(TBMM) - TBMM Genel Kurulu'nda konuşan CHP İstanbul Milletvekili Fethi Açıkel, "2025 yılı Milli Eğitim ve Yükseköğrenim bütçesi hakkındaki bu görüşmeleri, maalesef Cumhuriyet tarihimizin en talihsiz, en partizan ve en plansız döneminde, Yükseköğretimde bilimsel araştırma ve akademik kıyım yaşadığımız bugünlerde gerçekleştiriyoruz. Üzülerek görüyoruz ki; AKP’nin neredeyse çeyrek yüzyıllık iktidarı, üniversitelerimiz ve bilim camiamız için bir fetret dönemi olmuştur" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı bütçe görüşmeleri devam ediyor. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi üzerine konuşan CHP İstanbul Milletvekili Fethi Açıkel konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

"Türkiye’de üniversiteler hala ayakta ise Cumhuriyetimizin akademisyenleri sayesinde"

"2025 yılı Milli Eğitim ve Yükseköğrenim bütçesi hakkındaki bu görüşmeleri, maalesef Cumhuriyet tarihimizin en talihsiz, en partizan ve en plansız döneminde; Yükseköğretimde bilimsel araştırma ve akademik kıyım yaşadığımız bugünlerde gerçekleştiriyoruz. Üzülerek görüyouz ki; AKP’nin neredeyse çeyrek yüzyıllık iktidarı, üniversitelerimiz ve bilim camiamız için bir fetret dönemi olmuştur. Atatürk Cumhuriyeti’nin bilimsel gelişme ve planlı kalkınma felsefesinin yerine  kayyum rektörlerin adeta Timur’un filleri gibi Türkiye’nin bilimsel potansiyelini yerle yeksan ettiği partizan politikaları almıştır. Bu yüzden Türkiye'deki üniversiteler, 12 Eylül döneminde dahi görülmeyen en boğucu, en baskıcı ve en kayırmacı dönemini yaşamaktadır.  Ancak şunu da biliniz ki; Türkiye’de üniversiteler hala ayakta ise bu sizin ceberrut ve yapboz politikanıza rağmen bilimsel üretime inatla devam eden Cumhuriyetimizin Atatürkçü, demokrat ve idealist akademisyenleri sayesindedir. 

Sezai Temelli'den 'İmralı ziyareti' açıklaması: Bize ulaşmış resmi bir dönüş söz konusu değil Sezai Temelli'den 'İmralı ziyareti' açıklaması: Bize ulaşmış resmi bir dönüş söz konusu değil

"Ülkemizin kalkınma ihtiyaçları ve sektörlerimizin beklentileri karşılanamamakta"

Bugün ülkemizin bilimsel araştırma ve temel bilimlerdeki açık yüzünden; ülkemizin kalkınma ihtiyaçları ve sektörlerimizin beklentileri karşılanamamaktadır. 5G teknolojisinden, haberleşme teknolojilerine; chip üretiminden fiber optik altyapıya; değerli maden ve mineral rafinerilerden nanoteknoloji, grafen, poli-propilen ve malzeme bilimi laboratuvarlarına tarım ve hayvancılıkta büyük veri kullanımından, su yönetimi sistemlerine; ulaştırma teknolojilerinden afetlerde erken uyarı ve sensör teknolojileri üretimine kadar tüm kritik alanlara; çok ciddi merkezi planlama ve kaynak tahsisatı sorunları yaşanmaktadır. Bugün yapılması gereken 1973 ve 75’ten itibaren kurulan TUSAŞ, ASELSAN, ASPİLSAN ve HAVELSAN gibi sanayi kurumlarının benzerlerini kurarak; TÜBİTAK öncülüğünde yüksek teknolojik ulusal üretim ve inovasyon eko-sistemini zaman kaybetmeden yaratmaktır. 

"Hollandalı ASML şirketine giden Türk Mühendis sayısı en az bin 300"

Bu kurumların benzerleri ve yenileri ihdas edilmediği için, tüm yenlikçi alanlarda beyin göçüne çözüm bulunmuş değildir. Yakın zamandaki bir çalışmaya göre; Dünya'nın en büyük çip üretim litografi  makinesi şirketi olan Hollandalı ASML şirketine giden Türk Mühendis sayısı en az bin 300’tür. Sadece Almanya’ya giden doktor sayısı ise 3 bine yaklaşmıştır. Buna benzer bir insan kaynakları plansızlığı; Mersin Akkuyu ile başlayan ve çok yaşamsal bir alan olan Nükleer Enerji alanında yaşanmaktadır. Türkiye’nin yetkin akademisyenleri ve en parlak öğrencileri nükleer enerji alanına gerektiği ölçüde dahil edilmemektedir. Bu nedenle; bir an önce Atatürk döneminin Planlı Kalkınma, Bilim ve Teknoloji politikaları ile beyin göçünün önünü alacak kıvılcım zirveleri benimsenmelidir. 

"Kayırmacılık politikalarınızı destekleyen bütçenize onay vermemiz mümkün değil"

Bu vahim tablo altında; kayyum rektörlerle ülkenin en parlak akademisyenlerine kampüs hayatını zindan eden; iktidarın eğitim ve istihdam arasındaki bağı kopartan; üniversite araştırma enstitüleri ile imalat sektörlerimiz arasında köprü kuramayan; büyük kentlerde akademisyenleri kronik yoksulluğa mahkum eden bir yükseköğrenim politikasına ve bütçesine onay vermemiz mümkün değildir. Türkiye için kurtuluşun yolu büyük Atatürk'ün yoludur. Dünya'da her şey için, maddiyat için, maneviyat için, başarı için; en hakiki mürşit ilimdir, fendir' diyen Cumhuriyet'in yoludur.  Sizin dogmatizminiz, baskı ve kayırmacılık politikalarınıza bu politikaları destekleyen bütçenize onay vermemiz mümkün değildir."

Kaynak: anka