(ANKARA) - Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın SGK'ya prim borcu bulunan belediyelere haciz başlatmasına tepki göstererek, "Bu adalet mi Allah aşkına? Bütün belediyelerin Cumhur İttifakı'na ya da AK Parti’ye mensup mu olması lazım? Yeniden Refah Partili ya da CHP'li bir belediyenin Türkiye koşullarında yaşama şansı yok mu? Devletimizi yönetenlerin tüm bireylere olduğu gibi tüm kurumlara ve tüm belediyelere aynı hukukla, aynı adalet penceresinden ve hakkaniyetli bir mercekten bakmalarını tavsiye ediyoruz" dedi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı’nın (MYK) ardından gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Suriye’de yaşanan gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Kılıç, terör devleti İsrail’in saldırılarını ve işgal politikasını endişeyle takip ettiklerini ifade etti. Kılıç, "Suriye sahnesindeki tüm aktörlerin aniden ve ansızın perde gerisine çekilmesi hayra alamet mi, değil mi? İsrail’in işgal hattını genişletmesini derin kaygılarla izliyoruz. Suriye limanları İsrail tarafından arka arkaya bombalanırken kimseden çıt çıkmıyor. Bu mu özgür Suriye, bu mudur Suriyelilerin kurtuluşu? Bir bela gitti, en büyük İsrail belası mı geliyor Suriye’nin başına? MİT Başkanı Sayın İbrahim Kalın’ın Şam temaslarını dikkatle takip ettik. Bölgedeki süreçlerde Türkiye’nin bulunmasından, Türkiye’nin bölgede aktif ve etkin olmasından tabii ki gurur duyarız. Endişemiz Türkiye’ye verilen sözlerin tutulmaması, Suriye’nin parçalanması ve Suriye halkının İsrail karşısında savunmasız bırakılmasıdır. Umarız her şey hükümet çevrelerinin seslendirdiği gibi güllük gülistanlıktır, Türkiye’nin ve Suriye’nin hayrınadır. Umarız Suriye haklarını ve egemenliklerini korumak dışında bir sinsi plan yoktur. Ama görünen köy kılavuz istemez. Parçalanan Suriye’yi lokmalar halinde yutmaya çalışan bir İsrail saldırganlığıyla ve yayılmacılığıyla karşı karşıyayız ve biliyoruz ki İsrail laftan anlamaz, güçten anlar" diye konuştu.
"D8’in Cumhurbaşkanı tarafından sahiplenilmesini ivedilikle bekliyoruz"
Türkiye'nin öncülüğünde Etiyopya ile Somali arasındaki krizin çözülmesini memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden Kılıç, şunları söyledi:
"Dost ve kardeş ülkeler Etiyopya ve Somali arasında deniz yetki alanlarında yaşanan egemenlik ihtilafının Türkiye’nin öncülüğünde çözüme kavuşmasından duyduğumuz memnuniyeti dile getirmek istiyorum. Ankara sürecine öncülük eden Sayın Cumhurbaşkanının şahsında Dışişleri Bakanlığımızı tebrik ediyoruz. Bu adımın İslam dünyasından sorunları kökünden çözüme kavuşturacak olan D8 projesinin canlandırılmasına da vesile olmasını diliyoruz ve D8 projesine bizzat Sayın Cumhurbaşkanının sahip çıkmasını, zaman yitirmeksizin bir Prof. Dr. Necmettin Erbakan hatırası olan D8'in İslam dünyasındaki köklü sorunların kalıcı olarak çözüme kavuşturulmasına yönelik olarak Sayın Cumhurbaşkanı tarafından sahiplenilmesini ivedilikle bekliyoruz."
