Saadet-Gelecek Grubu Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin, Milli Savunma Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Genel Kurulu’nda, konuştu. Şahin, "3 yere siyaset girmemeli: Camiye, mektebe ve kışlaya. Ordunun siyasete müdahalesini kabul etmediğimiz gibi siyasetin de orduya ölçüsüz müdahalesini doğru bulmadığımızı ifade etmek istiyorum. Dönem birincisi teğmenlerimizle ilgili çıkan tartışmanın da ordumuzu daha fazla yıpratmasına müsaade edilmemelidir" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda, Milli Savunma Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçeleri görüşülüyor. Saadet-Gelecek Grubu Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Şahin, Türkiye'nin çevresindeki gelişmeler nedeniyle ordunun her daim hazır olması gerektiğini ve Türkiye'nin komşularının gelişen ordularının gerisinde kalmaması gerektiğini ifade etti. Harp Okulu mezuniyet töreninden sonra kılıç çatarak yemin ettikleri gerekçesiyle disiplin kuruluna sevk edilen teğmenlerle ilgili de konuşan Şahin, şunları söyledi:
“Dünyamız bugün büyük sınamalarla karşı karşıyadır. Özellikle son dönemde uluslararası arenada artan tansiyonun yalnızca bölgesel çatışmaları değil, küresel ölçekte bir krizi de tetikleme potansiyeline sahip olduğunu dikkatle izliyoruz. Büyük güçler arasındaki ekonomik ve askeri rekabet, enerji kaynakları üzerindeki mücadeleler, sınır anlaşmazlıkları, etnik ve ideolojik farklılıklar uluslararası ilişkilerdeki tansiyonu her geçen gün daha da yükseltmektedir.
Biz bu coğrafyada güçlü olmak zorundayız. Atalarımızın kanıyla miras olarak bıraktığı bu toprakları torunlarımıza sulh içinde miras bırakmak istiyorsak mutlaka ve mutlaka her daim hazır olmalıyız. Caydırıcı ve disiplinli bir ordu olmazsa olmazımız olmalıdır. Ordumuzun gücüne güç katmalıyız.
"Türkiye bir an önce aynı zamanda üreticisi ve proje ortağı olduğu F-35 sürecini tamamlamalı"
Ege Denizi ve çevresinde askeri güç dengesi her geçen gün daha kritik bir hale gelmektedir. Bu bölgede hava üstünlüğü sağlamak sadece bir savunma meselesi değil, aynı zamanda milli güvenliğimizi ve bölgesel çıkarlarımızı korumanın temelini de oluşturmaktadır. İşte bu noktada F-35 savaş gibi taarruz uçağı gibi beşinci nesil savaş uçakları stratejik bir gereklilik haline gelmiştir. Yunanistan’ın son yıllarda hava kuvvetlerini güçlendirme çabaları ve özellikle F-35 ve Rafael uçaklarını envanterine katması dikkatle takip edilmelidir. Her ne kadar F-35’lerin yerine ikame edilmiş olsa da bir hava savunma sistemi olan S-400’ler yeterli kalmayacaktır. Bu durumda Türkiye de bir an önce aynı zamanda üreticisi ve proje ortağı olduğu F-35 sürecini tamamlamalı ve envanterine katmalıdır. Ayrıca F-16 filomuzun modernizasyonu Eurofigther jetleri de değerlendirmelidir. Ege’de veya çevremizdeki herhangi bir coğrafyada hava üstünlüğü dengesinin bizim aleyhimize bozulmasına asla müsaade edilmemelidir.
"Ülkemiz, Suriye’nin toprak bütünlüğü, siyasi birliği ve güvenliği için üzerine düşeni yapmaya devam etmelidir"
Barış ve istikrarı korumak için zaman zaman kararlı adımlar atmamız da kaçınılmazdır. Terör örgütlerinin ülkemize yönelik tehditlerini direkt kaynaklarında bertaraf etmek ve bu örgütlerin sınırlarımızda güç kazamalarını önlemek güvenlik doktrinimizin ayrılmaz bir parçası olmalıdır. Bu haliyle en uzun kara sınırımızı paylaştığımız Suriye’de yaşananları uzaktan izlememiz mümkün değildir. Türkiye bugüne kadar Suriye konusunda tarihi bir sorumluluk üstlenmiştir ve yeni tarihi sorumluluklar da omuzlarımızdadır. Ülkemiz, yeni dönemde Suriye’nin toprak bütünlüğü, siyasi birliği, refahı, güvenliği ve istikrarı için üzerine düşeni yapmaya devam etmelidir. DEAŞ, PKK ve uzantıları olan terör örgütlerinin herhangi bir oldu bitti üzerinden milli güvenliğimizi tehdit edecek adımlarına da asla müsaade edilmemelidir.
Kıbrıs, vatan savunmamız için hayati bir önemdedir. Dolayısıyla ulusal güvenlik ve milli çıkarlarımıza aksi zorlama tezleri ve davranışları kabul etmemiz mümkün olmayacaktır. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nın son dönemdeki silahlanma harcamalarındaki artışı, demir kubbe hava sistemi sevkiyatını da dikkatle takip ettiğimizi belirtmek istiyorum. GKRY’nin bu askeri hareketliliğiyle bağlantılı olarak Yunanistan’ın 1947 Paris Barış Anlaşması’na aykırı şekilde Meis Adası ve silahsızlandırılması gereken 23 adadan 16’sını silahlandırması üzerine de kararlılıkla gidilmeli.
"Kulağı çekerken koparmamaya dikkat edilmesi gerek"
Caydırıcılık bir ordu için ne kadar gerekliyse ordu disiplini de bir o kadar önemlidir. 3 yere siyaset girmemeli: Camiye, mektebe ve kışlaya. Ordunun siyasete müdahalesini kabul etmediğimiz gibi siyasetin de orduya ölçüsüz müdahalesini doğru bulmadığımızı ifade etmek istiyorum. Dönem birincisi teğmenlerimizle ilgili çıkan tartışmanın da ordumuzu daha fazla yıpratmasına müsaade edilmemelidir. Genç yaşın heyecanına kapılan bu askerlerimiz hatalı davranmışlardır. Elbette ilgili kurum kendi inisiyatifiyle bir karar verecek ama kulağı çekerken koparmamaya da dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyoruz."