Gündem

TBMM Genel Kurulu... CHP'li Kaya: "Cezasızlığı kural haline getiren, fail erkekleri cesaretlendirenlerin hazırladıkları bütçeyi reddediyoruz"

CHP Osmaniye Milletvekili Asu Kaya, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın bütçe görüşmelerinde; "Katledilen kadınları yaşatamayan bir anlayışın, cezasızlığı kural haline getirenlerin, fail erkekleri cesaretlendirenlerin hazırladıkları bütçeyi reddediyoruz. Çare, kurumları kavga ederken sizi yok sayan, size sırtını dönen bir anlayışta değil. Çare vatandaşlarına, kadınlara hizmet edecek bir devlet anlayışını yeniden ayağa kaldıracak olan Cumhuriyet Halk Partisi'ndedir" dedi.

(TBMM) - CHP Osmaniye Milletvekili Asu Kaya, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın bütçe görüşmelerinde; "Katledilen kadınları yaşatamayan bir anlayışın, cezasızlığı kural haline getirenlerin, fail erkekleri cesaretlendirenlerin hazırladıkları bütçeyi reddediyoruz. Çare, kurumları kavga ederken sizi yok sayan, size sırtını dönen bir anlayışta değil. Çare vatandaşlarına, kadınlara hizmet edecek bir devlet anlayışını yeniden ayağa kaldıracak olan Cumhuriyet Halk Partisi'ndedir" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçelerinin görüşmeleri devam ediyor. Genel Kurul'da CHP'li milletvekilleri yakalarına mor kurdele takarak, "Kadın cinayetleri sanal değil gerçekliktir", "6284'ü etkin uygula", "İstanbul Sözleşmesi yaşatır" yazılı dövizlerle kadın cinayetlerini protesto etti. CHP'li vekiller cinayete kurban giden Narin, Şirin Elmas, Ayşenur Halil, İkbal Uzuner, Ayşe Dürüst ve Eylem Sevilen'in fotoğraflarını da taşıdı. 

CHP Osmaniye Milletvekili Asu Kaya, "Düzeniniz çocukları ve kadınları öldürüyor" yazılı dövizle kürsüye çıktı. Asu Kaya'nın açıklamasından öne çıkanlar şöyle:

"22 yıllık iktidarınızın sonunda, kadınlar ve çocuklar için daha adil ve eşit bir bütçe teklif etmeniz gerekirken, tüm kırılgan grupları karşı karşıya bıraktığınız bir adaletsizliği, ayrımcılığı, umutsuzluğu ve derin yoksulluğu ortaya çıkaran bir bütçeyi konuşuyoruz bugün. Kadınların, çocukların geleceksizliğini konuşuyoruz bugün. Aslında biz değil, ülkemizin her yerinde, iktidarınızın yarattığı ağır buhranın yükünü her zaman olduğu gibi taşıyan her yaştan kadınlar konuşuyor bugün. Antalya Döşemealtı’nda, bir nar deposunda gece gündüz demeden çalışan ve '20 yılda bizi bitirdiler' diye isyan eden Elif abla konuşuyor bugün. Mersin Yenişehir pazarında karşılaştığımız ve 'Millet aç, açlığın tarifi var mı? Kadınlar evlerine yiyecek götüremiyor, kadınlar dibi gördü' diye isyan ettirdiğiniz Gül konuşuyor bugün. Depremin üzerinden geçen 2 sene sonrasında bile hala önünü göremeyen, kendisinden habersiz dükkânı rezerv alan olan Osmaniyeli depremzede kadın esnaf Ayşe kardeşim konuşuyor bugün. Değer değil hak isteyen bu kadınların bugüne kadar sizin insafınıza kaldığını düşünüyordunuz. Oysa ki çökerttiği devlet sisteminin bütün yükünü kadınlara taşıtan iktidarınız, size isyan eden tüm kadınlardan sandıkta cevabını aldı, bir sonraki seçimde bu cevap daha ağır olacak. Az kaldı, bekleyin.