"Aslında sorun evlenmemek değil evlenememek"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gençlerin evlenmemesinden yönelik şikayetini hatırlatan Kılıç, "Bu arada Sayın Cumhurbaşkanı gençlerin geç evlenmesinden veya hiç evlenmemesinden yakınıyor. Aslında sorun evlenmemek değil evlenememek. Nedenleri hakkında yanında ve yakınında olanlar bir şeyler söylemiyorsa biz söyleyelim; Bir aylık asgari ücret karşılığı kiralık daire bulmak neredeyse imkansız. Düğün yapmak, eşyaları tamamlamak bu maaşlarla mümkün değil. Ayrıca seçim zamanı verilen evlilik kredisi sözü de birkaç pilot il dışında tutulmuş değil. Üstelik 1 buçuk yıl önce verilen 150 bin lira sözüne de güncelleme yapılmış değil. Rakam da enflasyona rağmen hala 150 bin bandında kalmış durumda. Bir de Süresiz Nafaka meselesi var. Bir yıldan az evliliğe bir ömür nafaka ödeme mecburiyeti evlenememe nedeninin en önemli başlıkları haline geldi. Bu riski hangi genç, hangi asgari ücretli göze alabilir. Gençler niye evlenmiyor diyenler gençler neden evlenemiyor diye baksınlar bir zahmet" ifadelerini kullandı.
"Asgari ücret için bizim teklifimiz olan 35 bin lirayı vermeyecekleri ortada"
Ekonomik sıkıntılara dikkat çeken Kılı, şöyle konuştu:
"Ekonomide 2024’ün 2023’ten iyi olmasını beklerken maalesef 2025’in 2024’ten de kötü olacağı gerçeğiyle karşı karşıya bulunuyoruz. Kredi borcu olan kişi sayısı 41,4 milyon kişiye ulaşmış durumda. Kişi başına düşen kredi borcu miktarı ise 88 bin 155 lira. Bireysel kredi borçları da gösteriyor ki, vatandaş aylık kazancıyla geçinemiyor; borcu borçla çeviriyor. Bu borç batağından çıkış mümkün müdür? Her geçen gün tablo daha kötüye giderken kredi kartı borcu sayısı, hane halkı kredi borcu artmaktayken Hazine ve Maliye Bakanı hâlâ gözümüzün içine baka baka Türkiye’de işlerin iyiye gittiğini, sürecin toparlanmakta olduğunu söyleyebilecek midir? Bu ekonomik şartlar altında asgari ücretin açıklanmasını bekliyoruz. Bizim teklifimiz olan 35 bin lirayı vermeyecekleri ortada. Hiç olmazsa çalışanları enflasyona ezdirmesinler diye umutla gözlerinin içine bakıyoruz. Elektriğe zam, doğal gaza zam, suya zam, gıda fiyatları kontrolden çıkmış, kiralar aldı başını gidiyor…Bu şartlar altında asgari ücret ne olacak ki insanlarımız rahat nefes alacak. Allah dar gelirlinin, asgari ücretlinin, geçinemeyen emeklinin yardımcısı olsun"
"Yeniden Refahlı ya da CHP'li bir belediyenin Türkiye koşullarında yaşama şansı yok mu?"
Bir gazetecinin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın, SGK borcu nedeniyle büyükşehir belediyelerine haciz işlemi başlatmasına ilişkin sorusu üzerine Kılıç, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Kurumların alacaklarını tahsil etmesinden rahatsızlık duymayız. Ama 31 Mart 2024 tarihinde yapılan seçime kadar SGK neredeydi? Bu borçların önemli bir kısmı iktidar belediyelerinden kalan borçlar. SGK’ya borç takan belediyeler büyük ölçüde iktidar partisine mensup belediyelerdir. Burada yapılan şudur; bütün belediyelere SGK borç takibi yapılmış gibi yapılıyor ama öte yandan iktidar partili belediyelere SGK’ya olan borçları ödeyecekleri şekilde ilave kaynaklar aktarılıyor, devletin sağladığı bütçeden olan borçları kapatılıyor. Olan kime oluyor, iktidar partisine mensup olmayan belediyelere… Bu adalet mi Allah aşkına? Bütün belediyelerin Cumhur İttifakı’na ya da AK Parti’ye mensup mu olması lazım? Yeniden Refah Partili ya da CHP’li bir belediyenin Türkiye koşullarında yaşama şansı yok mu? Devletimizi yönetenlerin tüm bireylere olduğu gibi tüm kurumlara ve tüm belediyeler aynı hukukla, aynı adalet penceresinden ve hakkaniyetli bir mercekten bakmalarını tavsiye ediyoruz. Aksi takdirde Türkiye adaletten uzaklaşır ve yaşanabilir bir ülke olmaktan çıkar."