Haber: Çağatan AKYOL - Kamera: Umut Emre GÖKBULUT
(İSTANBUL) - İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, iktidarın, muhalefet partileri tarafından yönetilen belediyeler üzerindeki kayyum ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) borçları gerekçe gösterilerek başlatılan haciz baskılarına yanıt verdi. İmamoğlu, "Öyle soruşturmayla davayla, hacizle bizi durduramazsınız. Böyle devam ederseniz tepeden aşağı kirlenirsiniz ve o kirli hâlinizle milletin karşısına çıkarsınız. Millet de o tertemiz eliyle sizi sandıktan yollar, gidersiniz, tarihe gömülürsünüz" dedi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugün Tuzla Sosyal Yaşam Merkezi Temel Atma Töreni’ne katıldı. Törende İBB Genel Sekreter Yardımcısı Arif Gürkan Alpay, Tuzla Belediye Başkanı Eren Ali Bingöl ve Ekrem İmamoğlu birer konuşma yaptı. İmamoğlu, şunları söyledi:
"5 yılda birçok konuda iş üretmenin ve üretirken nitelikli üretmenin, günün ihtiyaçlarını çözerken bölgesine yakışan işleri üretmenin gururunu yaşıyorum. Türkiye’nin dört bir yanını ve İstanbul’un tarihinde ilk kez bu kadar bir partiye emanet edilmiş bir siyasi haritayı, CHP belediyelerine İstanbul halkı emanet etmiştir. Bu çok değerli bir sorumluluk. Her gün o sorumluluğun içimizde bizi titretmesi lazım. Bizim ayağa kalkıp silkelenmemiz lazım. ‘Bugün daha fazla ne yapabilirim’ diyebilmemiz lazım. Bugünü ve yarını, geleceği birbirine karıştırarak güzel bir iş birliğini sağladığımızda Türkiye, bizden çok şeyler bekliyor. O yönüyle biz, mesajımızı almış, yolumuza devam ediyoruz. Mesajını almayanlar var. 31 Mart’ta mesajı alıp, başını öne eğip yolunu ona göre çizmeyenler var; Ankara’da hükümet olduğunu düşünen anlayış. ‘Düşünen’ diyorum çünkü 31 Mart’tan itibaren Türkiye’de birinci parti CHP ise ve yerel yönetimlerde bu kadar hizmet yapıyorsak tutum ve tavrımız iktidar tavrı olmalıdır. Elbette yetkili olduğumuz alanları biliyoruz. Yetkinin bize ait olmadığı alanları biliyoruz. Merkezi idareye ait olan alanları biliyoruz.
"Niye ikinci parti olduklarını düşüneceğine hatalarına devam ediyor"
31 Mart’ta iktidar, seçim sonuçlarından gerekli dersi almadı. Seçim öncesi yaptığı hataların farkında değil. Seçim öncesi ne yaptı? Ayırmacılık, kayırmacılık yaptı, işleri engelledi. Daha kötüsü; işleri engellediği gibi gerçekten alışılagelmemiş, hani siyasette bazen partili olma yönünde kayırmacılık uygulamalarını görmüş olabiliriz. Geçmişte de vardı bu ama bu seçimden önce, hatta 2019’dan itibaren yaşadığımız genel seçimler dahil orantısız güç kullanma, rakibini ezmek, çiğnemeye çalışmak, demokraside ve hukuk devletinde asla olmayacak uygulamaları yapmak, bugünkü iktidarın yaptığı hatalar. Yani ‘Ben seçimi niye kaybettim? Niye ikinci parti durumuna düştüm’ diye ders alacağına hatalarına devam ediyor. Trajikomiktir. Bunu her yerde hatırlatın. Trajikomik olan, seçimden önce İstanbul’da AK Partili belediyelerin kasasına, 25 ilçe belediyesinin kasasına Cumhurbaşkanlığı örtülü ödenekten 1 milyardan fazla parayı aktarmak, görülmüş bir şey değil. Yani bu, işte milletin parasını millete aktarmama duruşunun çok ahlâk dışı bir tutumudur. Kamucu devlet anlayışı tutumunun tamamen dışındadır, edebin dışındadır. Yarattıkları o dev israf ekonomisi ve düzenin kölesi hâine geldiklerini görüyorum.
