(TBMM)- TİP Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, iktidarın sağlık politikalarını eleştirerek, “Ellerini ovuşturup hepimiz hastalanalım, hastanelere düşelim diye bekleyen bir Sağlık Bakanı var. Özel hastaneler için yapıyorlar ne yapıyorlarsa. Özel hastanelere çalışıyorlar. Sadece bunlara çalışıyorlar. Sadece bunlar kâr etsin diye çalışıyorlar. Biz TİP olarak bugün itibarıyla bütün özel hastanelerin kamulaştırılmasını ve bunların paralarının da bugün görüşülecek Sağlık Bakanlığı bütçesine ayrılmasını teklif ediyoruz. Çünkü sağlık alınıp satılmaz" dedi.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü Sera Kadıgil, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında TBMM Genel Kurulu’nda bugün görüşülen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı bütçesi ve iktidarın uyguladığı politikalarla ilgili eleştirilerde bulundu. Kadıgil, Genel Kurul’daki görüşmelerde partilerine söz hakkı verilmemesine de tepki gösterdi.

Kadıgil, bütçede vatandaştan toplanan vergilere dikkat çekerek, “Bu vergilerin toplam tutarı 12 trilyon lira. 12 trilyon lira para topluyor bu devlet bizlerden. Bunun sadece 1 trilyonu vergi dışı gelirler. Geri kalanının tamamını bizden topluyor. Nereden topluyor? Mesela gelir vergisi olarak 2 trilyon lira vergi topluyor. Hepimizden. KDV olarak 3,5 trilyon lira topluyor. Ekmekten, sütten, gazeteden, kitaptan, her şeyden topluyor bu vergiyi. Özel Tüketim Vergisi diye bir şey var mesela. 2 trilyon buradan para topluyor. Özetle bizim ülkemizi bir bakkal dükkanı gibi düşünen hani Tayyip Bey diyordu; şirket gibi yöneteceğiz diye. Onu beceremedi bakkal dükkanı olarak düşünmek gerekirse önümüzdeki yıl için bu dükkanın geliri 12 trilyon olacak. Bu dükkanın gideri 14 trilyon olacak” dedi.

"Sadece bu üç bakanlık hortumunu kessek biz yemin ediyorum beş senede Norveç oluruz"

Kadıgil, şunları söyledi:

“Diğer bütün hepsini bir kenara koyuyorum. Sadece bu üç bakanlık hortumunu kessek biz yemin ediyorum beş senede Norveç oluruz. Ve bütün rakamları da vereceğim size. Enerji Bakanlığı'na gelelim. Genel Kurul’da olsam orada Enerji Bakanı adı altında oturacak zat-ı muhteremin yüzüne şunu söylerdim; şu an size ben Ankara'dan sesleniyorum. Sabah mesaimiz vekiliz rahatız 10.00 civarı başlıyor Genel Kurul. Buradaki çaycı arkadaşlarım 08.00'da buraya geliyorlar. Haberci arkadaşlarım hakeza öyledir. Evden çıktığımızda saat 07.15'ti. Zifiri karanlıkta çıktık evden. Mesaili çalışanlar, her gün okula gidenler her gün bu saatin kör karanlığında okula gidiyorlar. Niye biliyor musunuz? Şirketler para kazansın diye. Bu kadar, başka hiçbir sebebi yok bu yaptıklarının. Çünkü ‘yaparsa AK Parti yapar’ diye anlatıyorlar ya bakın ne yaptıklarını anlatacağım ben size. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kullandığı elektriğin yüzde 83'ünü özel şirketler üretiyor. Yüzde 100'ünü özel şirketler dağıtıyor. Yetiyor mu peki? Yani elektrik mecbur bir şey değil mi hepimiz için? Hepimiz elektrik kullanmak zorundayız. Evde ışığı açacağız. Buzdolabını fiş yapacağız. Bir şey öğretmek için de mecburuz biz. Bu elektriği devlet üretip devlet bize aracılık yapsa maliyetine verse biz elektriğe bir kuruş ödeyeceğiz. Onun yerine ne yapıyor devletimiz? Çok güzel bir sistem bulmuş. Diyor ki; a şirketi al sen bunu üret. B şirketi al sen bunu sat. Ondan sonra vatandaşa da bir liralık elektriği 10 liraya satıyorlar. Yaptıkları şeyin Türkçesi bu. Yetiyor mu? Yetmiyor.

