TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmelerinde konuşan CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, "Dünyada saraylar, saltanatlar çöküyor, maalesef bizim bütçemiz sarayda hazırlanıyor. Vatandaşlarımız zannetmesin ki; bu bütçe sarayda hazırlandı, Meclis’te pişecek, bize de düşecek. Maalesef öyle bir dünya yok. Saraydan üç elma düşse biri 5’li çetelere biri akrabalara biri de pusuda bekleyen akbabalara. Vatandaşa düşse düşse kafasına taş, gözüne yaş, yüreğine telaş düşer" diye konuştu.
TBMM Genel Kurulu’nda, Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşlarının bütçe görüşmeleri devam ediyor. Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı bütçesi hakkında konuşan CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, Milli Saraylar’ın yönetimi ve ziyaret ücretlerini eleştirerek, şunları söyledi:
"Artık saray deyince de akla bir saray ve bir kişi geliyor"
“Milli Saraylar’ı konuşuyoruz. Artık saray deyince de akla bir saray ve bir kişi geliyor. Herkes biliyor ki bu ülkede saray sever bir kişi var. Yazlık, kışlık, uçan, kaçan saraylar onun, sokaklar-meydanlar bizim olsun. Malum, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte Milli Saraylar da Cumhurbaşkanlığı’na bağlandı, CHP olarak itiraz ettik yüksek mahkeme bazı kısımlarını iptal etti. Önümüzdeki günlerde hep beraber göreceğiz, ne kadar uyulacağını. Evet tarihi, yüzyıllara dayanan saraylarımızı da Cumhurbaşkanı, önce alıp kendisine bağladı. Ardından oğlunun arkadaşı Yasin Yıldız’ı Milli Saraylar İdaresi Başkanı olarak atadı.
Peki biz Yasin Yıldız’ı nereden hatırlıyoruz? Gezi Direnişi sırasında ‘Camide içki içtiler’ yalanını vardı ya işte onu basına servis etmesinden tanıyoruz. Koca yalana koca sarayların başkanlığı… Tam da AKP’ye göre bir atama olmuştur. Bu atamayla birlikte çalışanlara yönelik mobbing başladı, yandaşa verilen ballı ihaleler verildi, personel de emekliliğe zorlandı.
"CHP, anayasa tuzağına kanmayacak"
Bunlar olurken bu sarayları asgari ücretlinin gezemediği kesin. Sadece Topkapı Sarayı’nı gezmenin bedeli 270 TL. Gece gezersen bin lira. Düşünün 4 kişilik bir ailesiniz iş çıkışı ecdadımızı öğrenelim deseniz, 4 bin TL. Yani kültür mirası da sadece zengine seyirlik. Gittiniz, gezdiniz, yoruldunuz ‘hadi bir çay içeyim’ deseniz. Çay 45 -50 TL. Milli sarayların içine yapılan lüks kafelerde zenginler oturuyor, halk sarayları dışarıdan izliyor. Parlamentonun en önemli görevi bütçe yapmaktır. Ama ülkede öyle bir anayasasızlık var ki; mecburen bunları da konuşmak durumunda kalıyoruz. Bu ne demek? Bu devletin kolonları yıkıldı demektir. Çatı uçtu uçacak demektir.
Bir de bu halde bize ‘gelin anayasa yapalım’ diyorlar. Zaten mevcut olana uymuyorsunuz şu anda. Biz ‘bina sallanıyor’ diyoruz. Onlar hala Erdoğan seçtirme derdinde. Biz çatı uçtu diyoruz, onlar hala arsanın rantı peşinde. O yüzden kusura bakmayın, Cumhuriyet Halk Partisi anayasa tuzağınıza kanıp 22 yıllık suçlarınızın ortağı olmadı, bundan sonra da olmayacak.
"Komşumuzun barışı huzurumuz için şarttır"
Dünyada saraylar, saltanatlar çöküyor, maalesef bizim bütçemiz sarayda hazırlanıyor. Vatandaşlarımız zannetmesin ki; bu bütçe sarayda hazırlandı, Meclis’te pişecek, bize de düşecek. Maalesef öyle bir dünya yok. Saraydan üç elma düşse biri 5’li çetelere biri akrabalara biri de pusuda bekleyen akbabalara. Vatandaşa düşse düşse kafasına taş, gözüne yaş, yüreğine telaş düşer. Bugün bütçeyi konuşuyoruz fakat biliyor ki Suriye'de yaşanan her gelişme, sınırlarımızı, ekonomimizi ve güvenliğimizi doğrudan etkiliyor. Komşumuzun toprak bütünlüğü ve barışı, bizim huzurumuz için de şarttır. Ancak bunun yolu, terör örgütleriyle iş birliği yapmak değil, bölge halklarının demokratik taleplerine destek olmaktır.
Herkesin sustuğu ve bir kişinin konuştuğu sistemler, sonunda yıkılmaya mahkûmdur. Dün Afganistan’a, bugün Suriye’ye dönen oklar ve emperyalist güçler, yarın Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelmek için kendine zemin aramaktadır. Çünkü tek adam rejimlerinin ve terör örgütlerinin beslendiği üç şey var: Korku, kaos ve ayrımcılık. Bize de bunlar çok tanıdık. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, tek adam rejimine karşı verdiğimiz mücadele, işte bu nedenle sadece bir siyasi tercih değil, bu ülke için bir varoluş mücadelesidir."