"Sırf CHP’den Esenyurt’ta belediye başkanı olduğu için hapse atıyorlar"
Ekonomiden adalete, eğitimden birçok konuda ülkemizin ne denli sıkıntıda olduğunu hep beraber yaşıyoruz. Kamuda, devlet yönetiminde liyakati bir kenara bırakıp her hususta partizanlık ama her hususta partizanlık… Böylesi bir duruşu gerçekten bu millet hak etmiyor. Onun için doğru dürüst icraat yapamıyorlar. Onun için vatandaşa hizmet götüremiyorlar. Şu zor hâlimizle bile 31 Mart’tan bugüne temel atıyoruz, hizmetleri vatandaşımızla buluşturuyoruz, açılışlar yapıyoruz. Bütün bu hizmetleri yaparken devletimiz adına ekonomik krizden emeklinin cebinde parasının pul olduğu dönemde, eğitimde beslenemeyen çocuklardan başka ne duyuyoruz Allah aşkına? Bunları duyuyoruz. O bakımdan şunu net olarak söylüyorum. Bunlar, toplumu gerecekler. Kutuplaştırmaya ve siyasi rakiplerini engellemeye devam edecekler, karalayacaklar. Mümkünse siyasetin dışına atmaya çalışacaklar. Bunun peşinde olacaklar. Yetinmeyecekler, belediyelerin bir kısmına kayyum atayacaklar. İşte atadılar, Esenyurt Belediye Başkanımızı hapse koydular. Her gün bir şey uyduruyorlar. Kiracısına gidiyorlar, öğrencisine gidiyorlar. Hayatında tek bir soruşturma geçirmemiş bir insanı, bir akademisyeni, bir profesörü, kendi etkinliklerine çağırıp akıl sordukları, brifing aldıkları bir insanı, sırf CHP’den Esenyurt’ta belediye başkanı olduğu için hapse atıyorlar.
"31 Mart’ı niye kaybettiklerinin hâlâ farkında değiller"
Bunu yapan akıl, oraya kayyum atıyor. Sözüm ona devletin kaymakamını bir günde vali yardımcısı yapıyor, oradan kayyum atıyor. Belediye başkan yardımcıları, AK Parti’de siyaset yapmış insanlar. Müdürler, AK Parti’de siyaset yapmış, AK Partili siyasilerle görev yapmış insanlar. Tuzla’dan Beyoğlu’na, oradan buradan, yahu hiç mi şaşırıp bir tane de CHP’li bir belediyeden bürokrat alıp niye götürmüyorsunuz oraya? Bu var ya, utanmazlığın aymazlığın dip hâlidir. Onun için 31 Mart’ı niye kaybettiklerinin hâlâ farkında değiller. Hâlâ devam ediyorlar kötülüğe. Memleketin insanına kötülük yapmayla devam ediyorlar. Akıllarınca bizi iş yapamaz hâle getirecekler. Akıllarınca bizi başarısız gösterecekler ama biz, her koşulda işimizi yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Her zorluğun üstesinden geldik, gelmeye devam ediyoruz. Unutmayın, anamızın ak sütü gibi helal, 31 Mart 2019’daki seçimi 6 Mayıs kararıyla hepimizden çaldılar. Çaldılar mı? Bunu bile yaptılar. Bu, Türkiye Cumhuriyeti demokrasi tarihinin en kara lekesidir.
"Bizimle siyaset yapan herkes, memleketini ve milletini düşünecek"
20 milyonluk bir şehrin inisiyatifini, sandıkta çıkan sonucunu hem de dil ile ikrar ederek, itiraf ederek ‘Sen, 13 bin oyla İstanbul’u kazandığını mı zannediyorsun?’ Bir oyla bile kazanılmaz mı seçim? ‘Bir oyla, 13 bin oyla sen seçimi kazandın mı zannediyorsun’ diyerek, yargıyı baskı altında tutarak seçimi milletin elinden çaldılar. Onun için bunları unutmayın. ‘Ne yapabilirler?’ Her şeyi yapabilirler. Bizi yıldırabilirler mi? Asla. Vallahi biz hem şehrimizin, muhafızları hem de bu güzel devletimizin, cumhuriyetimizin, demokrasimizin yılmaz bekçileriyiz. Biz, onlara benzemeyiz. Bizim prensiplerimizin kökü sağlam, temeli güçlü. Biz, ‘biz’ diyoruz çünkü. ‘Ben’ demedik. Mustafa Kemal Atatürk, bir gün ‘ben’ dedi mi? ‘Biz’ dedi. Kendini düşündü mü? Düşünmedi. ‘Biz’ dedi; memleketini, milletini düşündü. Bizimle siyaset yapan herkes, ‘biz’ diyecek. Bizimle siyaset yapan herkes, memleketini ve milletini düşünecek. Partisiyle ilgili bir çember çizip sadece onun içindekileri değil, milletini görecek. 86 milyon insanını hissedecek. 20 milyona yakın insanın yaşadığı İstanbul’u hissedecek. İlçesini öyle hissedecek.
