Haber: ÇAĞATAN AKYOL - Kamera: UMUT EMRE GÖKBULUT
(İSTANBUL) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Yarbay Ali Tatar’ı anma programında; “Birçok katliamın ve bu haksızlıkların, adaletsizliklerin, katliamların failleri, gerçek failleri, en tepedeki failleri gün gelecek, bu ülkede devir değişecek ve her biri adaletin önünde teker teker hesap verecekler. Ant olsun. Mektubundaki emaneti emanetimizdir” dedi.
FETÖ’nün kumpas soruşturması kapsamında 5 Aralık 2009’da tutuklandıktan 10 gün sonra tahliye edilen Yarbay Ali Tatar hakkında, üç gün sonra yeniden tutuklama kararı çıkarılmış, bunun üzerine Tatar, bir veda mektubu yazdıktan sonra yaşamına son vermişti.
Ölümünün 15’inci yıl dönümü nedeniyle bugün Ataşehir Belediyesi tarafından Tatar için anma töreni düzenlendi. İnal Adımoğlu Kültür Merkezi’nde yapılan anmaya CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile Tatar’ın ailesi ve sevenleri katıldı.
Programa ev sahipliği yapan Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel, “Bundan 15 yıl önce amirallerin suikast davası kapsamında tutuklanmıştı. Hepimiz hain FETÖ darbe girişimini yaşadık. Burada bir hakkı teslim etmek lazım. O gün sayın genel başkanımızla birlikte Meclis’te milletvekili olarak yer almıştım. Cesaretine de her zaman hayranım, yüzüne de söylemek isterim. Bir saniye tereddüt etmeden, Meclis bombalanırken bütün iktidar mensuplarına cesaret vererek kürsüdeydi. Bugün de Ali Tatar’ın yanında. Aslında biz her zaman doğrunun yanındayız, haklının yanındayız, mağdurun yanındayız” diye konuştu.
“En büyük bağlardan birisi, suçluların birbirine bağıdır”
Anma programına katılan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, programda bir konuşma yaptı. Özgür Özel, şunları söyledi:
“Ben birçok yerde Ali Tatar hakkında konuşuyorum. Her sene Ankara’da genelde de buz yağarken mezarı başında da kısa kısa konuşuyoruz. Burada Ali Tatar hakkında ne söylesem benden bir şey öğrenecek kimse yok. Ben onun hakkında birçok şeyi izledim ve gördüm. Bugün bambaşka yönleriyle Ali Tatar’ı tanıdık. Tabii o kendi çekimleriyle hayata bu kadar umutla bakan, buraya kadar sevgiyle bakan, hem çok özel hem de hepimiz kadar sıradan, gerçek, sahici, organik, hayatı bir insan olarak, bir baba olarak, bir eş olarak, namuslu bir subay olarak yaşayan ve bir büyük haksızlığa uğradığında da bu yüzden bunu kötülüğe aşina olanların hesap ettiğinin çok ötesinde bir acıyla, bir yükle yaşayan birinin hayatından böyle hem koca bir kesit hem de ilk tutuklulukla ikinci tutukluluk arasında geçen ve ikincisi gerçekleşmeden önce de kendi hayatına son veren, kısacık ama çok ağır bir kesit izledik. Anı defteri var, yazmadan önce şöyle bir baktım. Uzun yazanlar var, kısa yazanlar var. Ama bütün yazanlar aynı Ali Tatar gibi, eşi gibi, abisi gibi, arkadaşları gibi, komşuları gibi hep iyi insanlar. O yüzden ben hep şuna inanıyorum. Soma davası bitip de katiller öldürdükleri kişi başına 5,5 gün hapis yatıp çıktıklarında, Yargıtay neredeyse öldürenleri değil ölenleri suçlu bulduğunda, orada kapının önünde de söylemiştim. Birkaç vesileyle söylüyorum. Çok da inanarak söylüyorum. Dünyada en büyük bağlardan bir tanesi, suçluların birbirine olan bağıdır. Suçları üzerinden birbirlerine bağlı olanlar birbirlerine mahkumdurlar. Şu andaki iktidarın Ali Tatar’a bunu yapan o FETÖ cemaati ile kurduğu ilişki de öyleydi. Şimdi bu iktidarın ortaklarının birbirleri ile kurdukları ilişki, mafya babaları ile kurdukları ilişki, parayı bastıran eski FETÖ’cülerle kurdukları ilişki, dünyanın neresinde bir takım kötülük varsa onlarla kurdukları ilişki gerçekten güçlü bir ilişki. O yüzden kolay kolay hiç ümitlenmeyeyim, birbirlerini bırakmazlar, birbirlerini satmazlar. Çünkü çorap söküğü gibi işin nereye gideceğini hepsi bilir bunların.
