(TBMM) - TBMM Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşların bütçe görüşmelerinde söz alan CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 2025 yılında harcanması planlanan bütçenin 1 aylığının 82 bin 970 asgari ücretlinin maaşına denk geldiğini belirtti. Uzun, "Saray; Günde, 46 milyon 378 bin, saatte, 1 milyon 932 bin lira, dakikada ise 32 bin 200 lira harcamak istiyor" ifadelerine yer verdi.
CHP Muğla Millletvekili Cumhur Uzun, TBMM Genel Kurulu’nda devam eden Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşların bütçe görüşmelerinde Genel Kurula seslendi. Uzun, Cumhurbaşkanlığı bütçesine örgülü ödenek ve koruma giderlerinin dahil olmadığı konuşmasında, şunları kaydetti:
"Günlerdir, fiilen iktidarını sürdürse de, halkımızın gönlünden ve gözünden düştüğü son seçimlerde tescillenen sarayın, yurttaşların cebinden ne alacağını ve bunu nasıl harcayacağını belirleyeceğimiz, 2025 yılı bütçesini tartışıyoruz. Bugün ise, sorunların tam kaynağına, yani dünyada başka bir örneği olmayan sistemin başındaki; AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı olan Sayın Erdoğan’a, bu bütçeden aktarılacak ödeneği kararlaştıracağız. Peki ne istiyor saray? Saray; Günde, 46 milyon 378 bin, saatte, 1 milyon 932 bin lira, dakikada ise 32 bin 200 lira harcamak istiyor. Yani; Bir ayda 82 bin 970 asgari ücretlinin maaşını, bir günde 3 bin 710 emeklinin maaşını, bir dakikada ise 11 öğrencinin öğrenim kredisini harcamak istiyor. Üstelik bu rakamlara, örtülü ödenek ve koruma giderleri dahil değil.''
"Ülkemiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi nedeniyle, demokrasiden hızla uzaklaştığı günleri yaşamakta"
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne yönelik eleştirilerini sıralayan Uzun, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Ülkemiz, dünyada eşi benzeri olmayan ve o nedenle adını Türk Tipi olarak isimlendirmek zorunda kaldığınız, denge ve denetleme sisteminden uzak, bir garip Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi ve bu sistemin sorumsuz ve hukuk tanımayan anlayışı nedeniyle, demokrasiden hızla uzaklaştığı günleri yaşamakta. Bu yetmezmiş gibi, bir de Anayasa'dan 'Cumhurbaşkanı seçilenin varsa partisi ile ilişkisi kesilir' hükmü çıkarılmış, bu garip ve antidemokratik sistemin Cumhurbaşkanı, aynı zamanda bir siyasi partinin genel başkanı olarak, idari ve yönetsel işlerini, siyasi tavır ve davranışlarıyla iç içe geçirmiş, bunun sonucu olarak ortaya, karmakarışık bir durum çıkarmıştır. Bu durum, başta ekonomi olmak üzere, neredeyse her alanda Türkiye’yi büyük bir karanlığın içine hapsetmiş bulunmaktadır. Ülkemizi bu karanlıktan çıkaracak yapısal reformlar hayata geçirilmediği gibi, akıl dışı politikalara devam edilmiş, bunun sonucunda oluşan krizin tüm yükü ise halkın sırtına yüklenmiş durumdadır. Sağlık, eğitim, adalet ve ulaşım gibi, halkın doğrudan refahını etkileyen kritik alanlara yeterince kaynak aktarılmazken, Cumhurbaşkanlığına bu denli büyük bir kaynak tahsis edilmesi, iktidarın neyi öncelediğini de gözler önüne sermektedir. İktidarın bu önceliği, sarayların, uçakların ve lüks araçların sayısını artırırken halkın sofrasındaki ekmeği, evlerindeki huzuru ve yüzündeki tebessümü yok etmiştir. Enflasyonun çift hanelerden bir türlü inmediği, vatandaşın en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamadığı böylesi bir dönemde, Sayın Erdoğan'a ayrılan bu astronomik bütçe, halkın sıkıntılarını görmezden gelmeye devam ettiğinizin açık kanıtıdır.
"Üniversiteliye 3 bin lirayı reva gören Cumhurbaşkanı'na bu bütçe emanet edilemez"
'Ben ekonomistim, faiz neden, enflasyon sonuçtur' diyerek, akıl dışı bir uygulama ile ülkenin bütçesini mahveden Cumhurbaşkanı, bugün yaşanan ekonomik sıkıntıların tek sorumlusudur. Tüm bunlara rağmen, bugün hala halkın alın terinden oluşan bütçeden 17 milyar lira para istemektedir. Biz kendisine verilecek her bir liranın dahi endişeliyiz. Zira, ekonomistliğinin sonucunu hepimiz acı bir şekilde deneyimledik. Grup toplantısı için 8 kilometre ilerideki saraydan, tepesinde 2 helikopterle, konvoyunda onlarca araçla meclise gelen bir genel başkana Cumhurbaşkanlığı bütçesi verilmez. Emeklisine açlığı, emekçisine yokluğu, üniversiteliye 3 bin lirayı reva gören Cumhurbaşkanı'na bu bütçe emanet edilemez. Öğretmene kadroyu, öğrenciye bir öğün yemeği veremeyen, okulları dahi temizleyemeyen bir iktidara, halkın parası emanet edilmez. Halkın iradesine kayyım atayana, depremzedeyi çadırda, kendisini 1000 yataklı sarayda yatıranlara, bu bütçe emanet edilemez. Çocukların kreşine, halkın lokantalarına, yoksulun alacağı sosyal yardıma göz dikenlere bu halkın parası emanet edilmez. 85 milyonu kucaklaması gerekirken, toplumu kutuplaştıran bir Cumhurbaşkanı'nın, Genel Başkanı olduğu bir partinin yaptığı bütçeye onay verilemez, vermeyeceğiz."