"Bizim siyaset anlayışımız partisinin başındakini kutsallaştırmaz"
Bizim siyaset anlayışımız, siyaseti bir araç hâline getirir; amaç hâline getirmez. Partisinin başındakini kutsallaştırmaz. Onun söylediklerinin her şeyini, eğrisini, doğrusunu ölçmeyi bırakıp ‘Emir telakki ederim’ demez. Doğruyu bulmak için, doğruları yapmak için, güçlü demokrasiyi üretmek için bir parçası olur. Onun için, bizim için milletin parasını millete dağıtmak esastır. Ölürüz de bundan vazgeçmeyiz. Çünkü böylesi bir yol, milletin parasını millete dağıtma yolu, bizim için haysiyet ve şeref yoludur. Bundan vazgeçmeyiz. Tam da işte bu bizim vazifemizin kökü, cumhuriyetin kuruluşundan bugüne büyütmeye çalıştığımız bu toprakların değerleri, bu toprakların insanları, görenekleri, gelenekleri, yaşamları, o insanların inançları, dili, her şeyi… Milletin parasını millete vermenin erbabı, uzmanı biziz. Millet bunu gördü. Bakın, bundan vazgeçmeyecek. Onların zihniyeti, onların uzmanlığı başka. Onların uzmanlığı, milletin parasını millete vermiyor. Onların uzmanlığı, milletin parasını israf çarkının içine sokup, çarçur edip oradan kalan posasını millete dağıtıyor.
"Kreşlere bile göz koymaya çalıştılar"
Biz ise, milletin parasının tamamını milletin cebine sokmak için gayret ediyoruz. Buna uğraşıyoruz. Nasıl mı? Onun için kreş açıyoruz. Onun için yurtlar açıyoruz. Kreşlere bile göz koymaya çalıştılar. Gücümüz yettikçe açacağız. Kent Lokantaları açıyoruz. 10 milyonlarca insan oradan besleniyor. Onun için süt dağıtıyoruz bebelerimize. Onun için Anne Kart dağıtıyoruz yüz binlerce anneye. Onun için emekliye pazar desteği veriyoruz. Üniversiteliye burs veriyoruz. Bu sene tam 1,5 milyar lira burs veriyoruz. Evlilik desteğinden Yenidoğan Paketi’ne… Onun için ihtiyaç sahibi ailelerin amasız, fakatsız yanında olmaya devam ediyoruz. İnsanımıza katkı sunmaya devam ediyoruz. Onun için Bölgesel İstihdam Ofislerimizde 230 bine yakın insana bugüne kadar iş bulmanın gururunu yaşıyoruz. Çiftçilerimize verdiğimiz destekten her insanımızın yanında olmaya devam ediyoruz bu zor zamanda.
"Soruşturmalarla, davayla, hacizle bizi durduramazsınız"
Zor zamanda yaptığımız her işin aslında bir sosyal dayanışma olduğunu unutmadan yapıyoruz. 20 kütüphaneyi 71 yaptık 5 yılda. Her birisi bir kültür merkezi gibi çalışıyor. Onun için sosyal yaşam merkezlerini açıyor, vatandaşlarımızın hizmet alma duygularında şunu besliyoruz. Ben eşitleniyorum. Ben mağdur değilim. Onun için sosyal tesislerimizi artırıyoruz. Daha ucuza gıdaya erişsinler, çayını, kahvesini içsinler diye. Sosyal destekleri yaparken aynı zamanda İstanbul tarihinin en büyük altyapı yatırımlarını yapıyoruz. 100 milyarı aştı İSKİ’yle yaptığımız altyapı yatırımı 5 yılda. Sadece İSKİ. Onun için bu çalışmaları, o güçlü icraatları yapmaya devam ediyor. Öyle soruşturmayla davayla, hacizle bizi durduramazsınız. Milletin gönlünde edindiğimiz o şerefli, tertemiz yeri kirletemezsiniz. Tek yapacağınız iş; böyle devam ederseniz tepeden aşağı kirlenirsiniz. Bu kadar söyleyeyim. O kirli hâlinizle milletin karşısına çıkarsınız. Millet de o tertemiz eliyle sizi sandıktan yollar, gidersiniz, tarihe gömülürsünüz. Yok SGK borcu, yok belediyelerin üstüne git, yok efendim belediyelerin hesaplarına haciz koy, yok ‘Silkele’, bilmem ne... Şaka gibi yahu, komedi filmi.
