(ANKARA) - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Suriye’de yaşanan son gelişmelere ilişkin olarak, "Suriye halkının iradesi ortaya çıktıktan sonra herhangi bir terör örgütünün herhangi bir bölgeyi kontrol etmesi düşünülemez. Hem biz hem Suriye geçici yönetimi, Suriye’deki Kürt kardeşlerimizle PKK terör örgütü arasında net bir ayrım yapıyoruz. PKK/PYD yönetimi, Suriye içerisinde bulunduğu bölgede bir mikro Baas rejimi modelidir" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan AK Parti MKYK sona erdi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MKYK toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada, Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin olarak, "Rusya-Ukrayna savaşı şubat ayında 4’üncü yılına girmiş olacak. Artık hipersonik füzeler gibi birtakım silahların devreye girdiğini görüyoruz. Yine Devlet Başkanı Putin’in NATO’ya dönük silahlanmayla ilgili açıklamaları vardı. Batılı bazı ülkelerden yapılan açıklamalar var. Hatta bir Avrupa Birliği ülkesinin neredeyse Suriye’ye destek vermeyi Rus üslerine bağlaması kadar birbiriyle alakasız konuların Rusya-Ukrayna savaşı çerçevesinde ele alınmasına doğru giden ve giderek tansiyonu yükselten bir tablo var” dedi. Çelik, en önemli konu başlığının Suriye'de yaşanan gelişmeler olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Birtakım devletlerin sahada verdiği destekle, Esad rejimi şimdiye kadar kalabildi”
"61 yıldır süren Baas rejimi sona erdi ve son derece hızlı şekilde yıkılması gerçekleşti. Bugün gördüğümüz tablo, Suriye’de her kesimden kardeşimizin geleceğe umutla bakması ve birtakım mesajlar vermesi, kardeş Suriye’ye dönük duygularımız ve düşüncelerimiz son derece önemlidir. Birtakım devletlerin sahada verdiği destek, asli veya vekil güçlerinin doğrudan Esad rejimine verdiği destek sayesinde şimdiye kadar kalabildi. Ama sonuç olarak rejimin çürümüşlüğü ve kofluğunun dayanma sınırı vardı. Gelinen noktada, bunu herkes net biçimde görmüş oldu.
Bundan sonrası için verdiğimiz mesajlar nettir. Esad ve Baas rejiminin bitmesinden sonra herhangi bir gücün, mezhep grubunun, etnik grubun, ya da odağın tek başına yönetimi temsil etmesi gibi bir senaryonun eskiyi tekrarlayacağını ifade ediyoruz. Onun için kapsayıcı yönetim arzuladığımızı, bunu Suriye halkının geleceği ve bölge barışı için arzuladığımızı ifade ediyoruz. Tabi esas meseleler, Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve Suriye’nin milli egemenliğinin korunmasıdır. Uluslararası toplumun üzerine düşen, bu zorlu yolculuğunda Suriye’ye destek olmaktır.
“Geçiş yönetimi, şu ana kadar olumlu mesajlar vermektedir”
Bizim bütün arzumuz, Suriye’nin herhangi bir yerinde olmak zorunluluğumuzun ortadan kalkması, terör örgütlerinin ortadan kalkması ve ‘Suriye, Suriyelilerindir’ şiarının hem milli egemenlik bakımından hem de toprak bütünlüğü bakımından hayata geçmesidir. Geçiş yönetimi, şu ana kadar olumlu mesajlar vermektedir. Hapishanelerde çıkan insanlık dışı yaklaşımları gerçekleştirenlere bile hukuk ve mahkeme yoluyla yaklaşılacağını yeni yönetimin ifade etmesi ve bu zor şartlar altında, savaş koşullarında, hukuka bağlılık ilkesinden bahsetmeleri, suçluların cezalandırılmalarının mahkemeler yoluyla yapılacağına dair vurgu yapmaları çok önemlidir."
“HTŞ’nin arkasında olduğumuza dair bütün bu söylemler yanlıştır”
Çelik, "Heyet Tahrir eş-Şam’ın (HTŞ) arkasında Türkiye olduğuna" ilişkin eleştiri ve yorumlara ilişkin olarak, "Bizim herhangi bir şekilde HTŞ’nin hareketliliğin arkasında olduğumuza dair bütün söylemler yanlıştır. Biz sadece, Suriye’de daha fazla kan dökülmemesi için girişimlerde bulunduk ve bu sürecin sağlıklı şekilde sonuca ulaşması için her alanda, sahada da diplomaside de girişimlerimizi sürdürdük. Suriye’de çeşitli şekillerde, çeşitli toplulukların yerlerini gasp etmiş terör örgütlerinin tasfiye edilmesi gerekir. Suriye içerisindeki topluluklar Türkmen, Arap, Kürt, Alevi, Sunni, Şii, Dürzi, hangi mezheptense, etnik topluluktansa nerede oturuyorsa onların kadim yerleri onlara ait olması gerekir. Başkaları tarafından gasp edilmiş bu bölgelerin onlara verilmesi ve terör meselesinin tamamen temizlenmesi gerekir" ifadesini kullandı.
