(TBMM) - AK Parti Ankara Milletvekili Osman Gökçek, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçesinin görüşmelerinde dizi ve filmlerin içeriklerinin Türk aile ve toplum yapısıyla bağdaşmadığını belirterek; "Dizi filmlerde gayrimeşru ilişkiler aile kurumunu aleni olarak hedef almaktadır. Çarpık ilişkiler normalmiş gibi resmedilmektedir. Ortaya konulan bu menfur algı operasyonlarını RTÜK aldığı kararlarla yerle bir etmektedir. RTÜK, aile kurumunu tahrip etmeye çalışan odaklarla kıyasıya mücadele etmektedir" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda Milli Savunma Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçeleri görüşülüyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bötçesine ilişkin söz alan AK Parti Ankara Milletvekili Osman Gökçek, aile yapısının ve toplumsal huzurun korunmasında RTÜK'ün yerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Gökçek'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Anayasa'mızda belirtildiği üzere RTÜK, radyo ve televizyon yayıncılığını denetleyerek özgür ve demokratik bir medya ortamı sağlamakla yükümlüdür. Bu kapsamda RTÜK, medya organlarının yayınına ilişkin düzenlemeler yapar, yayın ilkelerini belirler ve bu ilkelerin ihlal edilmesini engellemeye çalışır. Medyanın doğru bilgi vermesi, toplumsal huzurun korunması, şiddet, nefret söylemi gibi zararlı içeriklerin engellenmesi RTÜK'ün öncelikleri arasındadır. RTÜK, Türk aile yapısının teminatı olan 6112 sayılı Yasa'nın koruyucu kalkanı, altında medya alanında millî güvenlikten taviz vermeyip çocuk, kadın, yaşlı ve engellilere pozitif ayrımcılık yaparak toplumsal ve kültürel değerlerimizi koruma görevini sürdürmektedir.
"Dizi filmlerde gayrimeşru ilişkiler aile kurumunu aleni olarak hedef almakta"
Aile kurumu toplumumuzun çekirdeğidir. Gelecek sağlıklı nesiller güçlü aile kurumunu muhafaza eden toplumumuzdan yetişecektir. Son dönemde dizilerin, televizyon programlarının aileyle birlikte dini değerlerimizi hedef aldığını görmekteyiz. Dizi filmlerde gayrimeşru ilişkiler aile kurumunu aleni olarak hedef almaktadır. Çarpık ilişkiler normalmiş gibi resmedilmektedir. Ayrıca, muhafazakâr vatandaşlarımıza ahlaksızca saldırılmaktadır. Yayınlar yoluyla bir aşağılama kampanyası yürütülmektedir. İşte, RTÜK bu oyunları boşa çıkarmak için görevinin başındadır. Diziler marifetiyle ortaya konulan bu menfur algı operasyonlarını RTÜK aldığı kararlarla yerle bir etmektedir. RTÜK aile kurumunu tahrip etmeye çalışan odaklarla kıyasıya mücadele etmektedir. Üst kurul belli toplum kesimlerimizi tahkir eden yayınları önleme konusunda çok ama çok duyarlıdır, kararlıdır ve başarılıdır."
"TİKA Türkiye'nin dostluk ve dayanışma elini dünyanın dört bir yanına uzatan bir gönül köprüsüdür"
AK Parti Kayseri Milletvekili Ayşe Böhürler de TBMM Genel Kurulu'nda TİKA'nın Türk kültürü ve tarihine uluslararası alanda yaptığı katkıya ilişkin şunları söyledi:
“Kültürler yaşayan organizmalardır, dünya tarihi de onların kolektif biyografisi. TİKA, bu biyografide Türklerin ismini öne çıkaran bir kurum olarak Türkiye'nin en önemli yumuşak gücüdür. Gündem yaratan, cazibe oluşturan ve insanları yanına çeken politikalarıyla TİKA, Türkiye'nin girişimci ve insani dış politikasının sahadaki en önemli uygulayıcısıdır. Yalnızca bir kalkınma ajansı değil, aynı zamanda Türkiye'nin dostluk ve dayanışma elini dünyanın dört bir yanına uzatan bir gönül köprüsüdür. Tarihi kopuşları birleştiren, devamlılıkların izini süren, Anadolu’dan dünyaya uzanan barış elidir.
