Gündem

DEM Partili Otlu'dan iktidara 'kültür' eleştirisi: "Sizin misyonunuz kültür ve sanat değil ancak dizilerdeki mafyatik liderleri üretir"

DEM Parti İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu, TBMM Genel Kurulu'nda Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçe görüşmelerinde; "İktidar destekli film ve dizi sektörüne dayanarak, tarih çarpıtıcılığıyla, kadın düşmanlığıyla, çeteleşmeyle ve yozlaşmayla malul bir kültür, sanat anlayışınız var. İdeolojik, siyasal görüşlerinizle uyuşmuyor diye festival ve konserleri yasaklama anlayışınız var.

(TBMM) - DEM Parti İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu, TBMM Genel Kurulu'nda Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçe görüşmelerinde; "İktidar destekli film ve dizi sektörüne dayanarak, tarih çarpıtıcılığıyla, kadın düşmanlığıyla, çeteleşmeyle ve yozlaşmayla malul bir kültür, sanat anlayışınız var. İdeolojik, siyasal görüşlerinizle uyuşmuyor diye festival ve konserleri yasaklama anlayışınız var. Sizin misyonunuz kültür ve sanat değil ancak dizilerdeki mafyatik liderleri ya da sosyal medyadaki Dilan-Engin Polat gibi çiftleri üretir" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda, bugün Milli Savunma Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçeleri görüşülüyor. 

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçesine ilişkin söz alan DEM Parti Mardin Milletvekili George Aslan, başta Süryaniler olmak üzere azınlık vakıflarının yaşadıkları sorunlara ilişkin konuştu. Azınlık vakıflarının el konulmuş mülk ve taşınmazlarının iade edilmesi gerektiğini belirten Aslan, şunları söyledi:

"Biraz önceki konuşmasında MHP Grup Başkan Vekili Sayın Filiz Kılıç şöyle bir söz kullandı: ‘Kültürünü koruyamayanlar tarihte yok olmuştur.’ Çok doğru bir söz. Biz Süryaniler de topal ördek gibi bu kültürümüzü korumaya çalışıyoruz. Azınlık vakıflarının yaşadıkları sorunların geçmişi Osmanlı Dönemi'ne kadar uzanmaktadır. Azınlık vakıflarına ait mülklere el konma ve vakıflarının mal edinme sorunları günümüzde de devam etmektedir. Osmanlı döneminde nüfusun önemli bir bölümünü oluşturan Hristiyan halklar 1915'le başlayan 1923 nüfus mübadelesi, 1942 varlık vergisi, 6-7 Eylül pogromu ve günümüze kadar süregelen baskıcı uygulamalar sonucunda büyük bir nüfus kaybına uğratılmıştır. Buna paralel olarak mülksüzleştirme politikaları da çok yönlü bir şekilde yürütülmüştür.

"El konulmuş tüm mülk ve taşınmazlar iade edilmeli"

AKP hükümetleri döneminde azınlıklara yönelik birtakım mülkiyet hakkı ihlallerinin giderilmesi yönünde bazı ilerlemeler kaydedildi ancak bunlar yetersizdir. Çözüm bekleyen el konulmuş taşınmazlar sorunu devam ediyor. El konulmuş yüzlerce taşınmazın iadesi için azınlık vakıflarınca müracaat edilmesine rağmen bunlardan çok azı iade edildi, müracaatların büyük bir kısmı ise reddedilmiştir. Azınlık vakıfları azınlık toplumlarının dini, kültürel ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için kurulan kilise, sinagog, okul ve hastanelerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için büyük önem taşır. Kapsayıcı bir çözüm için Vakıflar Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 1935 tarihinden itibaren Ermeni, Rum, Süryani ve Musevilere ait mazbuta alınmış vakıflar ve üçüncü şahıslara satılmış taşınmazlar da dahil olmak üzere el konulmuş tüm mülk ve taşınmazlar iade edilmelidir.”

