Gündem

TBMM Genel Kurulu... DEM Partili Tiryaki: "'İç barış, Türk-Kürt kardeşliği’ derken kayyum atayacaksınız. Burada bir sorun yok mu?"

DEM Parti Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, bütçe görüşmelerinde; "Bir yandan ‘İç barış, Türk-Kürt kardeşliği’ derken kayyum atayacaksınız, insanları bu biçimde gözaltına alacaksınız; Kürt kardeşlerinizin Suriye'deki bölgelerine tehditler savuracaksınız. Ya, burada bir sorun yok mu? Şam'ın, Hama'nın, Humus'un, Halep'in ve o bölgenin tamamının çatışmasız biçimde el değiştirmesi, o coğrafyada yaşayan herkes için bir şans" dedi.

(TBMM) - DEM Parti Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, bütçe görüşmelerinde; "Bir yandan ‘İç barış, Türk-Kürt kardeşliği’ derken kayyum atayacaksınız, insanları bu biçimde gözaltına alacaksınız; Kürt kardeşlerinizin Suriye'deki bölgelerine tehditler savuracaksınız. Ya, burada bir sorun yok mu? Şam'ın, Hama'nın, Humus'un, Halep'in ve o bölgenin tamamının çatışmasız biçimde el değiştirmesi, o coğrafyada yaşayan herkes için bir şans" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin maddeleri üzerindeki görüşmeler sürüyor. Teklifin 9. maddesi üzerine partisi adına söz alan DEM Parti Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, iktidarın barış çağrısı yapmasına rağmen Suriye'deki Kürtlere yaklaşımı ve kayyum atamalarıyla bunun tam tersi şekilde politikalar izlediğine dikkat çekerek şunları söyledi:

"Bütçeyi emen en büyük kalemler hala faiz ve güvenlik harcamaları. Elbette dünyadaki her hazine gibi Türkiye Cumhuriyeti hazinesi de borçlanabilir. Elbette bulunduğu coğrafya nedeniyle Türkiye’nin güvenlik harcamaları nedeniyle bütçeden kaynak aktarılması da anlaşılır bir durum. Fakat sorun şu, Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri 40 yıldır devam eden düşük yoğunluklu iç savaşa, Kürt sorununu demokratik ve barışçıl yöntemler çözmek yerine silaha ve güvenliğe bu kadar harcama yapmamış olsaydı 2025 yılı bütçesi için bambaşka rakamları konuşabilirdik.

"Söyledikleriniz ve yaptıklarınız arasında bir uyumsuzluk var"

Bu ülke 40 yılını ve yüzlerce milyar dolarını, binlerce evladını kaybetti. Binlerce Kürt ve Türk genci bu çatışmalarda yaşamını yitirdi. Şimdi bir barış umudu var. İyi niyetli açıklamalar duyuyoruz; iç barışımızı temin edeceğiz gibi. Ama bir sorun var; gerçekten söyledikleriniz ve yaptıklarınız arasında bir uyumsuzluk var. 1 Ekim’den bu yana ne yaptınız bu 80 gün içerisinde? Toplumun çok büyük bir kesimi bu vaatleriniz için açık çek verirken, iktidar olduğunuz için söylediklerinizin gereğini yerine getirmenizi engelleyecek neredeyse hiç kimse yokken neden hiçbir adım atmadınız? Hiçbir adım atmadığınız gibi halkın iradesini gasp etmeye devam ettiniz. Esenyurt’a, Mardin’e, Batman’a, Halfeti’ye, Bahçesaray’a, Dersim’e ve Ovacık’a kayyum atadınız. Haksız, hukuksuz gözaltı ve tutuklamalara devam ettiniz. 

"Israrla Kürtleri ‘PKK’ diyerek tehdit olarak görmekten vazgeçin"

Önceki gün 11 arkadaşımız tutuklandı. Tutuklananlardan biri olan İl Eş Başkanımız Selman Günbat, kiminle konuşmuş? Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'le. 2012 ile 2024 arasındaki bütün telefon görüşmeleri dökülerek yapılmış. Ahmet Özer hakkında bırakın bir ceza davası açılmayı, görevden uzaklaştırıldığı güne kadar trafik suçlaması nedeniyle başlatılmış bir soruşturma yok. Bir akademisyen, bir bilim insanı, yerel yönetimlere hayatını vakfetmiş birisiyle konuşmak; soruşturma gerekçesi bu ve bu suçlamalarla arkadaşlarımız tutuklandı, cezaevine atıldı örgüt üyesi suçlamasıyla. Bir yandan ‘İç barış, Türk-Kürt kardeşliği’ derken kayyum atayacaksınız, insanları bu biçimde gözaltına alacaksınız; Kürt kardeşlerinizin Suriye'deki bölgelerine tehditler savuracaksınız. Ya, burada bir sorun yok mu?

Şam'ın, Hama'nın, Humus'un, Halep'in ve o bölgenin tamamının çatışmasız biçimde el değiştirmesi, o coğrafyada yaşayan herkes için bir şans. Bütün dünya, Türkiye dâhil olmak üzere HTŞ'yi ve HTŞ'nin liderini terör örgütü olarak ilan etti fakat ABD, AB ülkeleri, Türkiye dâhil olmak üzere herkes orada bu çatışmasızlığa bir şans verilsin istiyor. Bir çatışma yaşanmadı, savaşsız bir şekilde rejim değişikliği oldu ve geleceğe dair de bir çatışmasızlık umudu besleniyor bir kişi hariç yani daha doğrusu bir ülke hariç. Bir tek siz barışa şans vermiyorsunuz yani siz hâlâ ısrarla ÖSO'yu Kürtlerin yaşadığı coğrafyaya sürmeye devam ediyorsunuz. Böyle kardeşlik olabilir mi? Yani Kürt-Türk kardeşliği böyle nasıl sağlanacak? Israrla Kürtleri ‘PKK’ diyerek tehdit olarak görmekten vazgeçin."