Gerede Çayı Temiz Aksın Platformu, 288 kilometre boyunca Batı Karadeniz illerini etkileyen su kirliliğine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Ekolojik Yaşam Derneği (EKODER) ve Gerede Çayı Temiz Aksın Platformu Başkanı Mehmet Emin Aslan yaptığı konuşmada, "Çevre Bakanımız İzmir Körfezi'nde gördüğü kirlilik için burada balık yaşamaz dedi. Sayın bakan bir gün Gerede'ye gelin. Orada akan suyu görmeniz lazım. Sayın Cumhurbaşkanımız kirlilik vatana ihanettir lütfen duygularınızı, heyetlerinizi Gerede'ye yollayınız" ifadelerini kullandı.
Gerede Çayı Temiz Aksın Platformu, Gerede organize sanayi bölgesinde bulunan deri ve jelatin fabrikalarının kirli atıklarını Gerede çayına bırakması nedeniyle yaşanan çevre kirliliğine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Ekolojik Yaşam Derneği (EKODER) ve Gerede Çayı Temiz Aksın Platformu Başkanı Mehmet Emin Aslan yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:
"Sayın Çevre Bakanımız İzmir Körfezi'nde gördüğü kirlilik için burada balık yaşamaz dedi. Sayın bakanım bir gün Gerede'ye gelin. Orada akan suyu görmeniz lazım. Sayın Cumhurbaşkanımız kirlilik vatana ihanettir lütfen duygularınızı, heyetlerinizi Gerede'ye yollayınız. Bakın Gerede'de derenin içinden geçtiği Akçaşer Köyü'nde yaşayan Mustafa Halıcı bugün buraya o çay suyunu getirdi. Bir tarafta temiz su bir tarafta kirli su. Bizler Cumhuriyet vatandaşıyız. Can istendiğinde can veren, şehit olan vatanına bağlı insanlarız. Bu insanlık hakkımızı yok etmeye çalışanlara karşı herkesi göreve davet ediyorum"
Yanında kirlenmiş çay suyunu getiren Gerede Akçaşer köyü sakinlerinden Mustafa Halıcı şunları söyledi:
"Özellikle Gerede'de bu pis sudan etkilenen bütün köyleri temsilen ben buradayım. Şimdi biz köyümüzde nefes alamaz, tarım yapamaz, meyveleri sulayamaz, tarla sulayamaz, üretim yapamaz, hayvan bakamaz hale geldik. Eğer bu pis sudan, anaç bir inek su içerse yavrusunu zehirliyor, eğer bu pis sudan bir meyveyi sularsam kuruyor. Aslında biz bilinçli olarak zehirleniyoruz. Biz bunu en son tarlaya ‘İmdat, zehirleniyoruz’ diye yazdık. Adana'dan Hatay’a kadar bütün basında yer aldı. Bakan Murat Kurum'a Soruyorum; "Eğer bu suyu kirletmek vatana ihanetse bunu yapanlar terörist değil midir?" Bakan Bey gidip de İzmir Körfezinde olan kirli suyu tutarak ‘Burada balık yaşar mı?’ diyor. Bende bakan beye soruyorum. Burada insan yaşar mı? Bu pisliği görüp de vicdanı sızlamayan yoktur. Mavi vatan eğer bu vatansa bu vatanın durumu nedir ? Eğer bu suyu kirletmek vatana ihanetse bunu yapanlar terörist değil midir ? Biz bu ülkeye bağlıyız. Bu ülkenin kanunlarına bağlıyız. Yani ne yapmamız lazım? Tarlaya yazdık. ‘Uydudan görür, belki insafa gelirler’ diye.
"Kendimizi külliyenin önünde yakacağız, bu kadar zulüm olmaz"
En son inanın Murat Kurum Bey'in ve Sayın Cumhurbaşkanımızın da duymasını istiyorum bunu. En son kendimizi külliyenin önünde yakacağız en son.Yani bu kadar zulüm olmaz. Çevre teröristlerinin suyu pisletmesine izin veremem. Benim köyümde 4 tane kanser vakası çıktı. Bana yaşam hakkı tanımıyorlar."