Özgür  Karabat:" Süreç Siyasi Olduğu Kadar Tüm Basına Verilen Gözdağıdır" Özgür  Karabat:" Süreç Siyasi Olduğu Kadar Tüm Basına Verilen Gözdağıdır"

"Geçen döneme göre kaç zam almış biliyor musunuz Kolin? Yüzde 940"

Mesela bir Elektrik Üretim A.Ş'miz var bizim. Dedim ya yüzde 83'ünü elektriğin özel şirketler üretiyor. Yüzde 17'sini kim üretiyor? Devlet üretiyor. Elektrik Üretim A.Ş üretiyor. Peki bu üretim yapan yerin sattığı elektrik sizce yüzde kaçtır? Yüzde 50 civarında. Bu ne demek? Üretmediği bir elektriği satıyor bir devlet kurumu. Bunu nereden buluyor? Yine özel şirketlerden satın alıyor. Bu şekilde görev zararı sadece bu sene kaç para biliyor musunuz? 164 milyar TL. Sadece bunun üzerinden yapıyorlar. Yetiyor mu soruyorum yetmiyor. Bir de üstüne teşvikler veriyorlar. Mesela Kolin Termik Santrali var Soma'da TEİAŞ'ın bir tane kapasite mekanizması teşviki var. Sadece Kolin Holding'e, bir bakanlığın bir holdinge ödediği rakamdan bahsediyorum, 752 milyon TL. Üretmediği elektriği ya üretirse diye hazır bulunsun diye Kolin devletin kasasından 752 milyon alıyor. Geçen döneme göre kaç zam almış biliyor musunuz Kolin? Yüzde 940.

"Tutuklanacak bir kişi varsa Enerji Bakanı o başkası değil"

Mesela Sinop'ta Boyabat'ta Cengiz Holding'e bütün bir rezervleri satmışlar. Rezervlerin toplamı 460 milyon TL. Bunu Cengiz Holding'e kaç paraya verdiler biliyor musunuz? 3 milyara verdiler. Buradan ben Enerji Bakanlığı'na sesleniyorum; gerekirse biz de toplanalım. Böbreğimizi satalım. 3 milyar böyle kelepire gidecekse bari biz alalım halkın yararına işletelim. Aynı Bakanlık İsrail'le ticaretin hiçbir yerinde olmadığı masallarını anlatıyor bir yandan varil başına 1 dolar 27 kuruş üzerinden Gazze'de çocukların katledilmesine sebep olan benzini, petrolü harıl harıl Türkiye üzerinden geçirmeye devam ediyor. Bu ülkeyi yönetenler de hiç utanmadan sabah akşam yatıp kalkıp Gazze, Gazze'deki  çocuklar diye ağlamaya devam ediyor. Sizde hiç utanma, sizde hiç arlanma yok mu? Açık açık bakanlığınızın rakamlarını da görüyoruz. Siz şu anda dünyada İsrail'le en yoğun petrol ticaretini, sevkiyatını yapan ülkelerin belki başında geliyorsunuz. Ama ne yapıyorsunuz? Bunu kesmek yerine bunu dile getiren gençleri işkenceyle gözaltına alıyorsunuz, işkence uygulamalarından geçiriyorsunuz. Ondan sonra serbest bırakıyorsunuz. Bu konuda tutuklanacak bir kişi varsa Enerji Bakanı o başkası değil.

"Önümüzdeki yıl 100 milyar liramızı köprülere, otoyollara, havalimanlarına vereceğiz"

Ulaştırma Bakanlığı'na geleceğim şimdi. İnternet üzerinden izliyorsunuz ve bu internet Avrupa'nın en yavaş interneti aynı zamanda en pahalı internetti. Gençler Türkiye'de her şeyden geri kaldıkları yetmiyormuş gibi online turnuvalardan bile geri kalıyorlar. Aynı bakanlığımız mesela Telegram'da hani böyle şey diyorlardı 'aşırı büyük devletiz, teröristlerin ayakkabı numaraların kadar biliyoruz.' Şu anda aynı Bakanlık yüzünden bizim 85 milyon T.C vatandaşının ayakkabı numaralarına kadar satılıyor. 200-300 liraya satıyorlar. Bu kısmını da geçtim.

