(TBMM) - TBMM Genel Kurulu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Enflasyonla mücadelede 2023 yılının Haziran ayından itibaren dezenflasyon süreci başlamış durumda. Geçiş sürecini tamamladık. Haziran'dan itibaren dezenflasyon süreci başladı, 28 puan düşüş var. Gelecek sene bu zamanlar 20 küsurlu enflasyondan bahsediyor olacağız. Bugünkü kadar enflasyonu konuşmayacağız. Başka meseleleri konuşacağız" dedi.

TBMM Genel Kurulu’nda 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin tümü üzerine görüşmeler devam ediyor. Yürütme adına konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın konuşmasında öne çıkanlar şöyle:

"Başarısız bir hükümet art arda 23 bütçe sunamaz"

"Bu kadar kısa sürede bütün sorulara yanıt vermek mümkün değil ancak muhalefetten arkadaşlarımız hükümete çok kapsamlı birçok husususu dile getirdiler, eleştirileri oldu. Bu hükümetin başarısız bir hükümet olduğunu göstermeye ve buna ikna etmeye çalıştılar. Başarısız bir hükümet art arda 23 bütçe sunamaz. Başarının, başarısızlığın nihai karar vericisi milletin kendisidir. Biz milletimizin değerlendirmelerine sonuna kadar saygı duyuyoruz. Her bir bütçe ve yatırım kalemini Türkiye Yüzyılı hedefine uygun şekilde, ekonomik istikrarı güçlendirmek ve toplumsal refahı arttırmak amacıyla şekillendirdik. Bizim perspektifimizde bütçemiz istikrar, icraat ve kalkınma bütçesidir. Tüm toplumsal kesimlerin bütçesidir. İstikrar içinde büyümeyi ve kalıcı sosyal refahı hedefleyen sağlam politikaların bütçesidir. Ülkemizin altyapısındaki eksikleri tamamlamaya dönük bir bütçedir. 

Türkiye Yüzyılında pek çok alanda hayata geçirmek istediğimiz yapısal dönüşüm adımlarımızı destekleyecek, kaynakları eğitimden sanayiye, tarımdan enerjiye her alanda gelişmemizi güçlendirici şekilde yönlendireceğiz. Fiyat ve finansal istikrarı gözeten sürdürülebilir ve kapsayıcı ekonomiyi hedef alan serbest piyasa ve rekabet ortamında verimliliği arttırarak makro ekonomik dengeleri gözeten bir yaklaşım izliyoruz. Siyasi istikrarın, güven ortamının olmadığı bir yerde dünyanın en iyi programlarını, en iyi bütçelerini de yapsanız başarılı olma şansınız yok. Türkiye seçimlerini yapmış, gelecek seçimlerine belli bir vade olan seçimsiz bir dönemden geçiyor. Bu dönem bizim için altın kıymetindedir. 

"Dünya'nın iyi bir dönemden geçmediğini hepimiz biliyoruz"

Kur korumalı mevduattan hızlı bir şekilde çıkış sağlıyoruz. Bunu yaparken de finansal piyasaları sarsmadan başarıyoruz. KKM geçen sene Ağustos itibariyle 3 trilyon 408 milyar lira seviyesine kadar yükselmişti. 13 Aralık itibariyle 1 trilyon 170 milyar liraya kadar geriledi. Ciddi bir gerileme dolayısıyla kur risklerinde azalma söz konusu. Ülkemizin kredi risk primleri de uygulamalarımız sonucu düştü. Ülkemiz gri listeden çıkmış ve üç kredi değerlendirme kuruluşunun iki defa not arttırımı yaptığı bir ülke konumundayız. Birçok finansal gösterge itibariyle gelişmekte olan ülkelerden pozitif bir şekilde ayrıştığımızı ifade edebilirim.

