüjde bulunan tellerden atladığı ve karşı şeride geçtiği, buradan da yol kenarında bulunan demir korkulukların üzerinden atlayarak kaçmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu kapsamda tanık Mustafa Yazar’ın beyanından anlaşılacağı üzere maktulenin arabadan inerek sanıktan kurtulmaya çalıştığını, yolu karşısına geçmek üzere koştuğunu gördüğü hususu maktule araç içerisinde cinsel amaçla saldırdığının değerlendirildiği, maktulenin dere yatağına inmesinden sonra, sanığın ilk ifadesinde, yoldan geri dönerek ikametine gittiğini beyan etmesine karşın, daha sonra elde edilen kamera görüntülerinde maktulun indiği yere aracıyla giderek yaklaşık 6-7 dakika boyunca kalması…” gerekçesiyle dosya kapsamında tek tutuklu sanık Dursun Acar’ın “cinsel saldırı” ve “olası kastla öldürme” suçundan cezalandırılması talebini tekrar etti.
"Can havliyle aracına sığındığı Dursun Acar, Dina’yı cinsel istismara maruz bıraktı"
Ardından esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalara geçildi. İlk sözü Dina’nın avukatlarından Gülyeter Aktepe aldı. Aktepe, Dina’nın büyük bir korkuyla bodrum katından kaçarak can havliyle yola fırlayıp bir araca sığındığı ve sığındığı aracın sürücüsü sanık Dursun Acar’ın da onu istismar ettiği savunmasını yaptı. Aktepe, şunları söyledi:
"Karabük’te göçmen bir kadın öğrenci okumak için buraya geldiğinde 3 aylık süre sonunda hayatını kaybetti. Soruşturma aşamasında pek çok ihmaller oldu. Şüpheli kadın ölümlerinin intihar perdesi ile kapatılmasını engellemek perspektifiyle bu davayı ‘Dina için Feministler’ olarak takip ediyoruz. Yargılanan tek kişi sanık Dursun Acar. Ancak biz bu meselenin sadece bundan ibaret olmadığının bilincindeyiz. Mütalaaya ilişkin olarak cinsel istismar ve saldırı konusunda beyanda bulunacağım. Cinsel saldırı suçu nedeniyle sanığın cezalandırılması talep edildi. Ancak Dina o gün bodrum katına iki kişi tarafından çekildiği tespit edildi tanık beyanları ile. Maruz kaldığı saldırıdan kurtulmak için gece karanlığında, çıplak ayakla, can havliyle istinat duvarından atlıyor. Nasıl ciddi bir saldırıdan kaçtığını hala ne yazık ki öğrenemedik. Dursun Acar, Dina’nın kendisinden yardım talep ettiğini ve bu yüzden araca aldığını iddia ediyor. Dina’nın nereye gitmek istediğini bilmiyoruz. Sanık Acar, ‘hastaneye götür beni’ dediğini iddia ediyor. Ama biz bunu bilmiyoruz. Çelişkilerle dolu bir savunma ile karşı karşıyayız. Hayatın olağan akışında seyir halindeki araçta kimse kapıyı açmaz. 112 çalışanı tanık da göçmen öğrencilerin fuhuşa sürüklendiğini duyduğunu ifade ediyor. Hatta göçmen öğrenciler sokakta yürürken dahi tacize maruz kaldıklarını söylüyorlar. Karabük’te bu tacize sadece Dina maruz kalmıyor, bunu biliyoruz. Dina, Karabük’te ırkçılığa maruz kaldığını söylüyor, tanımadığı insanların kadınlara para ile ilişki teklif ettiğini söylüyor. Dina bu yüzden Sakarya’ya gitmek istediğini belirtiyor. Dina’nın ısrarla reddetmesine rağmen bir şüphelinin evinin önüne gelip ısrarla taciz ettiğini de görüyoruz telefon kayıtlarından.
"Karabük’te neler yaşandığı hakkında dehşete düşebilirsiniz"
Dina kendini araç içerisinde güvende hissetse zaten kapıyı açıp inmeye çalışmaz. Dursun Acar’ın siyah kadınlara ilgisi de belli telefondaki kayıtlarından. Dursun Acar’ın da Karabük’te neler yaşandığını bildiği belli. Bilmemesi mümkün değil. Bir takside konuşulanlar bile Karabük’te neler yaşandığı hakkında sizi dehşete düşürebilir. Göçmen kadınların hangi binalarda fuhuşa zorlandığını bile dinleyebilirsiniz sokaklarda. Tüm bu saiklerle cinsel istismarın gerçekleştiği sabittir. Dina’nın intihar ettiği tartışmalarını da reddediyoruz. Bu sanığın üstünde yoğunlaşan şüpheyi dağıtma iradesidir.