DEM Parti İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu da Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesi üzerine konuştu. İktidar tarafından bakanlık eliyle bir kültür hegemonyası yaratılmak istendiğini söyleyen Otlu, diziler ve filmlerle oluşturulmaya çalışılan algıya tepki gösterdi. Otlu, özetle şöyle konuştu: 

"Kültür ve Turizm Bakanlığının 'web' sitesinde 'Misyonumuz Vizyonumuz' başlığı altında Bakanlığın misyonuyla ilgili şu ifadeleri bulunuyor: 'Kültürel zenginlik ve çeşitliliği koruyup geliştirerek gelecek kuşaklara aktarmak, vatandaşların kültüre ve sanata yoğun, etkili ve kolay erişimini sağlamak, kültürel ve sanatsal yatırımların ve faaliyetlerin yaygınlaşmasına katkı vermek...' Bunlar pek güzel sözler; peki, günlük hayatta bu misyonun bir karşılığı var mı? Yok. Ortalama bir vatandaşın Kültür Bakanlığı’nın misyonuyla bir etkileşimi var mı? Yok. Bu misyonun gündelik hayatta halk için bir karşılığı olmadığını biliyoruz. Çok kimlikli, çok dilli, çok kültürlü, çok inançlı bir toplumun reddi ve tekçiliğin dayatılması nedeniyle egemen olandan farklı kültürler ne yazık ki gelişme şansı bulamadığı gibi baskı altında da tutuluyor. Binlerce, görsel ve işitsel kanaldan, dijital mecralardan, Kültür Bakanlığı’na bağlı yüzlerce kurumdan tekçi bir iktidar hegemonya ediliyor; örneğin, bunun içinde Aleviler, Ezidiler, Hristiyanlar yok.

"Kültür Bakanlığı'nın sinema biletlerinden haberi var mı"

Halk son birkaç yıl içinde muazzam bir yoksulluğa mahkum oldu. Allah aşkına, söyler misiniz; kiranın asgari ücretten fazla olduğu bir ülkede vatandaş kültür ve sanatta nasıl bu kadar kolay erişim sağlayacak? Kent sinemalarının AVM'lerdeki tekelci sinema şirketlerinin karşısında yok edildiği bir ülkede, hem bugünkü ekonomik koşullarda Kültür Bakanlığı'nın sinema biletlerinden haberi var mıdır? Şehir tiyatrolarının ideolojik baskı altına alındığı, buralarda kadrolaşmanın olduğu yerde tiyatro sanatının özgürce gelişme imkanı var mı? Yok. Mesela, bir kısmı iktidar tarafından fonlanan televizyon dizileri adeta kadına yönelik şiddetin propaganda merkezleri durumunda. Bu dizilerde sigaradan çıkan dumanlar, içki şişeleri buzlanırken, RTÜK bunlar yapılırken namlusu kadınlara dönen silahları açık açık gösteriyor, kadınlara uygulanan şiddet olağanmış gibi davranıyor. Her gün, kadınların katledilmesine ve kadına yönelik şiddetin propagandası yapılıyor bu dizilerde

AKP eliyle çeteler ve mafyalar cennetine döndü bu ülke. Bu mahallelerde uyuşturucu, silah, kadın bedeni ticareti yapan irili ufaklı çetelerden geçilmiyor. Bakmayın siz İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın her gün 'Bu çeteleri çökerttik' dediğine, biz bu mahallelerde yaşıyor ve çalışma yürütüyoruz. Sadece İstanbul'un emekçi semtlerine gidin, buralarda mafyatik, faşist çetelerin kol gezdiğini göreceksiniz. İktidar destekli film ve dizi sektörüne dayanarak, tarih çarpıtıcılığıyla, kadın düşmanlığıyla, çeteleşmeyle ve yozlaşmayla malul bir kültür, sanat anlayışınız var. İdeolojik, siyasal görüşlerinizle uyuşmuyor diye festival ve konserleri yasaklama anlayışınız var. Demokrat, sol ve sosyalist diye kimi kültür, sanat vakıflarını bütçeden uzak tutma anlayışınız var; sonra da vizyon ve misyondan bahsediyor, bütçe tartışmalarında kendinize pay çıkarıyorsunuz. Sizin misyonunuz kültür ve sanat değil ancak dizilerideki mafyatik liderleri ya da sosyal medyadaki Dilan-Engin Polat gibi çiftleri üretir."