Böyle bir ülkede artık kişisel güvenlik konuşuyoruz da Ulaştırma Bakanlığı eliyle yaptıkları talandan bahsedeceğim. Bugün burada bir bütçe geçirecekler. Bu bütçenin yarıdan fazlasını ‘yol yaptım’ adı altında ‘havalimanı yaptım’ adı altında ‘köprü yaptım’ adı altında kendi yandaşlarına peşkeş çekecekler. Bugün olacak bu. AKP ve MHP'li milletvekilleri el kaldırdığı için olacak. Rakamlara gelelim. Mesela bir özelleştirme furyası başlattılar. 2010'da bunların başının altından çıktı. Çok basit bir örnek vereceğim. Avrasya Tüneli'nden geçen yıl bu zamanlar bir motosikletli arkadaşım 10 TL'ye geçiyordu. Bugün kaç liraya geçiyor biliyor musunuz? 60 liraya geçiyor. Asgari ücretle yüzde 20 zam konuşuyorlar, Avrasya Tüneli'ni işletenlere motosikletliler için gelen zam yüzde 500. Ve bu Avrasya Tüneli'nin maliyetli 1 milyar 245 milyon dolar. Yani devletimiz hiç böyle renge girmeseydi, ben vergi topluyorum burayı yapayım deseydi bunu 1 milyar dolara mal etmiş olacaktı. Ama geldiğimiz noktada biz önümüzdeki 10 yılı da sayarsak, burayı yapan müteahhitlere kaç para vereceğiz tahmin edin. 4,5 milyar dolar. Soygunun boyutlarını anlatmak için bunları söylüyorum.

Bir tane Kütahya havalimanı yapmışlar. Verdikleri yolcu garantisi ne kadar biliyor musun? AKP'li MHP'li yurttaşlara özellikle sesleniyorum. Bu Kütahya Havalimanı'nda 1 milyon 300 bin yolcu geçecek buradan demişler. Burayı yapan müteahhide. Bunun üzerinden garanti vermişler. AKP'li yurttaşlara sesleniyorum. Tekrar söylüyorum AKP'liler çünkü bunu yapan. Geçen yolcu sayısı kaç? 43 bin. Ve biz kendimiz yapsak 50 milyona yapacağımız bir havalimanı için yine yandaş bir müteahhite şimdiye kadar 66 milyar lira ödedik. Kim bilir bundan sonra da kaç para ödeyeceğiz. Önümüzdeki yıl 100 milyar liramızı biz nereye vereceğiz biliyor musunuz? Köprülere, otoyollara, havalimanlarına vereceğiz. Bu yolu alın, başınıza çalın. 

"Kurdukları sistemde bebekler ölüyor"

Ve geldim en can acıtısı bakanlığa; Sağlık Bakanlığı. Güya bize ne anlatıyorlar şu anda? Türkiye'nin böyle en yüksek bütçeli bakanlıklarından birisi. Şu kadar yatırım yapıyoruz, bu kadar şey yapıyoruz. Ben size ayırdığımız payı söyleyeyim. Genel bütçemizin yüzde 4'ünü bile biz sağlığa ayırmıyoruz. OECD ortalamalarına bakın en az yüzde 9'unu sağlığa ayırmış durumda. Ve bu ayırdıklarımızı da biz neye ayırıyoruz biliyor musunuz? Halk hastalanmasın, çocuklar ölmesin diye değil. Sağlıklı bir toplum olmak için kullanmıyoruz biz bu parayı. Böyle ellerini ovuşturup hepimiz hastalanalım, hastanelere düşelim diye bekleyen bir Sağlık Bakanı var, bir sağlık politikaları var. Bunların tedavisi için ve bu tedavi devlet hastaneleri için değil. Özel hastaneler için. Özel hastaneler için yapıyorlar ne yapıyorlarsa. Çünkü açık açık söyleyeceğim bakın 2002 ile 2019 yılları arasında Bakanlık hastanelerinin artışı yüzde 15 civarında. Özel hastanelerdeki artışa bakıyorsunuz yüzde 112 ila yüzde 30'a varan bir artış söz konusu. Özel hastanelere çalışıyorlar. Sadece bunlara çalışıyorlar. Sadece bunlar kâr etsin diye çalışıyorlar. Koruyucu sağlık hizmetlerinden bahsedilip duruyor değil mi? Koruyucu sağlık hizmetlerine ayırdıkları oran yıldan yıla düşüyor. Ve aile hekimlerine bakalım değil mi? Savaş açtılar aile hekimlerine. Ne doğru düzgün ekipman veriyorlar ne düzgün eleman veriyorlar, saçma sapan bir eziyet yönetmeliği çıkarttılar. Toplayalım mı bunların üstüne? Neden? Hatta bir soru daha soruyorum. Bütün Avrupa'nın reddettiği, bu zehirli ben bunu yemem, götür çöpe at hatta göm dediği sebbzeleri, meyveleri kuru yemişleri biz burada, o da para bulup alabilecek kadar şanslıysak yiyip çocuklarımıza yediriyoruz. Neden? Bu soruların hepsinin tek bir cevabı var. Özel hastane patronları para kazanabilsin diye. Ve bütün sağlık sistemimizi, bütçemizi özel hastane patronları para kazansın diye düzenleyen bir iktidar var. Neden biliyor musunuz? Çünkü o sağlık bakanlarını özel hastane patronlarından atayan bir adet Recep Tayyip Erdoğan bu ülkede her şeye tek başına karar veriyor. Kurdukları bu saçma sapan sistemde de bebekler ölüyor. 