"Kadınlar 'nefes alamıyoruz' diyorlar"

Bugün artık hayatlarından vazgeçerek evlerini geçindirmeye çalışıyor kadınlar, sizin okullarda bir öğün yemeği çok gördüğünüz çocuklarına, ateş pahası olan bir meyveyi, bir yumurtayı yedirmek için mücadele veriyor kadınlar. Bu kadar hayat yükü yetmiyor gibi bir de okul temizliyor kadınlar, sizin içini liyakatsizlikle boşalttığınız devlet kurumlarında 'sadakatlilerle' mücadele veriyor kadınlar. Yenidoğan çetelerine teslim ettiğiniz sağlık sistemi sonucu mahkeme salonlarında hak arıyor artık kadınlar, halkı ezen enflasyonu durduramadığınız için en ucuzu bulmak için market market, pazar pazar geziyor kadınlar. Depremden bu yana, kendilerini derme çatma konteynırlarda yaşam savaşı vermek zorunda bırakanlara 'deprem vergilerini ne yaptınız' diye soruyor kadınlar. Sayenizde sokaklarda arkasına bakmadan yürüyemiyor, her geçen gün büyüyen kötülükle başa çıkmaya çalışıyor kadınlar. 'Her şeyi, özgürlüğümüzü, ormanlarımızı, hayvanlarımızı, çalıştığımız fabrikalarımızı elimizden aldınız, geleceğimizi elimizden aldınız' diye haykırıyor Polonez işçisi kadınlar. Kısacası bu kadınlar nefes alamıyoruz diyorlar. Her türlü, engellemeye, korkuya direnen tüm bu kadınların önünde saygıyla eğiliyorum. İşte bu saygıdeğer kadınlar erkeklerle eşit, hak ettikleri bir bütçe istiyor.

"Kasım ayında 56 kadın katledildi"

8 yaşındayken öldürülen Narin’in, 2 yaşında uğradığı istismar sonucu ölen Sıla bebeğin, 6 yaşında sokakta dilendirilirken öldürülen Şirin Elmas’ın, Ve yaşatamadığımız tüm çocuklarımızın yarınlarının bütçesini konuşmamız gerekirdi bugün. Sadece kasım ayında, katledilen 56 kadını hayatta tutabilecek bir bütçeyi konuşmamız gerekirdi bugün. Daha önce alınan bütçeler kullanılmamışken hatta her geçen sene katlanarak artan bütçeler isteniyorken Neden kadın cinayetlerini önleyemiyor, kadınları koruyamıyor, etkin kovuşturmaları yapamıyor, neden devlet kurumlarının koordinasyonunu hala sağlayamıyor ve şiddeti önleyemiyorsunuz? Elinizi kim tutuyor?

"Fail erkekleri cesaretlendirenlerin hazırladıkları bütçeyi reddediyoruz"

2024 başından bu yana bu ülkede 605 kadın erkek şiddetiyle öldürüldü. Sokaklarda, evlerde 'güvende değiliz' diyen biz kadınlar bu sorulara cevap bekliyoruz. 'İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmemizin kadına yönelik şiddetle mücadelede en ufak bir menfi etkisi olmamıştır' diyenlere soruyorum. Nasıl mücadele diyorsunuz? Kadın cinayetler neden artıyor peki? Bu kürsüden açıklayın. Bakın bu mor cepken. Antalya Döşemealtı ilçesinin Karabayır yaylasından Gülsüm nenenin 105 yıllık mor cepkeni. Anadolu’da, yörük kadınlarının çeyizine koyarlarmış. Kadın haklarının, simgesiymiş, güvencesiymiş. Köylerde, erkek şiddetine uğrayan kadınlar bu cepkeni giyer köy meydanına çıkarlarmış, şiddet uygulayan erkek de cezalandırılırmış. Bugün ise zirve yapan kadın cinayetleri verileri ve cezasızlık var. Göz göre göre, korkunç ihmaller sonucu katledilen kadınları yaşatamayan bir anlayışın, cezasızlığı kural haline getirenlerin, fail erkekleri cesaretlendirenlerin hazırladıkları bütçeyi reddediyoruz.