Küresel piyasalara baktığımızda başlıca gündemler arasında faiz indirim döngüsünün devamı ve Ortadoğu başta olmak üzere jeopolitik gelişmeler öne çıkmaktadır. Dünya'nın iyi bir dönemden geçmediğini hepimiz biliyoruz. Pandemi sonrası toparlanma süresi hala devam ediyor ve Dünya ekonomisi hala pandemi öncesine dönebilmiş değil. Dünya talebinin o yeni ortamda nispi olarak daha canlı olmasını bekleyebiliriz. Gelecekte ülkemizin lehine bir gelişme olduğunu ifade etmek isterim. Emtia fiyatlarında da daha olumlu bir seyir gözlüyoruz. Bütün bunlar önümüzdeki dönemde büyüme perspektifimize, dış ticaretimize olumlu katkıda bulunacak.  

"İstikrarlı büyümenin önemini burada görüyoruz. Bunu hiç küçümsemeyin"

Geçmişle de mukayese etseniz dünyayla da mukayese etseniz Türkiye ekonomisi büyümüş. Cumhuriyet tarihi boyunca baktığımızda yıllık ortalama 4,5 büyüme var. Cumhuriyetin ilk yılları savaştan çıkmış bir ekonomi var, baz etkisi var. 1960'lı yıllarda Dünya'nın büyümesi çok daha hızlıydı. Dünya büyümesiyle mukayese ederken bu tür unsurları da dikkate almanız gerekir. Bir arkadaşımız dedi ki, 'ya ne olacak 0,9 büyüme kaydetmişsiniz' dedi. Bunun uzun vadeli etkileri ne olmuş bakalım. Bu sene beklediğimiz milli gelir 1 trilyon 331 milyar. Yüzde 5,4 yerine 4,5 ile büyüseydik 1 trilyon 120 milyar dolar olacaktı ekonomimiz. Aradaki fark sadece bu yıl için 211 milyar dolar. İstikrarlı büyümenin önemini burada görüyoruz. Bunu hiç küçümsemeyin. Türkiye'yi alt orta gelir grubundan üst orta gelir grubuna taşımıştır. 

"Biz bir dönemle diğer dönemi yarıştırmıyoruz"

2020-23 döneminde Dünya ekonomisi yıllık ortalama 2,6 büyürken, Türkiye ekonomisi yıllık ortalama 5,9 büyümüş. Bundan iyisi can sağlığı diyelim. Bu kadar büyük bir performans takdir edilmez de ne denilir? Elbette büyüme her şey değil ama en azından bu büyümedeki performansı takdir etmenizi beklerdik doğrusu. 'Geçmiş politikalarınız böyle şimdi niye değil' dediler. Ekonomiden güvenliğe, dış politikadan hukuka her alanda biz 22 yılı bir bütün olarak görüyoruz. Bu 22 yılın herbir gününü, saatini sahipleniyoruz. Bir dönemle diğer dönemi yarıştırmıyoruz. Temel ilkeleriniz, zihniyetiniz değişmez ama politikalarınız günün koşullarına göre değişir. Siz niye değişiyorsunuz demek anlamlı değildir. Biz istikrar içinde değişime inanan bir partiyiz. Değişiyoruz çünkü Türkiye'nin ve Dünya'nın güncel ihtiyaçlarına göre politikalarımızı ayarlıyoruz.

"Çin'in oluşturduğu yüksek atıl kapasitenin tüm Dünya'da baskı oluşturduğunu görüyoruz"

Sıkılaştırıcı politikalarımızın etkisiyle iç talepte dengelenme sağlanmış, özel tüketim kaynaklı enflasyonist baskı azalmıştır. Dış talepteki olumsuz görünüme paralel olarak son iki çeyrekte düşük bir performans gösteren sanayi sektörüne ilişkin veriler bir miktar toparlanma göstermektedir. İmalat sanayinde Dünya'da da bir sıkıntı var. Çin'in oluşturduğu yüksek atıl kapasitenin tüm Dünya'da baskı oluşturduğunu görüyoruz. Türkiye içinde de yükselen finansal maliyetlerin işletmelerin stoklarını azaltmaya dönük eğilimlerini güçlendirdiğini ve üretim yerine stok azaltmayı tercih ettiklerini görüyoruz.  

