(TBMM) - CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, 2025 yılı bütçe görüşmelerinde, "Bu bütçeye evet diyen herkes çürümüş ve siyasi tahakküme mahkum edilen yargı sisteminin açıkça müşterek failidir" dedi. CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise, "Ben sizin yerinizde olsam kimsenin yüzüne bakamazdım. Bu ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı ortamda kimseye bakamazdım" diye konuştu.
TBMM Genel Kurulu'nda; TBMM, Anayasa Mahkemesi, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçeleri görüşülüyor. Adalet Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül ve CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, yargı sisteminde çürüme yaşandığını ve insan hakkı ihlallerinin artarak devam ettiğini belirttiler.
"Adalet sistemi muhalefeti bastırma aracına dönüşen bir sisteme evrilmiş"
Süleyman Bülbül, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Bugün adalet sistemi iktidarın çıkarlarını koruyan, toplumsal muhalefeti bastırma aracına dönüşen bir sisteme evrilmiş durumda. Ne yazık ki bu bütçe hakkı, hukuku, adaleti değil iktidarın çıkarlarını koruyan bağımlı yargının finansmanıdır. Çeteler, adalet sistemini bir hastalık gibi ele geçirmiş, vatandaşın adalete olan inancını yerle bir etmiştir. Vicdanı ile cüzdanı arasında bir tercih yapmaya zorlanan, adalet ve hükmetmek ile siyasi baskıya boyun eğmek arasında kalan bir avuç onurlu savcı bugün bu çürümüş yargı sisteminin aynı zamanda bir mağdurudur. Hak Yol'cularla, menzilcilerle yargıda FETÖ'yü yeniden yoktan var ediyorsunuz. Sizden olana başka sizden olmayana başka hukuk uyguluyorsunuz. Sonra çıkıp 'aldatıldık' diyorsunuz. 14. yüzyılda 'devletler kılıçla alınır adaletle korunur' demişler. Bu çürümüş düzeninize uymayanları oradan oraya sürmekle, disiplinle, soruşturmayla, iftirayla tehdit ediyorsunuz. Bu ülkede yolsuzluk, hırsızlık, usulsüzlük, çetelerle kol kola gezen hakimler savcılar var. Bütün bunlarla kim mücadele edecek? Hangi yargı mücadele edecek?
Bu bütçeye evet diyen herkes çürümüş ve siyasi tahakküme mahkum edilen yargı sisteminin açıkça müşterek failidir."
"İnsan hakları ile demokrasi ve hukuk devleti arasında çok sıkı bir bağ var"
Sezgin Tanrıkulu ise şunları söyledi:
"İnsan hakları ile demokrasi ve hukuk devleti arasında çok sıkı bir bağ var. Eğer demokrasiden uzaklaşırsanız insan haklarını daha ağır bir biçimde ihlal etmeye başlarsınız. Yaşam hakkı ve işkence yasağı örneği vereceğim. Geçen yıl 2 bin 319 yaşam hakkı ihlali olmuş bunun 118'i çocuk. 2 bin 873 kişi işkence görmüş, 37'si çocuk. 11 ayda 359 kadın cinayeti gerçekleşmiş. Bin 708 kişi ise iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiş. 709 tutuklu yaşamını yitirmiş bunların içinde şüpheli ölenler de var. Böyle bir tablo var.
Ben sizin yerinizde olsam kimsenin yüzüne bakamazdım. Bu ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı ortamda kimseye bakamazdım. Endekslere bakalım desek 'onlar zaten Türkiye'yi karalıyor' dersiniz. Peki aynı endeksler ekonomik veriler bakımından verildiğinde uymuyor musunuz? B'lerden bahsedildiğinde sevinçten uçuyorsunuz ama aynı Dünya bunlara bakıyor. Hukukun üstünlüğü, basın özgürlüğü verilerine bakıyor. Hepsinde dipteyiz. Sizin siyasal tercihiniz bu."