Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bakanlığının bütçe görüşmelerinde kendisiyle ilgili gündeme getirilen "laiklik" tartışmasına ilişkin; 2008'de Anayasa değişikliğinin ardından CHP'li milletvekillerinin AYM'ye yaptığı başvuruyu hatırlatarak; "CHP milletvekillerimiz, 2008 yılında CHP’nin AYM’ye yaptığı başvurudaki ifadelerin altına hala imza atıyor mu?" diye sordu. Tekin, "Diyorsunuz ki, ‘Üniversitelerde öğrencilere başörtüsünü serbest kılarsanız, eşitlik ilkesinden hareketle öğretim üyeleri de başörtüsüyle derse girmek isterlerse ne yapacaksınız?’ Hala öyle mi düşünüyorsunuz? Sizin laiklik anlayışınız buysa sizinle aynı yerde değilim" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçelerinin görüşmeleri devam ediyor. Yürütme adına Genel Kurul'a hitap eden Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Eğitim sistemimiz ve buna dayalı olarak geliştirdiğimiz eğitim politikalarımız, tarihî birikimimizi gelecekle buluşturmanın sorumluluğunu taşır. Biz, bireyin hak ve özgürlüklerini önceleyen ve toplumsal bütünlüğü güçlendiren bir anlayışla eğitimi, millî iradenin taşıyıcı unsuru olarak görüyor, onu ideolojik bakış açılarının dar kalıplarına sıkışmış bir araç olmaktan çıkararak, milletimizin asli karakterine yaslanan, ortak değerlerimizi ihya eden bir anlayışla şekillendiriyoruz. Çünkü biliyoruz ki, kendisiyle ve kimliğiyle barışık olan bir insan, geleceği şekillendiren iradeyi de kararlılıkla ortaya koyar. Bugün, eğitim sistemimizi ideolojik tahakkümün bir aracı hâline getiren, toplumun inançlarını baskı altına almaya çalışan, bireyin vicdanını yok sayan yasakçı zihniyet ve yaklaşımlardan kurtarmış olmanın haklı gururunu yaşıyoruz.
"Başörtüsü yasağıyla genç kızlarımızı üniversite kapılarından geri çeviren zihniyet tarih önünde mahkûm edilmiştir"
Adaletsiz katsayı uygulamalarıyla Anadolu’nun evlatlarının yollarını kapatan, başörtüsü yasağıyla genç kızlarımızı üniversite kapılarından geri çeviren, millî ve manevi değerlerimize sırt çeviren; antidemokratik dayatmalarla milletimizin inançlarını baskı altına almaya çalışan ve kendi kültürüne yabancılaşmış zihniyet, tarih önünde mahkûm edilmiştir. Memnuniyetle ifade etmek isterim ki o günler artık geride kalmıştır. AK Parti iktidarlarının kümülatif birikimleri eşliğinde devam eden demokrasi yolculuğumuz boyunca her türlü yasakçı anlayışla mücadele edilmiş ve tüm baskıcı yaklaşımlar tarihin tozlu raflarına kaldırılmıştır. Bu dönemde milletimizin bütün renklerini ve inançlarını kucaklayan “vicdanlara hürriyet, inançlara serbestiyet” tanıyan özgürlükçü bir laiklik anlayışı benimsenmiştir. Yasakçı zihniyet tasfiye edilirken, inanç ve düşünce hürriyetini devletin teminatı altına alan ve bireylerin vicdanlarını özgürleştiren bir düzen inşa edilmiştir.