"Gelecek sene bu zamanlar 20 küsurlu enflasyondan bahsediyor olacağız"

Enflasyonla mücadelede 2023 yılının Haziran ayından itibaren dezenflasyon süreci başlamış durumda. Biz bu anlamda sürpriz yapmıyoruz. Başından itibaren programımız belli, çerçevesi belli. Üç dönem var dedik; geçiş dönemi, dezenflasyon dönemi ve tek haneli rakamlara ulaşacağımız kalıcı fiyat istikrarı dönemi. Geçiş sürecini tamamladık. Haziran'dan itibaren dezenflasyon süreci başladı, 28 puan düşüş var. Gelecek sene bu zamanlar 20 küsurlu enflasyondan bahsediyor olacağız. Bugünkü kadar enflasyonu konuşmayacağız. Başka meseleleri konuşacağız.

Biz yoksullukla mücadeleyi, gelir dağılımını iyileştirme politikalarını dar bir çerçevede görmüyoruz. Her şeyden önce makro ekonominizin sağlam olması lazım. Gemi sağlam değilse kamaralar altından da olsa anlam ifade etmez. Dolayısıyla büyümemiz tarihsel olarak da siyasi istikrarın ve makro ekonomik olduğu dönemlerde olmuş. Enflasyonu düşürme ve fiyat istikrarı sağlama hedefimiz aynı zamanda sürdürülebilir büyümeye ve gelir dağılımını iyileştirmeye hizmet ediyor.

"Milli gelire oranla yüzde 1’in de altında bir cari açıkla yılı kapatacağız"

Geçtiğimiz yılın ortalarında yüzde 5,5’lere kadar milli gelire oranla oluşan bir cari açığımız vardı. Geldiğimiz noktada 10 milyar doların altına düşmüş bir cari açığımız var ve yıl sonu itibarıyla bütçemizde öngördüğümüzden de daha düşük gerçekleşmesini bekliyoruz. Muhtemelen milli gelire oranla yüzde 1’in de altında bir cari açıkla yılı kapatacağız. Cari açıktaki bu düşüş, bizim için yeterli değil. Kalıcı bir şekilde cari açığı düşürücü politikaları da eş zamanlı bir şekilde hayata geçiriyoruz. Cari açığı düşüren, rekabet gücünü artıran en önemli unsurun beşeri sermayeye, insanımıza yaptığımız yatırım olduğunun da farkındayız. Bir taraftan dönemsel politikalarımızı izler ve enflasyonu düşürürken, diğer taraftan orta ve uzun vadeli perspektif içinde temel alanlarda dönüşümü de gerçekleştirme gayreti içindeyiz.

"Yeni nüfus dinamiklerini dikkate alarak kapsamlı konut sosyal programlarını hayata geçireceğiz"

Tarım sektörü, stratejik bir sektördür ve tarımsal üretimi artırmak için her türlü gayreti sarf ediyoruz. Tasarrufa önem verdiğimiz bu dönemde tasarruf dışı tuttuğumuz unsurlardan bir tanesi sulama yatırımlarıdır. Sulamanın artışıyla birlikte tarımsal üretimimizi çok daha farklı seviyelere taşımanın gayreti içindeyiz. 2002 yılında toplam tarımsal üretim değerimiz 25,5 milyar dolarmış. 2023’te bu değer, 68,5 milyar dolara çıkmış. 2002 yılında 4 milyar dolar olan tarım ve gıda ürünleri toplam ihracatımız 2023 yılında 21,8 milyar dolara yükselmiş.

Sosyal konut konusunda kapsamlı çalışmalar yapmaya kararlıyız. TOKİ’imizin bugüne kadar yaptıkları var, ilan ettiğimiz birtakım programlar var. Yeni nüfus dinamiklerini dikkate alarak metropoller başta olmak üzere, yeni aile büyüklüğü ölçeğini dikkate alarak, enerji verimliliği ve afetlere dayanıklılığını dikkate alarak kapsamlı konut sosyal programlarını hayata geçireceğiz.