Bu güçlü ilişkiden daha güçlü bir tek ilişki vardır. O da birbirlerine acıları üzerinden bağlı olan, haklı olanların birbirleri ile kurduğu ilişki. Ben işte Soma davasına baktığımda da Çorlu tren kazası davasına baktığımda da Afyon’daki patlamanın, Hendek’teki havai fişek fabrikasının, Aladağ’da diri diri yanan gencecik kızların ailelerinin ya da birbirinden ayrı ayrı Elazığ’da bir yurtta baskılara dayanamayıp intihar eden bir çocuğun ailelerine baktığımda da hep bu haklı olan ve birbirlerine acıları üzerinden bağlı olanların gücünü görüyorum. Bu güç Ankara’nın çeşitli mezarlıklarında sene-i devriyelerde ya da 13 Mayıs’larda madenciler, madencilerin arkadaşları ile birlikte maden ocaklarının başında… Her tür acının, her tür hasretin, her tür yürekleri dağlayan anının yıl dönümünde bu bağ tekrarlanıyor. Azalmadan, daha da artarak daha da büyük bir inançla birbirine bağlanan insanlar var. O yüzden ‘Hiç umutlanmayın’ dedim. O suçlular, birbirine suçları, günahları üzerinden bağlı olanlar birbirlerinden ayrılmazlar ama umutsuzluğun yerini umudun almasına ilişkin bir şey de bu salonun ta kendisinde var.
“15 yıl sonra aynı kararlılıkla duruyoruz”
15 yıl sonra, 15 yıl önceki kadar gözyaşı dökmeden, 15 yıl önceki kadar acıyla çırpınmadan ama 15 yıl önceki kararlılıktan, 15 yıl önceki haklılığın ve uğranmış büyük haksızlığın verdiği büyük azmi hiç kaybetmeden bu salonda hem aile hem arkadaşlar hem bizler aynı kararlılıkla duruyoruz. O yüzden şunu söylemek isterim. Soma davası bittiğinde kameraların önünde duygularıma biraz da hakim olamayarak söylediğim bir şeyi daha sakin bir şekilde söylemeye çalışacağım. Biraz önce saydığım bütün haksızlıklar, bütün adaletsizlikler, sayamadığım birçok katliamın ve bu haksızlıkların, adaletsizliklerin, katliamların failleri, gerçek failleri, en tepedeki failleri gün gelecek, bu ülkede devir değişecek ve her biri adaletin önünde teker teker hesap verecekler. Ant olsun. Mektubundaki emaneti emanetimizdir. Ailesini ailemiz biliyoruz. Davasını davamız biliyoruz. Benim bir kızım var, Ali Tatar’ın da bir kızı var. Onu da kızım biliyorum, kızınız biliyorsunuz. Şunu söyleyeyim: Gün gelip, bunların hesabı sorulup hep birlikte Ali Tatar’ın öcü alınmıştır. Ali Tatar için adalet yerine gelmiştir. Kumpas davaları, kumpas mağdurları için artık adalet yerine gelmiştir diyene kadar mücadeleye devam. Ant olsun.”