Gündem

Özgür Özel: “Göz diktikleri şey, bu zor zamanlarda size sahip çıkan belediyelerimizin kısıtlı bütçeleridir”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, SGK tarafından CHP'li belediyelere haciz konulmasına ilişkin olarak, "Gücümüzün son noktasına kadar yoksulların ve bu ağır ekonomik kriz altında ezilen herkesin ve onların evlatlarının yardımına koşmaya devam edeceğiz. Bize engel olamazlar. Ama milletimize de bu katı yürekliliği, bu vicdansızlığı, bu hazımsızlığı şikayet ediyoruz. Göz diktikleri şey, bu zor zamanlarda size sahip çıkan belediyelerimizin kısıtlı bütçeleridir. Zenginlere, kendi ekiplerine, kendi adamlarına, kendi şirketlerine af üstüne af çıkaranlar; burada haciz yapıp belediyeleri işleyemez hale getirmeye çalışıyorlar. Bunun hesabını millet er ya da geç soracak bunlardan" ifadesini kullandı.

(ANKARA) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, SGK tarafından CHP'li belediyelere haciz konulmasına ilişkin olarak, "Gücümüzün son noktasına kadar yoksulların ve bu ağır ekonomik kriz altında ezilen herkesin ve onların evlatlarının yardımına koşmaya devam edeceğiz. Bize engel olamazlar. Ama milletimize de bu katı yürekliliği, bu vicdansızlığı, bu hazımsızlığı şikayet ediyoruz. Göz diktikleri şey, bu zor zamanlarda size sahip çıkan belediyelerimizin kısıtlı bütçeleridir. Zenginlere, kendi ekiplerine, kendi adamlarına, kendi şirketlerine af üstüne af çıkaranlar; burada haciz yapıp belediyeleri işleyemez hale getirmeye çalışıyorlar. Bunun hesabını millet er ya da geç soracak bunlardan" ifadesini kullandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara'da basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Özel, ABD Devlet Başkanı Donald Trump’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Suriye üzerinden söylediği sözleri ve Erdoğan’ın “Suriye başta olmak üzere son dönemde bölgemizde yaşanan hadiseler, bize Türkiye’nin Türkiye’den daha büyük olduğunu hatırlatmaktadır. İnsan nasıl kaderinden kaçarak kurutulamazsa Türkiye ve Türk milleti de mukadderatından kaçamaz, saklanamaz. Buna göre davranmak mecburiyetindeyiz” sözlerini şöyle değerlendirdi:

"Türkiye’nin Türkiye’den büyük olduğu, etki alanının çok yüksek olduğu, dünyadaki bütün mazlum milletlere tarihi boyunca örnek olduğu, sahip çıktığı bir gerçektir. Bu konuda Atatürk’ün bu topraklarda vermiş olduğu Kurtuluş Savaşı’nın tüm dünyadaki mazlum milletlerin antiemperyalist mücadelelerine ilham olduğu bir gerçektir. Bunların idrak edilmiş olması, ifade ediliyor olmasında mahsur görmem, memnuniyet duyarım. Ama Atatürk bu ülkenin ilk cumhurbaşkanıdır. Atatürk’e dünyanın hiçbir lideri küstahlık etmedi, edemezdi, bu kabul de edilemezdi, cesaret de edilemezdi. Trump’ın geçmiş dönemlerde Erdoğan’a ‘Akıllı ol, aptal olma’ diye başlayan ve ‘Yoksa senin ekonomini mahvederim’ diye tehditler içeren, sonra da söylediklerini yapan, istediği Rahip Brunson’ı bu yöntemle alan bir süreci hep beraber yaşadık. Bir utanç mektubu var ve bu utanç mektubu bu ülkenin Cumhurbaşkanı'nı güya çok seven, onu destekleyen, ona ‘Reis’ diyen, onu yerlere göklere sığdıramayanlar tarafından o zaman yutulmuştu, yutturulmuştu, sindirilmişti. Biz o zaman da bunu kabul edilemez bulmuştuk.

“Ümit ediyorum, Erdoğan bu açıklamalardan memnuniyet duyacak kadar şuurunu kaybetmemiştir”

Şimdi de Trump'ın bir övgü dizgesi var ama ton, aynı ton. Üstten, ağabeyiymiş gibi adeta sırt sıvazlıyor. Hem övüyor hem de bir yandan belli ortak kelimeler kullanarak da akıllı olmazsa aba altından da sopa gösteriyor. İlk mektuptan da utanç duymuştuk bu açıklamalardan da büyük bir utanç duyuyoruz. Erdoğan'ın sessizliği bu konuda manidar. Çünkü ümit ediyorum ki o da etrafındaki birtakım dalkavuklar gibi bu mektuptan memnuniyet duyacak kadar şuurunu kaybetmemiştir. Bu mektup memnuniyet duyulacak değil, ulusal onurumuzu zedeleyecek ifadeler içeriyor aynı ilk mektuptaki olduğu gibi. Burada da üstten bir dille birtakım övgüler, birtakım hatırlatmalarla ilerliyor. Biz bunu tamamen reddediyoruz.

"Türkiye-ABD ilişkileri, Trump ağzıyla da aktroller kafasıyla da sürdürülemez"

Çağımız demokrasiler çağı ve bu süreçlerde kurumların yıpratılmasına, kuralların terk edilmesine değil; diplomatik kuralların, kurumların işlemesine, kişiler arası ilişkilerin kişisel ilişkiler boyutunda kalmasına, ‘güçlü lider’ ve ‘ne yapacağı belli olmayan, öngörülemez lider’ Trump'ın bugünkü güya övgüsüne çok kapılanlar, yarın o kapıldıkları selin kendilerini ve ülkeyi nereye savuracaklarına da şaşırmasınlar. O yüzden öngörülebilir işler yapmak lazım. Türkiye-Amerika ilişkileri, iyi müttefiklik ilişkilerine dayanan, yıllara sari ve çok uzun süre en iyi şekilde devam etmesi gereken ilişkilerdir. O yüzden Trump ağzıyla da aktroller kafasıyla da sürdürülemez."