"Derslik sayımız, 2002’de 367 bin iken bugün 734 bine ulaşmıştır"
Milli Eğitim Bakanlığı, 2002 yılında merkezi yönetim bütçesinden en büyük payı alan 4. kurum iken, 2003’ten itibaren bu sıralamada en üst sıraya yükselmiştir. 2025 yılı itibarıyla eğitim bütçemiz, 2 trilyon 186 milyar TL’lik bir kaynakla, merkezi yönetim bütçesinin yüzde 14,84’üne tekabül etmektedir. Derslik sayımız, 2002’de 367 bin iken bugün 734 bine ulaşmıştır. Bu sayede, derslik başına düşen öğrenci sayısı, ilköğretimde 36’dan 23’e, ortaöğretimde ise 30’dan 22’ye düşmüştür. Öğretmen kadromuz, 2002’de resmi okullarımızda 515 bin iken bugün 1 milyon 42 bini aşmıştır. Görevdeki öğretmenlerimizin yüzde 79’u hükûmetlerimiz döneminde atanmış, bu süreçte toplam 819 bin öğretmenimizin ataması gerçekleştirilmiştir.
Asrın felaketinde 1295 okulumuz yıkılmış veya kullanılamaz hale gelmiştir. Şu ana kadar 501 okulun yapımı tamamlanmış ve eğitim öğretime başlanmıştır. 740 okulumuzun ise yapımı devam etmektedir. Yapımı devam eden dersliklerimizle beraber 11 ilimizde toplam 19 bin 784 yeni derslik hizmete sunulmuş olacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımızın özellikle talimatlandırdığı şekilde 11 ilimizin tamamında 6 Şubat felaketinden önceki derslik sayımızın yüzde 10 üstünde bir kapasite oluşmuş olacaktır.
"Türkiye, OECD ülkeleri arasında matematik ve fen alanında puanını en fazla artıran ülke"
Aralık 2023’te yayımlanan PISA 2022 raporuna göre Türkiye, son 20 yılda matematik ve fen bilimleri alanlarında performansını istikrarlı bir şekilde artıran yalnızca dört ülkeden biri olmuştur. Ayrıca, fiziksel ve sosyal öğrenme ortamları açısından Türkiye’nin OECD ülkelerinden daha iyi bir seviyede olduğunun altı çizilmiştir. Özellikle 4. sınıf düzeyindeki sonuçlar, Avrupa ve OECD ülkeleri arasında Türkiye’nin elde ettiği başarıların kanıtıdır. Türkiye, 4. sınıf fen bilimleri alanında Avrupa ülkeleri arasında 1., matematik alanında ise 2. sırada yer almıştır. Bu başarının daha çarpıcı bir boyutu ise, Türkiye’nin uygulamaya katılan tüm ülkeler ve OECD ülkeleri arasında her iki alanda da puanını en fazla artıran ülke olmasıdır.
Türkiye TIMSS 2023’te, tüm sınıf düzeyi ve alanlarda bugüne kadarki en yüksek başarısını elde etmiştir. Her iki sınıf düzeyinde de kaydedilen bu sonuçlar, yaptığımız yatırımların sadece eğitim göstergelerine değil, doğrudan öğrenci başarısına da yansıdığını teyit etmektedir. Bu durum okullarımızda verilen eğitimin niteliğini güçlendiren reformların etkisinin açık bir kanıtıdır.
"İrfanla taçlanmayan bir diploma yalnızca bir belgeden öteye gidemez"
2025 yılına dair öncelikli temalarımızdan biri olarak ele aldığımız Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, yalnızca bir eğitim reformu değil; milletimizin tarihî ve manevi mirasını çağın gerekleriyle harmanlayan bir gelecek tasavvurunun tezahürüdür. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, eğitim yoluyla şahsiyet inşasını esas alan, sadece bilgiye ulaşan değil; bilgiyi hikmetle yoğurup erdemle hayata geçiren bir nesil yetiştirme idealine dayanmaktadır. Bizler, eğitimde yalnızca akademik başarıyı değil, bütüncül bir anlayışla insanı her yönden kuşatan bir terbiyeyi esas alıyoruz. Çünkü şahsiyet olmadan bilgi, derinlik kazanmayan bir yüzeyden ibaret kalır; irfanla taçlanmayan bir diplomaysa yalnızca bir belgeden öteye gidemez. Bu yüzden Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, öğrencilerimizi yalnızca akademik anlamda başarılı bireyler değil; ahlakıyla, duruşuyla ve irfanıyla topluma yön verecek öncü nesiller hâline getirmeyi hedeflemektedir."
