Gündem

TBMM Genel Kurulu... Selçuk Özdağ: "Bu bir zam bütçesidir, vergi bütçesidir, faiz bütçesidir. Zengine selam, yoksula ölüm bütçesidir"

Saadet- Gelecek grubu Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, "Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bu 7'inci bütçesi. TBMM'nin uhdesinde olan bütçe hakkı, külliyedeki danışmanlara verilmiş durumdadır. Bu bütçenin sahibi de belli değil, kime hesap soracağımız belirsiz çünkü seçimle iş başına gelmiş kimseyi karşımızda göremiyoruz. Bütçenin sahibi de zahmet edip gelmiyor. Sahibi olmayan bütçeye bizim de onay vermemiz mümkün değildir. Zaten zar zor yakta duran demokrasimiz Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile felç edilmiştir. Bu bir zam bütçesidir, vergi bütçesidir, faiz bütçesidir. Zengine selam, yoksula ölüm bütçesidir" dedi.

 

(TBMM) - Saadet- Gelecek grubu Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, "Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bu 7'inci bütçesi. TBMM'nin uhdesinde olan bütçe hakkı, külliyedeki danışmanlara verilmiş durumdadır. Bu bütçenin sahibi de belli değil, kime hesap soracağımız belirsiz çünkü seçimle iş başına gelmiş kimseyi karşımızda göremiyoruz. Bütçenin sahibi de zahmet edip gelmiyor. Sahibi olmayan bütçeye bizim de onay vermemiz mümkün değildir. Zaten zar zor yakta duran demokrasimiz Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile felç edilmiştir. Bu bir zam bütçesidir, vergi bütçesidir, faiz bütçesidir. Zengine selam yoksula ölüm bütçesidir" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşların bütçe görüşmeleri devam ediyor. Saadet- Gelecek Grubu Grup Başkanvekili ve Gelecek Partisi Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ'ın konuşmasında öne çıkanlar şöyle:

"Her diktatörün şaşmaz akıbetini o da yaşadı"

"Birileri durduk yere düşman edinmeyi lider ülke siyaseti olarak görmekte ardından yaşanılan devasa sorunların ve geri viteslerin faturasını da millete ödetmektedir. Sorumluluk almayan teflon siyasetinin en nadide örneklerini yaşatan bu iktidarın tüm yanlışlarının faturasını da maalesef ülkemiz ödemektedir. Bugünlerde birilenin zafer sarhoşluğu ile birilerinin de karalar bağlayarak takip ettiği Suriye'deki gelişmeler de bu politikanın ürünüdür. Tıpkı iç politik atraksiyonlar gibi dış politik manevralar da Türkiye'nin çıkarı için değil şahsım siyaseti için yapılan açıklamalardır. Kavga ediyorsunuz ceremesini bu devlet çekiyor, güya barışıyorsunuz yine ülkemiz kan kaybediyor. 

13 yıldır devam eden bir iç savaşın ardından nihayet Suriye'deki tek adam Esad ve Baas rejimi de devrilip gitti. Her diktatörün şaşmaz akıbetini o da yaşadı. Kendi halkına savaş, zülüm ve yoksulluktan başka hiçbir şey vermeyen bu figürlerin sadece kendilerini, ailelerini ve yakınlarını öncelediğini gördük. Bu diktatörler halklarını ötekileştirdikleri ve aidiyet duygularını kaybettiklerinde zaten ülkelerini kaybetmişlerdi. Görünen o ki güneyimizde yeni bir oluşum planlanıyor. 

''ABD bizi övüyorsa bu işte bir bit yeniği aramak gerekmiyor mu?''

Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanmasını gerçekten istiyor musunuz? Bunun için hamaset yapmak dışında somut olarak ne yapmayı düşünüyorsunuz? Mesela MİT başkanı Emevi camiinde HTŞ lideriyle namaz kılması bu planın bir parçası mıdır? Basının HTŞ güzellemeleri bu planın devamı mı? Trump, 'Türkiye Suriye'de büyük bir güç, Erdoğan çok iyi anlaştığım biri ve çok güçlü' dedi. Ben bu övgüleri görünce ABD bizi övüyorsa bu işte bir bit yeniği aramak gerekmiyor mu? İktidarın bu ipe sapa gelmez çelişkileri ve ortaya karışık açık büfe siyaset anlayışı Türkiye'nin başına çok büyük dert açıyor.

