(TBMM) - CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, TBMM Genel Kurulu'ndaki Dışişleri Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçesi görüşmelerinde Suriye'de yaşanan gelişmelere dikkati çekerek; "Hala terör örgütleri listesinde olan HTŞ ve altındaki cihatçı gruplar, ülkedeki farklı etnik ve dinsel grupları nasıl demokratik ve insan haklarına uygun yönetecek. Sınırımızın dibinde bir diktatör giderken yerini yeni bir cihatçı Taliban benzerinin almasını eminin hiçbirimiz istemeyiz. Bu belirsizlik ve riskler nedeniyle sığınmacılar da ülkelerine dönmek için acele etmeyebilirler. Geçmiş hatalardan hiç ders almadan Suriye’nin cihatçıların yeni Afganistan’ına dönüşmesinin taşları döşenirse bunun ulusal güvenliğimize vereceği zarar ve yeni göç dalgaları olarak yaratacağı bedeli yine ülkemiz ödemek zorunda kalacaktır" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda; TBMM, Anayasa Mahkemesi, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçeleri görüşülüyor. Dışişleri Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçesi görüşmelerinde söz alan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Suriye'de yakın dönemde yaşanan gelişmelere dikkati çekerek iktidarın dış politika hamlelerini eleştirdi. Çakırözer'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Ülkesinin bütünlüğünü, halkının huzurunu sağlayamayan her otoriter rejimde olduğu gibi Esad da sonunda devrildi. Bugünkü tablo ve yarına ilişkin değerlendirmeler yaparken 13 yıllık süreçte neler yaşadığımızı gözden geçirmeliyiz. Birkaç bin kişi gelir diye açtığımız sınırdan 5 milyondan fazla Suriyeli geldi. Misafir gelenler kalıcı oldu, yüz binlercesi vatandaşlık aldı. 13 yılda milletimizin birçok temel ihtiyacından kesilerek bütçemizden en az 50 milyar dolar bu meseleye harcandı. Bu süreçte şaibeli pazarlıklar anlaşmalar dahi yapıldı. AKP, Suriyelileri tuttu, Merkel’i rahatlattı. ‘Bir ayda bu iş biter’ diyerek rejim değişikliğine soyunanların 13 yılda ulusal çıkarlarımıza verilen zararlardan ders çıkararak daha sağduyulu hareket etmesinde yarar görüyoruz.
"Bu çağrılar nasıl sizi Esadçı yapmıyor ise bizi de yapmamıştır ve yapmaz"
Trolleriniz aksine CHP, hiçbir zaman Esadçı olmadı. Suriye’nin toprak bütünlüğü ve Türkiye’nin ulusal güvenliğinin korunabilmesi için Suriye’deki yönetimle diyalog çağrısında bulunduk. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisi de son bir yıldır aynı amaçla Esad’la görüşme çağrısında bulunmadı mı? Bu çağrılar nasıl sizi Esadçı yapmıyor ise bizi de yapmamıştır ve yapmaz. O gün olduğu gibi, bugün de iktidara doğru bildiğimiz tavsiyeleri yapmakla yükümlüyüz. Türkiye’nin birinci önceliği; Suriye’de iç savaşın bitmesi, ülkemize, vatandaşımıza, askerlerimize yönelik terör tehdidinin son bulmasıdır.
"Sınırımızın dibinde bir diktatör giderken yerini yeni bir cihatçı Taliban benzerinin almasını hiçbirimiz istemeyiz"
Ülkemizde sığınmacı konumundaki milyonlarca Suriyelinin ülkelerine dönüşü için süratle yol haritası oluşturulmalı ve kararlılıkla uygulamaya sokulmalıdır. Ancak sahadaki gerçekliğe bakınca Esad devrildi ama istikrarlı, bölgesine güvenlik sunan Suriye’den hala uzağız. Suriye bölünmenin eşiğinde. Hala terör örgütleri listesinde olan HTŞ ve altındaki cihatçı gruplar, ülkedeki farklı etnik ve dinsel grupları nasıl demokratik ve insan haklarına uygun yönetecek, kaygılarımız var. Sınırımızın dibinde bir diktatör giderken yerini yeni bir cihatçı Taliban benzerinin almasını eminin hiçbirimiz istemeyiz. Bu belirsizlik ve riskler nedeniyle sığınmacılar da ülkelerine dönmek için acele etmeyebilirler. Geçmiş hatalardan hiç ders almadan Suriye’nin cihatçıların yeni Afganistan’ına dönüşmesinin taşları döşenirse bunun ulusal güvenliğimize vereceği zarar ve yeni göç dalgaları olarak yaratacağı bedeli yine ülkemiz ödemek zorunda kalacaktır.
"Kadınların güvencesi İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmış olmamız hiç mi vicdanınızı sızlatmıyor"
Bugün 10 Aralık İnsan Hakları Günü. Sayın Bakan’a soruyorum, 7 yıldır zindanda tutulan Osman Kavala hakkında verilen AİHM kararlarının uygulanmıyor olmasını, seçilmiş milletvekili Can Atalay’ın, seçilmiş belediye başkanlarımızın hukuksuzca cezaevinde tutulmasını, halk iradesine kayyum atanmasına muhataplarınıza nasıl izah ediyorsunuz? Kadın cinayetlerine her gün yenileri eklenirken, kadınların güvencesi İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmış olmamız hiç mi vicdanınızı sızlatmıyor? Türkiye’de düşüncesi, ifadesi, paylaşımı yüzünden soruşturma, gözaltı, tutukluluk yaşayan binlerce yurttaşımızın durumu derdiniz olmalıdır? AKP iktidarında Türkiye, kendi yurttaşlarımız için Kapıkule’nin ötesine çıkamadığımız bir ülkeye döndü. Batıyı eleştirelim tamam ama bu iktidarın sorumluluğunu da görmezden gelemeyiz. Bu kabul edilemez durum için fiyasko demeyelim de ne diyelim?
"Hiç kimseye Cumhurbaşkanı’na ‘Aptallık etme’ mektubu yazma cüreti verecek yolu açmamanızı temenni ederim"
ABD’de Trump yönetimi ile nasıl bir dünya olacak, büyük belirsizlik var. Trump’ın ilk döneminde AKP’de bayram havası vardı ama dostum dediğiniz Trump ile tarihin en kötü sürecini yaşadık. Yaptırımlarla ekonomimize darbe vurdu. Trump değişir mi bilinmez ama illa bir akıl kullanacaksanız yine geçmişten ders alıp bundan sonra hiç kimseye Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na ‘Aptallık etme’ mektubu yazma cüreti verecek yolu açmamanızı temenni ederim."