"Kadınlar Mehmet Şimşek'e inat her geçen gün daha fazla iş arıyor"

Bu kadar derin yoksulluğun ve eşitsizliğin olduğu bir ülkede, kadınlar güçlenmek, işgücüne katılmak istese de sayenizde çalışamıyorlar. Nitekim, 15-24 yaş arası kız çocuğu ve kadınların içinde eğitimde de işgücünde de olmayanlarının oranı yüzde 46. Yani her 2 kadından 1’i çalışmıyor. Oysa biliyoruz ki, 'Kadınlar iş aradığı için işsizlik artıyor' diyen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e inat her geçen gün daha fazla iş arıyor kadınlar. Kendisinin bu sözlerine de verilerle karşılık verelim.

2023 sonu itibariyle, OECD ülkeleri arasında kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 53.8 iken, Türkiye’de yüzde 35.8’dir. OECD genelinde çalışma çağındaki her 100 kadından 51’i işbaşındayken, ülkemizde her 100 kadından 31’i işbaşında. Bizde de, her 100 kadından 31’i yerine 51’i çalışıyor olsaydı, ülkemizin milli geliri 1.1 trilyon dolar yerine 1.4 trilyon dolar, kişi başı gelirimiz ise 13 bin 243 dolar yerine 15 bin 997 dolar olacaktı. Yani kadınları işgücünden dışlamanın kişi başına maliyeti bize 2 bin 754 dolar. Yani, Türkiye’nin sizin tamamen yok ettiğiniz gelir adaletine yeniden sahip olmasının tek yolu kadınları işgücüne katmaktır.

Asu Kaya'dan iktidara kreş tepkisi...

İşte tam da bunun için belediyelerimiz kreş açıyor. Ama siz, belediyelerimize gönderdiğiniz yazılarla kreşleri kapatabileceğinizi söyleyerek ve yenilerinin açılmasını engelleyerek, yıllardır sığınmaevi açmayarak, artan talebe rağmen son 3 yılda sadece 3 ŞÖNİM açarak, bütün bunları da marifetten sayarak, kendi seçmenlerinizin de içinde olduğu ve tüm gerçekleri gören kadınları cezalandırıyorsunuz. Demek ki neymiş, sizin ne adaleti sağlamaya ne de ülkeyi kalkındırmaya niyetiniz yokmuş. Demek ki neymiş, 'Güçlü Kadın' söylemleriniz sizin tabirinizle balonmuş. Kadınların istihdamını arttırmayan, onları inadına işsizliğe, yoksulluk sınırında olan düşük ücretlere ve güvencesizliğe mahkûm eden anlayışınızın balon bütçesini reddediyoruz.

"Çare CHP'nin her alandaki eşitlik politikalarıdır"

'Bizim için tek bir vaka bile fazla' diyerek kadın cinayetlerine ilişkin hep aynı tepkiyi vererek, kadınlar öldükten sonra davalarda taraf olmaktan başka çözüm üretemeyenlerin, çekincesiz imzalanan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıp 6284’ü temelsiz bırakanları ve bu tartışmaları 'dikatomik sığlık' olarak adlandıranların, 24 Mayısta yayınlanan '51 maddelik Kadınlara Karşı Şiddet ve Aile İçi Şiddetle Mücadele AB direktifinin tüm maddeleri kanunlarımızda var' diyerek kadınları oyalayacaklarını zannedenlerin hazırladığı ve kadınları sizin insafınıza bırakan bu bütçeyi reddediyoruz. Kadına yönelik şiddeti önlemeye dair, sadece kağıt üstünde kalan genelgeleri yayınlamayı marifet sayanların bütçesini reddediyoruz. 

10 yıldır kadın cinayetleri verilerini toplamayanların, sonra da ne hikmetse veri toplamak için saygın Hacettepe Üniversitesi yerine sizi üzmeyen TÜİK’i tercih edenlerin bütçesini reddediyoruz. Ve buradan bizi izleyen, Anadolu’nun Trakya’nın gittiğimiz her bir karış toprağında bizlere sarılarak güç veren, ülkemin dört bir yanındaki kadınlara sesleniyorum. Çare kurumları kavga ederken sizi yok sayan, size sırtını dönen bir anlayışta değil. Çare, vatandaşlarına, kadınlara hizmet edecek bir devlet anlayışını yeniden ayağa kaldıracak olan Cumhuriyet Halk Partisi'ndedir. Çare, Cumhuriyet Halk Partisi'nin her alandaki eşitlik politikalarıdır."