(TBMM) - TBMM Genel Kurulu bütçe görüşmelerinde Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi üzerine konuşan AK Parti İstanbul Milletvekili Rümeysa Kadak, "Bence yatılı bölge ortaokulları, köydeki bir annenin 'ben bu çocuğu nasıl yetiştireceğim' derdine düşmemesidir. Ortaokulda bilgisayarı olmayan çocukların tam teşekküllü, Dünya'nın yarıştığı laboratuvarlarda bilgisayar, kodlama öğrenmesi ve karşımıza gelip 'ben bilgisayar mühendisi olacağım' demesidir" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı bütçe görüşmeleri devam ediyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesine ilişkin konuşan AK Parti Düzce Milletvekili Ayşe Keşir'in konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
"Müstakil kanunu olan yegane ülke Türkiye'dir"
"AK Parti olarak kadın ve aile politikalarında ya/ya da yaklaşımı içinde değiliz. Ya kadın hakları ya aile bütünlüğü demiyoruz. Dikotomik sığlık dediğimiz bu. Biz hem/ hemde diyen bir yaklaşım içindeyiz. Diğer siyasi partilerden en büyük farkımız bu.
Kadına yönelik şiddet bizim en önemli mücadele alanlarımızda biri. 2002'deki ilk seçim kanunumuza bakın. 2004'te anayasa değişikliği yaptık, 'kadın erkek eşittir' ilk defa AK Parti döneminde anayasaya girdi. 2005'te kapsamlı bir Türk Ceza Kanunu çıkarttık ve kadına yönelik şirketi ilk defa AK Parti iktidarında suç sayıldı. İstanbul Sözleşmesi üzerinden bir tartışma yürüyor. İstanbul Sözleşmesi'ni 45 ülke imzaladı. Bunun 6'sı parlamentosuna getirmedi. 7 ülke parlamentosunundan geçirdi ama hiçbir kanuni düzenleme yapmadı. 26 ülke şerh koydu. Bu ülkelerde sözleşme koruyor diyemeyiz çünkü gerektirdiği kanuni düzenlemeyi yapmadılar. Müstakil kanunu olan yegane ülke Türkiye'dir."
"Bu hikaye devletinin Anadolu'daki çocuklarına nasıl sahip çıktığının hikayesi"
Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi üzerine konuşan AK Parti İstanbul Milletvekili Rümeysa Kadak ise şunları söyledi:
"Bugünkü konuşmalarda çok hayal kırıklılığına uğradım çünkü eğitim aslında en kolay birleşmemiz gereken konulardan birisi fakat maalesef durum böyle değil. Ordu'nun bir köyünde altı kardeşiyle birlikte yaşarken Yatılı Bölge Ortaokulu'nda (YBO) aldığı eğitim sayesinde liseye giden sonrasında iyi bir devlet okuluna giden, KYK bursundan yararlanan Ezgi öğrencimiz şimdi öğrendim ki yurtdışında ülkesi için üretme heyecanıyla yüksek öğretimine devam ediyor. Ezgi tek bir kişi değil, bizim Anadolu'da yüzlece, binlerce Ezgi'miz var. Bu hikaye aslında devletinin Anadolu'daki çocuklarına nasıl sahip çıktığının hikayesi.
Bence YBO'lar köydeki bir annenin 'ben bu çocuğu nasıl yetiştireceğim' derdine düşmemesidir. Ortaokulda bilgisayarı olmayan çocukların tam teşekküllü, Dünya'nın yarıştığı laboratuvarlarda bilgisayar, kodlama öğrenmesi ve karşımıza gelip 'ben bilgisayar mühendisi olacağım' demesidir. Diğer hizmetlerimiz gibi bu hizmetlerimiz de küçümsenecek maalesef. Dağıtılan ücretsiz kitapları dahi küçümseyemezsiniz."