"İlçe belediyeleri ne iş yaptı"
Ben büyükşehir belediye başkanı oldum. Tabii ilçeleri daha iyi tanıyoruz, gidiyoruz. Geçmişte bir iki belediye; yahu helal olsun, ne güzel tesisler yapmışlar falan. Bakıyoruz; birini Spor Bakanlığı , öbürünü Kültür Bakanlığı yapmış, öbürünü Tarım Bakanlığı yapmış. Tesislerin yarısından fazlasını büyükşehir yapmış. Yahu ilçe belediyeleri ne iş yaptı? Ben buradan bir muhalefet konuşması yapmıyorum. Bakın, yakarır gibi anlatıyorum. Niye biliyor musunuz? Belki düzelirler diye. Çünkü bu kötü niyetli politikalarla beraber bu milletin ızdırabını artırıyorlar. Hâlâ cebindeki para azalıyor. Hâlâ milletin ekonomisi perişan, ticaret perişan, eğitim perişan. O bakımdan yıkıcı ve insanların canını sıkan, paramparça eden enflasyon düşürülemiyor. Yok efendim SGK borcu, şu, bu… Yahu bütün SGK borcu, bütün SGK’ya alan borçlu kurumların sadece 10’da 1’i belediyeler. 2024’teki SGK’nın toplam gelirinin yüzde 2,5’i değil belediyelerin olan borcu. Belediyeler derken bütün belediyeler yani. AK Partilisi, CHP’lisi… Göz diktiğin şeye bak. Yaptığın işe bak. Şaka gibi. Sonuçta bugünkü belediyelerin yarısı CHP’li değildi de 6-7 ay önce. Yarısı başka belediyelerde. Çoğu AK Partiliydi. Borçları oradan devraldı arkadaşlarımızın çoğu. Biz dahil. Bu bildiğiniz bir sayfa yani, ayıp değil mi? Peki ne olmalı? Yolunu da gösteriyoruz. Davet edeceksin, oturacağız. Gittik de anlattık da bakanlara. Oturacağız, borçları konuşacağız. Ödenebilecek bir şekilde yapılandırılacak ve belediyeler, onları yapılandırılmış şekliyle ödeyecek. Bunlar yapılır.
“Belediyenin kasasındaki paraya göz dikilir mi”
Belediyenin kasasındaki paraya göz dikilir mi? Eskiden 20 senede aldıkları, bakanlığın yapıp belediyeye devrettiği metroların tam 11 milyarını bizden 10 ayda aldılar. 10 ayda 11 milyar lirayı cebimizden aldılar. Niye? Ekrem İmamoğlu, CHP’li diye. ‘Ekrem’in birazcık boğazını sıkalım, iş yapamasın.’ Yahu boğaz sıktıkça biz işimizi daha çok yapıyoruz. Bu bakımdan bu şekilde tutum ve tavırlardan vazgeçmezseniz bu millet sizi, gerçekten zaten gözünden düştünüz de tamamen tarihe gömüleceksiniz. Bu kadar net. Türkiye’nin en itibarlı dış borçlanmasını yapan belediye olduk. Tarihte olmamış uygulamalarla, tahvil ihraçlarıyla yurt dışından kaynaklar bulduk. Bu kadar itibarlı bir İBB… 5 senedir ona buna, havalara uçuşurcasına kredi dağıtan kamu bankalarından 1 lira kredi kullanamadık. Ayıp değil mi? Kimin bu, milletin bu. Bunları anlatın ama ne yaparsanız yapın, bu millet israfçı ve icraatçı yönetim arasındaki farkı görüyor. Milletin durumunun farkında değiller. Onun için ne yapacak bu millet? Rantçılık devrine son verecek, halkçılık devrine ‘Buyur gel kardeşim’ diyecek. Bu kadar basit. Halkçılık dönemi başlayacak.”