(TBMM) - DEM Partili Mardin Milletvekili Beritan Güneş Altın, Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütçesi görüşmelerinde; "Kürt çocukların, Türk çocuklardan, onların Arap ve Süryani çocuklardan bir farkı yoktur, olamaz. Tekliği inşa eden bu tek dilli eğitim sisteminin kendisidir dönüşmek zorundadır" dedi. DEM Parti İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk ise "Siz öyle bir müfredat yaptınız ki geçmişte ezberci, yetersiz, bilimsel değil diye eleştirdiğimiz müfredata rahmet okuttunuz" diye konuştu.

TBMM Genel Kurulu'nda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçelerinin görüşmeleri devam ediyor. DEM Parti Mardin Milletvekili Beritan Güneş Altın, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi'ne (ÖSYM) yönelik eleştirilerde bulundu. Altın, şunları söyledi:

"Yıllardır öğrencileri bir sınava tabii tutuyor ve ben de sizlere bir soru sormak istiyorum. ÖSYM'nin ne iş yaptığını merak ediyorum ve bakana sormak istiyorum. Sayın Bakan, ÖSYM ne iş yapar? A) KPSS birincisi belirler ama liyakata göre değil mülakata göre atar. B) Soruları torpillilere sızdırarak nepotizmi ve kadrolaşmayı kurumsallaştırır. C) Eşit olmayan koşulların adil sınavını yapmaya çalışır. D) Bozuk bir terazi ile gençlerin geleceğini çalar. E) Hepsi. Seçenekler arasında kaldığınızı biliyoruz sayın Bakan ama sorunun cevap hepsi ve daha fazlası.

Ali Babacan'dan, AK Parti'ye geçiş yanıtı: DEVA Partisi'nde böyle bir şey yok, olmaz da  Ali Babacan'dan, AK Parti'ye geçiş yanıtı: DEVA Partisi'nde böyle bir şey yok, olmaz da 

ÖSYM, çocukların, gençlerin eğitim yaşamına ilk adım attıkları anda rekabeti/kariyerizmi esas alan, eşitsizliklerle örülü, ayrımcı ve cinsiyetçi eğitim sisteminin kristalize hale gelmiş resmidir. Son yirmi yılda 6 kez liseye, 3 kez üniversiteye giriş sınavının, 4 kez müfredatın değiştirildiği bu sistemde değişmeyen tek şey birkaç saatlik sınavların kendisidir. Sınav odaklı bu eğitim sisteminde özgürlükçü ve eleştirel düşünce değil ezbercilik başarının tek ve zorunlu yolu olarak gösterilmektedir. Bu da farklılıklar ve yenilikler karşısında bir bariyeri, ön yargıyı inşa eder ve tekçiliği yeniden üretir."

"Kürt çocukların, Türk çocuklardan onların Arap ve Süryani çocuklardan bir farkı yoktur, olamaz"

"Daha kötüsü de bu eleştirdiğimiz tabloda bile sistemin dışına itilen çocuklar var" diyen Altın, şunları kaydetti:

Kim bu çocuklar anadili Türkçe olmayan milyonlarca çocuk anadilinde eğitim alamadığı için eşitsiz şartlarda ne yazık ki bu sınava tabii tutulmaktadır. Eve kapatmaya dönük uygulamalarla kız çocukların okul terki oranları artmaktadır. Çünkü toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayan politikalarınız mevcut değildir. Taşımalı eğitimin kaldırılması sebebiyle kırsalda yaşayan çocuklar ne yazık ki eğitime artık daha zor ulaşmaktadır. Deprem bölgelerinde eşitsiz ve zor şartlarda, eğitim alamayan milyonlarca çocuk vardır. Bir de Kuyubaşlarında yaşayan çocuklar var. Sayın Bakan hiç duydunuz mu? 

Anadil meselesine gelmek istiyorum. Sayın Bakan, 'toplumsal talep neyse onu karşılayacak okullar açtığınızı' söylediniz. 100 yıldır toplumsal talep olarak anadilde eğitimi talep ediyoruz. Bu topraklarda yaşayan çocuklar yüzyıllardır farklı dillerde şarkılar söyleyerek farklı kültürlerin oyunlarını bir arada oynayarak bir yaşam ördüler. Ne zaman ki bu çocuklar, okula başladı çocukların oynadığı da konuştuğu da tek bir dile dönüştü. Çocuklar anadillerinde eğitim alamadıkları için şiddette maruz kaldılar. Şiddet sadece görünür olanıydı bir de görünmeyen ve tüm hayatımız boyunca bize eşlik eden dil yarası kaldı. Bu yara, bin yıllık birlikte yaşam gerçeğimizden kopmaya, anadilimizle ilişkimizin bozulmasına, kimliklerimize yabancılaşmaya ve geleceksizleştirilmeye sebep olmaktadır. Oysa Kürt çocukların, Türk çocuklardan onların Arap ve Süryani çocuklardan bir farkı yoktur, olamaz. Tekliği inşa eden bu tek dilli eğitim sisteminin kendisidir dönüşmek zorundadır."

"Öyle bir müfredat yaptınız ki geçmişte ezberci, bilimsel değil diye eleştirdiğimiz müfredata rahmet okuttunuz"

DEM Parti İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk ise şu ifadeleri kullandı:

"Yoksul çocuklar, işçi sınıfının, fakir köylünün çocukları da üniversiteye gidebiliyordu. Bu müthiş bir fırsat eşitliğinden kaynaklanmıyordu. Eğitim sisteminde görece bilimsellikten kaynaklanıyordu. Siz öyle bir müfredat yaptınız ki geçmişte ezberci, yetersiz, bilimsel değil diye eleştirdiğimiz müfredata rahmet okuttunuz. İlkokullarda resmen okuma yazma öğrenmeyi zorlaştırdınız. Matematik eskiden anlaşılmazdı, şimdi yanlış. Tarih resmiydi, şimdi tam anlamıyla fasarya. Proje ödevleri ticaret alanı. Bunun sonucunda yoksul halk çocuklarının akademik başarıları giderek düşüyor. Ve üniversitelere gitmek giderek zorlaşıyor, bizimkiler için. Neredeyse her köye bir üniversite kurmanıza rağmen.

Hadi üniversite hayali kuran bir genç bunları aştı, anadilinde eğitim engelini de aştı. Aç çocuklar okullara devam edemiyor, küçük yaşlarda işçileştiriliyor. Dün söyledik, çalışma bakanlığı bütçesinde. Çalıştırıldıkları iş yerlerinden ölüyorlar, ampute kalıyorlar. KYK bursu 3 bin TL olmuş, nelerine yetmiyor di mi? Çerez paranız bile değil, bu para ile yaşamak zorunda bıraktığınız gençler elbette bütün riskleri göze almak zorunda kalıyorlar. Eren Paker gibi. bugün işçi cinayetlerinde katledilen hiçbir işçinin ismini anmayı planlamamıştım. Ama hayat siz planlar yaparken sömürgecilerin suç işlemeye devam etmesidir."

Kaynak: anka