“AK Parti’nin tanıdıkları listenin başında. O yüzden listeyi açıklamıyorlar”

Özel, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, ‘SGK prim borcu olanları açıklayacağız’ demişti. İki ay geçti, açıklanmadı. Dün Mansur Bey de işaret etti, ‘AK Parti'ye yakın iş insanları’ dedi. Neler söylersiniz” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Bunu uzunca bir süredir ifade ediyoruz. Kanun var, SGK’nın bunu altı ayda bir açıklaması lazım. Açıklamaya kalktıklarında bizim açımızdan belediyelerimizin isimleri öyle ilk 100’de falan olmaz ama olsa olsa CHP’li, AK Parti’li, DEM’li, İYİ Parti’li belediye isimleri olabilir listenin sonlarına doğru. Bizim tanıdıklarımız burada var. Ama AK Parti’nin tanıdıkları listenin başında. O yüzden listeyi açıklamıyorlar. Ne kadar kayırdıkları müteahhit varsa, ne kadar yandaş müteahhit varsa, ne kadar vergi vermeyen... O 44 büyük kamu müteahhidinin 37’si, sıfır lira vergi vermiş. Bugün bu ülkede en yoksul, en gariban insanlar vergi veriyor; en zenginler vermiyor. Kırk haramiler vergi vermiyorlar, 40 milyon onlara bakmaya uğraşıyoruz. O yüzden liste açıklansın, kırk haramilerle dolu olacak. O yüzden gizliyorlar.

“Göz diktikleri şey, bu zor zamanlarda size sahip çıkan belediyelerimizin kısıtlı bütçeleridir”

SGK’nın toplam 100 lira alacağı var. Bu alacağın 10 lirası her partiden bütün belediyelere ait. Türkiye’de bin 300’ün üzerindeki belediyeye ait borç, SGK borcunun yüzde 10’u. Yüzde 90’ı, AK Parti’nin çok sevdiği ve semirttiği müteahhitlerine, iş adamlarına, kamu müteahhitlerine ait. Bunları, bu şirketleri açıklamadan belediyelerin üstüne gitmek demek şu demek: ‘Ben hazımsızım. Mansur Yavaş’ın, CHP’li belediyelerin yaptığı hizmetlerle rekabet edemiyorum. Bizim yapmadıklarımızı yaptılar. Şimdi Türkiye’nin yüzde 65’ine ulaştılar. Ekonominin yüzde 80’ine hizmet ediyorlar ve gerçekten bu belediyeciliği bir başka yapıyorlar. Onun için ellerini, kollarını bağlayalım’ diyorlar. Göz diktikleri para, sosyal yardımların parasıdır. Bugün Ankara’da bu soğukta yapılan doğal gaz yardımına göz dikmiş durumdalar. Protein desteklerine, ete, süte göz dikmiş durumdalar. Yoksulun her türlü ihtiyacının görülmesine göz dikmiş durumdalar. Üniversite öğrencisine dağıtılan çorbaya, ilkokul öğrencisine verilen kırtasiye desteğine göz dikmiş durumdalar. Başkanlarımız her şeye rağmen bunları sürdürmeye devam ediyor. Gücümüzün son noktasına kadar yoksulların ve bu ağır ekonomik kriz altında ezilen herkesin ve onların evlatlarının yardımına koşmaya devam edeceğiz. Bize engel olamazlar. Ama milletimize bu katı yürekliliği, bu vicdansızlığı, bu hazımsızlığı şikayet ediyoruz. Göz diktikleri şey, bu zor zamanlarda size sahip çıkan belediyelerimizin kısıtlı bütçeleridir. Zenginlere, kendi ekiplerine, kendi adamlarına, kendi şirketlerine af üstüne af çıkaranlar burada haciz yapıp belediyeleri işleyemez hale getirmeye çalışıyorlar. Bunun hesabını millet er ya da geç soracak bunlardan."

“Üzerine akbaba gibi çökmeye çalıştıkları para, yoksula sahip çıkmak üzere olan sosyal hizmetlerinin bütçesi”

Özel, son olarak “Altı belediyeye haciz geldiği bilgisi vardı, bu sayı arttı mı” sorusuna ise "Şu anda pazartesi günkü altı belediyeyle ilgili bilgi var. Ama zaten ‘silkeleyin’ talimatını almışlar, mahsuplaşmaya kapı kapalı, bir an önce silkelemeye bakıyorlar. O yüzden her an gelebilir. Arkadaşlarımız bu konuda üzerlerine düşen, alabilecekleri tedbirleri alıyorlar. Çünkü o üzerine akbaba gibi çökmeye çalıştıkları para, belediye başkanlarımızın şahsi parası değil; belediyenin stoktaki parası değil; yoksula, garibana bu kışın ortasında sahip çıkmak üzere olan sosyal hizmetlerinin bütçesi. Memur maaşları, işçi maaşları, onlar nasıl ödeniyor, nereden ödeniyor, hangi para gelince ödeniyor? Herkes zaten bunları biliyor. Ama bu SGK’nın saldırdığı o hesaplar, sosyal yardım yaptığımız ve doğrudan o insanların sıkıntılarına el uzattığımız hesaplara saldırıyorlar. Bu da büyük bir vicdansızlık, büyük bir fırsatçılık. Ama gerekli tedbirleri alıyoruz. Milletimiz iyiyi de görüyor kötüyü de görüyor" yanıtını verdi.