Dursun Acar, Dina araçtan inip kaçınca da hala onu takip ediyor. Araçtan iniyor, Dina’yı ısrarla takip ediyor, çekiştiriyor. Dina’nın içinde bulunduğu müşkül durumdan faydalanmaya çalışıyor. Ama sanık avukatları ısrarla yardım etmeye çalıştığını söylüyorlar. Ancak bunu reddediyoruz. Zaten siyah kadınlara ilgili olan Dursun Acar, bu durumdan faydalanmıştır. Yetişkin bir kadından daha fazla saldırıya açık olması ve bu suçu bir çocuğa karşı gerçekleştirdiğinin farkında olduğu kanaatindeyiz. Bu şüpheli kadın ölümünün arkasında patriyarka ve erkek şiddeti olduğu bilincindeyiz. Sanığın cinsel istismar suçunu kasten işleme suçundan cezalandırılması gerekmektedir.''
"Sanığın başka kadınları taciz ettiğini biliyoruz"
Avukat Berfin Karaşah da ''kasten adam öldürme'' suçuna ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, şunları söyledi:
"Olası kastla sanığın hareket ettiğine katılmıyoruz. Sanık bütün olay boyunca fiillerin sonucunu bilerek ve isteyerek davrandığını görüyoruz. Yüzüncü Yıl Mahallesi genel itibari ile göçmen ve gençlerin oturduğu bir üniversite mahallesi. Dursun Acar ise başka bir muhitte oturuyor. Sigara almak ise niyeti Acar’ın geçtiği güzergahta pek çok market, bakkal var. Telefonunda ele geçirdiği delillere göre sanığın başka Afrikalı kadınlarla da ilişkilenmeye çalıştığı, sevgililik teklif ettiği, kadınları Yüzüncü Yıl Mahallesi’nde başka kadınları taciz ettiğini biliyoruz. Dina’nın bir saldırıdan kaçtığını biliyoruz. Sanık tarafından ilk ifadesinde ‘Dina’nın hastaneye gitmek istediği iddiasında bulunuldu. Ama yol üstünde bir hastanenin geçildiği fark edilince sanık, ‘Dina büyük hastaneye gitmek istedi’ iddiasında bulunuldu. Sonra da ‘Dina, devlet hastanesine gitmek istedi’ denildi. Görüyoruz ki burada delillere göre ifade değişikliği oldukça açık. Dina’nın ‘devlet hastanesi’ diyebilecek kadar Türkçesinin olmadığını gayet iyi biliyoruz.
"Olası kastla değil, doğrudan insan öldürme suçundan cezalandırılmasını talep ediyoruz"
Sanığın ailesi olay sonrası Dursun Acar’ın eve geldiğinde hiçbir şey olmamış gibi yaşantısına devam ettiğini kaydetti. Ancak aracına yardım için koşarak gelen, sonrasında da araçtan çıkan kişini akıbetini insan merak etmez mi? Bunu anlatmaz mı? Cinsel istismar fiilinden kaçmak için peşine düşmüş ve kendisini iterek ölümüne neden olmuştur. Sanık yaralı bir kadına araç içinde cinsel istismar etmiş, ardından kaçan kadını takip etmiş ve doğrudan ölümüne kastla hareket etmiştir. Sanığın olası kastla değil, doğrudan insan öldürme suçundan cezalandırılmasını talep ediyoruz.''
Avukat Meriç Eyüboğlu da şu savunmayı yaptı:
"Biz olay gecesi Han Apartmanı’nda yaşayan Dina’nın arkadaşları ve kovuşturmaya yer yok kararında ismi geçen kişiler hakkında detaylı araştırmalar yaptık. Biz Karabük’e geldiğimiz ilk andan itibaren kentte bir fuhuş çetesi olduğunu anlattı herkes bize. Hatta bir taksi şoförü direkt hangi binada yapıldığını anlattı ve gösterdi. Siyah ve bakire kadınlara yönelik bir fuhuş çetesi olduğunu aksi şoföründen akademisyenine, akademisyeninden avukatına kadar herkes bunu söyledi. Bu eğer açığa çıkmıyorsa devlet görevlileri işin içindedir.
"Bu sanığa ceza verseniz de adalet tam yerine gelmeyecek çünkü eksiklikler var"
Bu kişiler arasında bir ilişki var mı diye sadece 5 günlük HTS kayıtlarına bakılıp, ‘ilişki yokmuş’ denilir mi? Bir kadın öldürülüyor ve 12.00’da bulunuyor, bodrum katında olay yeri incelemesi saat 23.00’da yapılıyor. Ampul yok diye bodrum katında telefon ışıkları ile inceleme yapılıyor. Bu kadar özensiz olay yeri incelemesi ile faillere ulaşılabilir mi? Biz sanık Dursun’un fail olduğu konusunda tereddüt duymuyoruz ancak soruşturmanın eksik yürüdüğünü, kovuşturma aşamasında da buna devam edildiğini düşünüyoruz. Soruşturmanın aydınlatılması konusunda önemli bir noksanlık olduğunu düşünüyoruz. Bu sanığa ceza verseniz de adalet tam yerine gelmeyecek bu eksiklikleri bildiğimiz için."