Türklerin tarihi yolculuğunun izi Rumeli’den Avrupa’ya pek çok yere uzanır. TİKA, bu izi takip eder. Büyük Selçuklu mirası adı altında geniş bir katalog çalışmasıyla 13 ülkede Selçuklu eserlerini kayda geçirmiş, 5 ciltlik bir eser ortaya koymuştur. Kerkük’teki Osmanlı eserlerine dijital arşiv desteği vermiştir. Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Cumhuriyetin kurucu kadrosunun ana ocağı Balkanların dört bir yanında TİKA’nın restorasyonunu yaptığı tarihi ve kültürel varlıklarını ziyaret eden insanlarla karşılaşırsınız. 170’ten fazla ülkede faaliyet gösteren TİKA temsilciliklerinden birisi de Kudüs’te bulunur. TİKA sadece eser ihya etmez, bugün Mescid-i Aksa’nın camisi TİKA tarafından onarılmıştır."
"Batı'nın bize uysa da uymasa da kültürünü taklit etme noktasına gelmişiz"
Kültür Merkezi Başkanlığı'nın 2025 yılı bütçesine ilişkin TBMM Genel Kurulu'nda söz alan AK Parti İstanbul Milletvekili Hulki Cevizoğlu, Başkanlığın çalışmalarına ilişkin bilgi vererek Türkiye'de yaşanan kültür devriminin eksiklerine ilişkin konuştu. Cevizoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şunlar:
"Kültür Merkezi Başkanlığımız Türk Masal Külliyatı'nı düzenlemiş ve bunu 8 tane yabancı dile çevirerek yabancıların da okumasına sunmuştur. Türk devlet ve düşünce hayatına yön veren şahsiyetlerin içinde yer aldığı bir külliyat hazırlamıştır. Bunun içinde Türk devlet düşünürleri, önemli şahsiyetler, bilim insanları yer almıştır. Türk Kültürünün Canlı Tanıkları Belgeselleri üzerine bir eser hazırlanmış, bir ansiklopedi çalışmasıyla devam edilmiş, Türk kültürünün bilgileri bu ansiklopedide yer almıştır. Kısa adı 'Atam' olan Atatürk Araştırma Merkezi faaliyetleri ise daha ayrıntılı biçimde, Atatürk Ansiklopedisi hazırlanmış ve bitimine doğru devam ediyor. Bugüne kadar Atatürkle ilgili 1.233 madde yer almış Atatürk Ansiklopedisi'nde.
Atatürk Türkiye'de bir kültür devrimi gerçekleştirmiş ama bu Türkiye'de kültür ve medeniyet ayrımı açısından tartışmalı bir nokta, şu açıdan: Sosyolojideki sosyolojik bilgilere göre kültür ile medeniyet aynı şey midir, tartışılıyor. Yani bir ülke örneğin Batı'nın medeniyetini alacaksa Batı'nın kültürünü de olduğu gibi almak mecburiyetinde midir? Bu konuda Arnold Toynbee ile bizim sosyologlarımızdan çok önemli sosyoloğumuz ve Atatürk'ün fikir babaları, fikir önderlerinden birisi olan Ziya Gökalp arasında büyük bir çatışma vardır zihinsel olarak. Arnold Toynbee 'Eğer medeni olacaksanız örnek aldığınız ülkenin yeme içme tarzını, kılık kıyafetini, oturup kalkmasını, eğitimini aynen değiştirmeden bire bir alacaksınız' demiştir. Ziya Gökalp ise benim de savunduğum biçimde kendi millî ve yerel değerlerimize sahip çıkarak, kendi kültürümüze sahip çıkarak medeni olunabileceğini savunmuştur. Bizim bugün yüz yıldır içinde bulunduğumuz, çektiğimiz sıkıntı Batı'nın bütün davranışlarını birebir kopyalamak olmuştur yani Atatürk aslında, biz Batılılaşacağız, maymun gibi onları taklit etmeyeceğiz demiştir ama uygulamada maalesef, biz birebir Batı'nın bize uysa da uymasa da kültürünü taklit etme noktasına gelmişizdir. Bunu inşallah, bir başka zeminde uzun uzun medeniyet kültür tasavvurunu konuşuruz."