ANKARA - DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, "Kuzey Doğu Suriye, Türkiye kamuoyuna anlatıldığı gibi Türkiye’nin milli güvenliği için birliği ve bütünlüğü için ya da sınır güvenliği için herhangi bir şekilde tehdit unsuru değildir" dedi.

DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, partisinni genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından 6'lı İŞİD teröristinin serbest bırakılmasına ilişkin görüşlerini açıkladı. Aynı dairenin Can Atalay'ı cezaevinde tuttuğunu ve Atalay'ın milletvekilliğini düşürdüğünü hatırlatan Doğan, şunları kaydetti: 

" Bugün 19 Aralık ne yazıkki bir acı ve katliam tarihi Türkiye yakın siyasetine baktığımızda. Maraş Katliamı'ndan başlayalım bu katliamın üzerinden tıpkı diğer Kürt ve Alevi katliamları gibi bu da devletin gözetiminde ne yazıkki gerçekleştirilmiş bir katliam ve tam 46 yıl geçti.  Üzerinden geçen 46 yılda sorumlular hala bulunamadı. 19 Aralık 2000 yılında Türkiye genelinde 20 cezaevine "Hayata Dönüş Operasyonu" adı altında hayatları söndüren bir operasyon gerçekleştirildi. Bu operasyonda 30 mahpus ve 2 güvenlik görevlisi hayatını kaybetti, 300'e yakın mahpus yaralandı yine sorumlular yargılanmadı. Bugün Taybet İnan'ın, katledilişinin 9. yılı. Cenazesi 7 gün sokak ortasında ailesinin tüm Türkiye kamuoyunun ve dünya kamuoyunun gözün önünde bekletilen Taybet anadan bahsediyoruz. Üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen Taybet İnan'ın failleri de hala yargılanmadı. Hala onlara karşı adalet mücadelemizi sürdürmeye devam ediyoruz. Tıpkı Yargıtay'ın, 45 kişinin öldüğü İstanbul Havalimanı Katliamı davasında 46 kez ağırlaştırılmış müebbet 2 bin 604 yıl hapis cezasına çarptırılan 6 sanığın cezalarını bozarak tahliye etmesi gibi bir adaletsizlikten, hukuksuzluktan, cezasızlıktan bahsediyoruz. Bu kararı Yargıtay 3. Ceza Dairesi verdi. Can Atalay'ı hapiste tutan, milletvekilliğini düşüren Yargıtay dairesinden bahsediyoruz.

Gazeteci Özlem Gürses'in avukatı Furkan Kamalak: Adalet bir gün herkese lazım olacak Gazeteci Özlem Gürses'in avukatı Furkan Kamalak: Adalet bir gün herkese lazım olacak

"Kürtlerle açık, demokratik, eşit diyalog kanallarını açın artık"

Suriye’de tüm farklılıklar kimlikle ve inançlar eşit ve özgür bir şekilde yaşamalı. Özgür birlikteliği esas alan bu model teminat altına alınmalı. Bunun için de çatışma değil, çatışmasızlık sağlanmalı. Tüm kesimlerin iradesini yansıtan bir siyasi çözüm ortaya çıkmalı ve Türkiye’de bu konuda engelleyici değil, destekleyici bir güç olmalıdır. Siyasi çözüm Suriye’de yaşayan insanların siyasi iradelerine ve tercihlerine saygı duyarak gerçekleşebilir. Aksi takdirde Kürtleri iterek, masa başında tutmaya çalışarak bir siyasi çözüm bulmak ne yazık ki mümkün olmaz. DEM Parti olarak ülkeyi yönetenlere diyoruz ki Kürtlerle açık, demokratik, eşit diyalog kanallarını açın artık. Bu çerçevede atılacak her adımı desteklemeye hazırız. Kuzey Doğu Suriye, Türkiye kamuoyuna anlatıldığı gibi Türkiye’nin milli güvenliği için birliği ve bütünlüğü için ya da sınır güvenliği için herhangi bir şekilde tehdit unsuru değildir. Türkiye halklar aldatılmaya çalışılıyor.''

"Müsait bi zaman bir keyfilik göstergesidir"

Terör örgüt PKK Abdullah Öcalan ile görüşme talebine ilişkin Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un "Müsait bir zaman belirleyeceğiz" açıklamasını değerlendiren Doğan, şunları söyledi:

''Türkiye’de bir yandan bir diyalog mu oluyor yok Kürt meselesinde bir çözüm seçeneği mi masada tartışmaları sürüyor. Bugün gelinen noktada hala süren bir tecrit gerçekliği var. Üstelik Adalet Bakanı sorulan sorulara; 'müsait bir zamanda bütçe bittikten sonra İmralı DEM temasının nasıl olacağına ve ne zaman olacağına daha doğrusu karar vereceğini' söylüyor. Buradan Adalet Bakanı'na da bir çağrı yapmak istiyoruz. Tecridi sürdürerek bir hukuksuzlukta ısrarın fotoğrafı var ayan beyan. Bir işkence yönteminde bir insan hakları ihlallerinde bir ısrar var. Bu ısrardan vazgeçin artık. Müsait bi zaman bir keyfilik göstergesidir. Bizim önerimiz ve tavsiyemiz; Türkiye’nin içerde ve dışarda tutarlı bir politika izleyerek tecridi kaldırması, Sayın Öcalan’a giden yolu açması, Kürt meselesinde demokratik ve barışçıl bir çözüme yönelmesi ve Türkiye’nin komşusu olarak yaşayan Kürtlere sahici eşitlikçi adil bir şekilde diyalog kurarak yaklaşmasıdır. Kürt sorununun barışçıl yollarla çözümü, toplumsal ve siyasal barışın vazgeçilmez bir öğesidir." 

 

Kaynak: anka