"150 bin yeni sağlık emekçisi alabilirdik biz bu sene"

Az önce bir haber gördüm. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, Göztepe Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi'ne gidecek İl Sağlık Müdürlüğü denetimi önceden haber veriyor. ‘Temizleyin’ diyor. ‘Hani orada arada kestiğiniz biçtiğiniz bir bebek varsa, yoğun bakım yatağında az fazla yatsın diye üç kuruş fazla sakal alalım diye tutup eziyet ettiğiniz bir yaşlı varsa ona göre tedbirinizi alın’ diyor belliki. Diğer örnekler de böyle oldu çünkü. Ve bizim içinde yaşadığımız ülkede aynı bütçede, Sağlık Bakanlığı'ndan bahsediyorum, Sağlık Bakanlığı'nın bütçesini yüzde 10'unu 18 tane şehir hastanesine gömüyorlar. Bu bütçeyle 180 tane devlet hastanesi yapılır Yapıyorlar mı? Yapmıyorlar. Ve şehir hastanelerine verilecek rakamın büyüklüğünün önemini şuradan anlatmak isterim. Bu devlet deseydi ki; Recep Tayyip Erdoğan şunu seçseydi, 'ben bu 18 tane şehir hastanesine bu kadar para vereceğime, bu parayı, sağlık emekçilerini istihdam etmeye ayırıyorum' deseydi. 150 bin yeni sağlık emekçisi alabilirdik biz bu sene. 

"Bütün özel hastanelerin kamulaştırılmalı”

Biz bugün TİP olarak bir kanun teklifi verdik. Sağlıkta yaşadığımız bunca rezalete karşı verdik biz bu sağlıkla ilgili kanun teklifini. Şu anda Sağlık Bakanı olacak adamın döneminde İstanbul'da sadece yeni doğan yataklarının yarısı özel hastanelere geçti. İstanbul'dan bahsediyorum. Ve bu adamı aldılar Sağlık Bakanlığı diye başımıza koydular. Dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş acil başvuruları. Dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş doktor başvuruları başımızda. Ve bunun için dediğim gibi biz bugün bir kanun teklifi verdik. Bu kanun teklifi sadece bir maddeden oluşuyor. Ve şunu diyor; üstün kamu yararı görülen durumlarda devletleştirilmesi. Özel hastanelerin tamamını biz TİP olarak bugün itibariyle bütün özel hastanelerin kamulaştırılmasını ve bunların paralarının da bugün görüşülecek Sağlık Bakanlığı bütçesine ayrılmasını teklif ediyoruz. Çünkü sağlık alınıp satılmaz.

Yaparsa AK Parti yaptı gerçekten. 2015 yılında Erdoğan'ın bir konuşması. Ne diyor biliyor musunuz? 'Vatanı satmak yüksek faizle yüksek enflasyonla kötü yönetimle ülkenin ve milletin kaynaklarını heba etmekle olur.' İlk defa bu kürsüden böyle bir cümle kuracağım; Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a yürekten katılıyorum. 2015'ten beri vatanı satmak için gösterdiği üstün hizmetlerden ötürü de hakikaten milletimizin takdirine bırakıyorum."

Kaynak: anka