“Bazı batılı ülkelerin Suriye’yi bir DEAŞ kreşi gibi kullanmaktan vazgeçmeleri lazım”
“Suriye halkının iradesi ortaya çıktıktan sonra herhangi bir terör örgütünün herhangi bir bölgeyi kontrol etmesi düşünülemez” diyen Çelik, “Bazı batılı ülkelerin Suriye’yi bir DEAŞ kreşi gibi kullanmaktan vazgeçmeleri lazım. Orada sırf PKK/YPG terör örgütünü sırf DEAŞ’lıları hapishanede tutuyor diye, onlara bekçilik yapıyor diye bir terör örgütünü başka bir terör örgütüyle kontrol etme gibisinden bir mantığın hem sürdürelebilir olmadığını, hem de başka komplikasyonlara yol açacağını ve açmakta olduğunu, çeşitli ülkelerle kullanılan bu yöntemin nelere yol açtığını, bu ülkelerde bölgesel barışı bozmaktan küresel barışı bozmaya kadar çok büyük facialara imza attığını tekrar hatırlamak gerekir. O yüzden DEAŞ meselesinin çözümü, burada herkes elini taşın altına koyacak. PKK terör örgütünün sırf bunun için desteklenmesi demek, terör örgütlerine karşı terör örgütleri üzerinden iş yapmak gibisinden ilkel ve gayrimeşru bir yaklaşımdır” değerlendirmesinde bulundu. Çelik, şunları kaydetti:
"İsrail’in gerçekleştirdiği eylemler gayrimeşru bir işgaldir"
"Bu gayrimeşru bir işgaldir. Bugün İsrail’in burada gerçekleştirdiği eylemlerin kesinlikle güvenlik, şu ve bununla ilgisi yoktur. Bu başka egemen bir ülkenin toprağını işgal etmektir. Bu işgale göz yumanlar, Suriye’de bu işgal sonucunda ortaya çıkacak birtakım reaksiyonlarla yüzleşmek zorunda kalırlar. İsrail’in güvenliği konusunda bu kadar hassassanız burada mesaj verilecek tek yer Netanyahu hükümetinin bu saldırganlıktan ve işgalcilikten vazgeçmesidir. Suriye’de devlet çökmemiştir, 1974 Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması yürürlüktedir. Suriye’de devlet değil, rejim çökmüştür. Dolayısıyla anlaşma yürürlüktedir ve bu sebeple de İsrail’in bütün eylemleri uluslararası hukuka ayrıdır.
Hem biz hem Suriye geçici yönetimi, Suriye’deki Kürt kardeşlerimizle PKK terör örgütü arasında net bir ayrım yapıyoruz. PKK, PYD yönetimi, Suriye içerisinde bulunduğu bölgede bir mikro Baas rejimi modelidir. Terör örgütü eninde sonunda tasfiye edilecektir. Buradan Suriyeli kardeşlerimize, Suriye’deki bütün bu zor dönemi atlatmaya çalışan Suriye halkına tek bir mesajımız var: Yaşasın Özgür Suriye."
“MİT, doğası gereği herkesle görüşür”
Çelik, gazetecilerin İbrahim Kalın’ın Şam ziyaretine ilişkin soruları üzerine, "Türkiye’nin içindeki ve dışındaki bazı odaklar MİT Başkanımız İbrahim Bey’in, bir terör örgütü olarak tanımlanan HTŞ lideriyle niye görüştüğünü ifade ediyor. Neyin ne olduğuna dair etiketi sahadaki durum belirliyor. Düne kadar birilerinin gözünde Esad rejimi, kabili muhatap bir rejimdi ama bugün Esad rejimi yok. O zamana kadar da HTŞ bir terör örgütü olarak adlandırılıyordu bugün ise Suriye halkının büyük çoğunluğu tarafından desteklenen Suriye’nin özgür geleceğine imza atan güçlerden biri olarak görülüyor. Dolayısıyla MİT Başkanımızın HTŞ lideriyle görüşmesi, Suriye halkının iradesine duyulan saygı çerçevesinde bundan sonraki süreçte desteğimizi ifade etmek için yapılacak çalışmalarla ilgilidir. MİT, doğası gereği herkesle görüşür" yanıtını verdi.