"Mesleki ve teknik eğitimin gelişmesi sektörle entegre halinde olur"
Bakan Tekin ayrıca gün boyu öğrencilerin mesleki ve teknik eğitime katılımına ilişkin Bakanlığı eleştiren milletvekillerinin eleştirilerine ilişkin şöyle konuştu:
"Bir grup milletvekili arkadaşımız, mesleki ve teknik eğitim konusunda çocuklarımız için attığımız adımları öğrencilerimizi sermayeye peşkeş çekmek olarak algılıyor. Bir grup milletvekilimiz, mesleki ve teknik eğitimin geliştirilmesi için bizi teşvik ediyor. Mesleki ve teknik eğitimin gelişmesi sektörle entegre halinde olur ve çocuklarımızın işbaşı eğitimlerini önemsiyoruz. 2025 yılında üzerinde çalışacağımız önemli konulardan bir tanesi de bu olacak."
"Sizin laiklik anlayışınız buysa sizinle aynı yerde değilim"
Bakan Tekin, eğitimde laiklik tartışmalarına ilişkin de CHP sıralarına dönerek şunları söyledi:
"Bazı milletvekillerimiz beni durup dururken Türkiye’de laiklik tartışması açmak ile eleştirdiler. Durup dururken laiklik tartışması falan başlatmadım. 14 Kasım günü Plan ve Bütçe Komisyonu’nda milletvekillerimizin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’yle ile laiklik arasında bir eşgüdüm göremediklerine dair eleştirilerini ben cevaplamaya çalıştım. Komisyondaki bu konuşmamız esnasında sorulara cevap verdiğimiz için başka bir ortamda bu eleştiriyi cevaplandırdım.
Durduk yere başlatmadım bu tartışmayı. Bugün Cumhur İttifakı olarak tanımladığımız iki büyük siyasi partimiz; bir Anayasa değişikliği yaptılar. 411 milletvekilinin TBMM’de onayıyla Anayasa’nın 10 ve 40. maddelerinde bir değişiklik yapıldı. ‘Kimse kılık kıyafetinden dolayı yükseköğretim ve eğitim hakkında alıkonulamaz’ dedik. CHP milletvekilleri, AYM’ye başvurdular. CHP milletvekillerimiz 2008 yılında CHP’nin AYM’ye yaptığı başvurudaki ifadelerin altına hala imza atıyor mu? Diyorsunuz ki, ‘Üniversitelerde öğrencilere başörtüsünü serbest kılarsanız yarın eşitlik ilkesinden hareketle araştırma görevlileri, öğretim üyeleri de başörtüsüyle derse girmek isterlerse ne yapacaksınız?’ Hala öyle mi düşünüyorsunuz? Eğer sizin laiklik anlayışınız buysa sizinle aynı yerde değilim. Başörtüsüyle kamusal hayatta yer almak, eğitim-öğretime katılmak Anayasa'mıza aykırı mıdır, değil midir? Diyorsunuz ki, ‘Başörtüsüyle insanlar eğitim-öğretime katılırsa Anayasa’mızın ikinci maddesindeki laiklik ilkesi ayaklar altına alınmış olur.’ Diyorsunuz ki, ‘Önemsiz bir teferruat olan kılık kıyafet.’ Bu ifade size neyi anımsatıyor? Başötüsüyle ilgili ‘önemsiz bir teferruattır’ ifadesini kim söylemiştir? Sizin bugüne kadar yaptığınız yasakçı zihniyetlerin hepsinden ülkemizi kurtarmaya çalışıyoruz."