Anne Panga: "O benim tek kızımdı. Ben Karabük’te ırkçılığın olduğunu bilseydim kızımı buraya göndermezdim"
Avukatların ardından Dina’nın annesi Jessica Sandsa Makemba Panga, iki tercüman eşliğinde konuştu. Anne Panga, şunları söyledi:
"O benim tek kızımdı. Ben Karabük’te ırkçılığın olduğunu bilseydim kızımı buraya göndermezdim. Kızımı buraya gönderdiğim için üzgünüm, pişmanlık duyuyorum. Ben daha bir hafta önce kızımla telefonda konuşurken ırkçılıktan bahsediyordu, Sakarya’ya geçmek istediğini söylüyordu. Benim kızım, kendisine parayla cinsel ilişki teklifinde bulunulduğunu anlatmıştı. Bundan korkuyordu. Kızım telefon işlemleri nedeniyle PTT’ye gitmişti. PTT görevlilerinin kendisine kaba davrandığını söylemiş ve kavga etmişlerdi. Cumartesi günü de özür dilemek için gideceğini söylemişti. Dina çok nazik bir kızdı. Allah’tan korkardı. Kendini tehlikede hisseden her insan gibi ilk gördüğü insandan yardım istemiş, sanık Dursun da ona yardım edecek gibi göründü. Dursun onu taciz etmek için takip etti. Bodrum katında Dina’yı taciz eden diğer insanlar da yargılanmalı. Yardımcı olun kızımın yasını yaşayayım, hala yaşayamadım."
Baba Ibuanga: "O da yaşıtı olan diğer kız çocukları gibi yaşamak istiyordu"
Anne Panga’nın ardından baba Guy Serge Ibuanga, “Dina bizim tek kızımızdı. Dina’yı eğitim alması için Türkiye’ye gönderdik. Dina da yaradan korkusu vardı. Sanığın ceza alması için tüm deliller ortada. Ben Türkiye adaletine inanıyorum. Dursun Acar’ın, Dina’ya yardımcı olma taklidi yapan bu kişinin gerekli cezayı vermesini istiyorum. O da yaşıtı olan diğer kız çocukları gibi yaşamak istiyordu” dedi.
"Han Apartmanı'ndan yalın ayak çıkan Dina'nın yaşadıkları araştırılmıyor"
Ailenin konuşmasının ardından sanık avukatları söz aldı. İlk olarak avukat Ümithan Kaplan, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yaptı. 21 sayfa yazılı savunma sunan Çolak ayrıca, “Karabük’te ırkçılık olduğuna dair sürekli ırkçılık olduğu söyleniyor. Ben buna katılmıyorum. Bodrum katında yaşananlara yönelik neden takipsizlik kararı veriliyor. ‘Bir kişi var elimizde, onu cezalandıralım’ şeklinde bir kovuşturma ilerliyor. Eğer adaletten bahsedeceksek adalet herkese lazım. Ben bu yargılamayı gördükten sonra asla aracıma yaralı birini almam. Han Apartmanı’ndan yalın ayak çıkan Dina’nın yaşadıkları araştırılmıyor. Ancak aracından inmesi hayatın olağan akışına mı aykırı? Bu dosyada bir kurban var. Kendini güvende hissetmeyen bir insan neden Valilik binasına gitmez. Dina, Valilik binasınınn yerini gayet iyi biliyordu çünkü tüm göçmenler işlerini orada hallediyor" dedi.
"Dina sağlıklı karar verebilecek durumda değil" savunması
Sanık avukatlarından Yusuf Çolak da şu savunmayı yaptı:
"Ön kabulle bir cezalandırılma isteniyor. Müvekkilimiz Dina’yı hastaneye götürme kastıyla arabasına binmesini kabul ediyor. Dursun Acar’ın hastane istikameti dışında başka bir yere saptığını görmüyoruz. ‘Hayatın olağan akışı içerisinde Dina, arabada kendini kötü hissetmezse inmezdi’ deniliyor. Arabanın arkasına oturan bir kişiye cinsel saldırıda bulunamaz müvekkilimiz. Böyle niyetli olan birisi mağduru arabayı kilitleyip, mağdurenin dışarı çıkmasını engelleyebilirdi. Dosyada cinsel saike yönelik bir delil yok. Dina, annesine sürekli burada kendisine cinsel anlamda tekliflerde bulunulduğunu ve burada yaşamak istemeyip Sakarya’ya gitmek istediğini anlatıyor. Bunları ciddi manada kafasına takmış ve doğru bir karar veremeyecek durumda olduğunu düşünüyoruz Dina’nın. Bunları ve Han Apartmanı’nda Dina’nın yaşadıklarını düşünürsek, Dina’nın davranışlarının hayatın olağan akışına uygun hareket etmediği açık. Dina sağlıklı karar verebilecek durumda değil. Dina'nın müvekkilimizden kaçmadığını düşünüyoruz. Biz de çok üzgünüz ancak ailenin içi soğusun diye masum bir insan cezalandırılamaz. Biz hükümle birlikte beraat ve tahliye talep ediyoruz."
Duruşmada son olarak sanık Dursun Acar savunmasını yaptı. Hakkındaki suçlamaları reddeden Acar, "Ben bir cani değilim. Ailemin başını öne eğecek bir suç işlemedim. Ben nasıl bir insanın canına kıyabilirim? Ben kimseyi öldürmedim, kimseye kastetmedim" dedi.
Savunmaların ardından karar için ara verildi.
(SÜRECEK)