"Sahibi olmayan bütçeye bizim de onay vermemiz mümkün değil"

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanacaktı. Makul sürede yargılama hakkı güçlendirilecekti. Suçsuz yere insanları tutukladığınız yetmiyormuş gibi aylar sonrasına duruşma günü verilir oldu. Bırakın tutuklamanın istisna olmasını resmen peşin bir cezalandırma aparatına dönüştürüldü. İfade ve protesto hakkının önündeki engeller kaldırılacaktı evet görüyoruz protestonun alanı genişletildi mesela artık Cumhurbaşkanı konuştuğu esnada bir protesto yapılabiliyor ama sonrası tufan elbette. Güçlü ve etkili bir ülke olarak AB'ye girme hedefi sürdürülecekti. Vizesiz gidebileceğimiz ülke sayısından belli oluyor AB'ye gitme hedefimiz, hiçbiri vize bile vermiyor. Ekonomik büyüme ivme kazanacaktı, ortalama büyüme hızı yüzde 5,4. Parlamenter sistemde ise yüzde 5,5'ti. Enflasyon ve döviz kurları stabil hale gelecekti. Anayasa Mahkemesi kararlarına uyma zorunluluğu gelecekti.

İktidar mensupları 'eskiden karne ile yağ dağıtılıyordu' diyordunuz. Eskiden mal bulunamıyordu şimdi ise vatandaşın parası yok. Ne değişti? Dar gelirliyi geçtik, Merkez Bankası'nın Başkanı bile kiralık dairede oturduğunu ve pahalı olduğunu itiraf etmedi mi? Saygınlığının artacağı söylenen Meclis'imizin bırakıldığı hal tam bir çaresizliktir. Bu bütçede muhalefet milletvekillerini geçin iktidar vekillerinin talep ettiği değişiklikler bile yapılmamıştır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bu 7'inci bütçesi. TBMM'nin uhdesinde olan bütçe hakkı, külliyedeki danışamlanlara verilmiş durumdadır. Bu bütçenin sahibi de belli değil, kime hesap soracağımız belirsiz çünkü seçimle iş başına gelmiş kimseyi karşımızda göremiyoruz. Bütçenin sahibi de zahmet edip gelmiyor. Sahibi olmayan bütçeye bizim de onay vermemiz mümkün değildir. Zaten zar zor yakta duran demokrasimiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile felç edilmiştir. Bu bir zam bütçesidir, vergi bütçesidir, faiz bütçesidir. Zengine selam yoksula ölüm bütçesidir. Adı sana tadı bana Saray bütçesidir. 

"Gelin önce mevcut Anayasa'ya uyun''

Niye Anayasa'ya uymuyorsunuz? Bir de kendinizle tezat haline düşüp 'yeni bir anayasa yapacağız' diyorsunuz. Gelin önce mevcut anayasaya uyun, soru önergelerimize cevap verin. Varlık fonu neden denetimden azade? Savunma sanayisinin güçlü olmasını elbette isteriz peki bu beyin göçünü neden durduramadınız? Niye gelsinler Amerika'dan, Kanada'dan. Enflasyonun yüzde 65-70 olduğu bir ülkeye mi gelecek? Bosna Hersek'in parasından bile iki kat düşük olan ülkeye mi gelecekler? 

Soru önergelerimize cevap vermiyorsunuz, Anayasa'yı ihlal ediyorsunuz. Bunun karşılığı müebbet hapistir. Eğer Türkiye'de bir Anayasa Mahkemesi özgür çalışmış olsaydı bu makamların soru önergelerimize cevap vermeyenlerin akıbeti müebbet hapis olurdu. Anayasa'yı ihlal edenler anayasa yapamazlar. Savunma sanayisinde yapılan suistimallerin tartışılmasını istemiyorlar. Mesela Altay tankı ihalesini niçin 49,9'la yabancı olan bir şirkete verdiğinizi izah edemediniz. Bu şirket ihaleyi aldıktan sonra cumhurbaşkanı kararnamesi ile 1,4 milyar TL'yi bulan muazzam teşviklerin de neden verildiği muammadır. Tüm bunların sonucunda Altay tankı nerede? Cevabı biz biliyoruz; sıfır. Öyle bir propoganda yapılıyor ki milletimiz 5'inci nesil savaş uçağı üretiyoruz sanıyor. "