"‘Deprem bütçenize olumlu katkı sundu’ demek hiçbir şekilde kabul edecek bir ifade değildir"

Bütün bu tartışmaları depremin yaralarını sardığımız bir ortamda yapıyoruz. Çok kolay bir iş değil. Erhan Usta, ‘Deprem bütçenize katkı sundu’ dedi. Bu bence literatüre geçecek bir ifade. Bunu akademisyenlere bırakıyorum. 104 milyar dolarlık bir harcamadan bahsediyoruz. En gelişmiş dediğimiz ekonomileri bile etkileyecek ölçekte bir maliyet. Bütçe disiplinine son 20 yolda uymasaydık, sağlam bir zemin olmasaydık bugün ne halde olurduk? Vergilerle ilgili dediğiniz düzenlemeler, makro politikalarımızın da bir parçasıdır. Geçen yıl yaptığımız sadece 100 milyar TL’lik bir pakettir. Bugün yaptığımız trilyonlarca liralık ve devam edecek harcamalardır. ‘Deprem bütçenize olumlu katkı sundu’ demek hiçbir şekilde kabul edecek bir ifade değildir. Depremin yaralarını sarmak için bütün gayretimizi sarf ediyoruz, etmeye devam edeceğiz.

"Meclisimizin gündemine demokratik standartlarımızı yükseltici reformlarımızı getireceğiz"

Bir bütünlük içinde bakıyoruz politikalarımıza. Bir taraftan güçlü ekonomik politikalarımız, diğer taraftan güçlü sosyal politikalarımız, bunları tamamlayan, demokrasinin standartlarını yükselten adalet ve hukuku güçlendirici politikalar. Adalet Bakanlığımızın da bu yönde yeni çalışmaları var. Önümüzdeki dönemde de Meclisimizin gündemine demokratik standartlarımızı yükseltici, adaletimizin daha hızlı ve etkin çalışmasını destekleyici reformlarımızı getireceğimizden şüpheniz olmasın.

"DEAŞ, İslam’ı temsil etmediği gibi PKK da Kürtleri temsil etmemektedir"

Suriye’de 8 Aralık itibarıyla yeni bir döneme girilmiştir. Suriye, bir halk devrimi yapmıştır ve otoriter bir yönetim sona ermiştir. Beklentimiz, Suriye’de tüm kesimleri kapsayan herkesi şemsiyesi altında buluşturan bir yapının oluşması. Suriye’nin toprak bütünlüğü, egemenliğinden yanayız ve bunu bozucu eylemlerde bulunan her gücün karşısındayız. Suriye halkı bizim kardeşimizdir. İnanıyoruz ki Suriye’nin yeniden imarıyla birlikte oradaki güvenlik ortamının, ekonomik ortamın, kurumsal ortamın gelişmesiyle birlikte uzun süredir ülkemizde bulunan Suriyeli kardeşlerimiz de gönüllü, onurlu, güvenli bir şekilde vatanlarına döneceklerdir. DEAŞ, İslam’ı temsil etmediği gibi PKK da Kürtleri temsil etmemektedir. Teröre karşı kim yaparsa yapsın ilkesel bir duruş sergilememiz lazım. Bütün partilerin terörün gölgesine karşı çıkması lazım."

Usta: "Geçici olan deprem vergileri için kalıcı vergi konuldu"

'Merkez' piyasa beklentilerini güncelledi 'Merkez' piyasa beklentilerini güncelledi

İYİ Parti Samsun Milletvekili Erhan Usta, depremin bütçeyi kara geçirdiğine ilişkin ifadelerini eleştiren Yılmaz'ın konuşmasının ardından söz alarak sözlerine açıklık getirdi ve Yılmaz'a tepki gösterdi. Usta, şunları söyledi: 

"Sayın Cevdet Yılmaz, benim konuşmalarımı bilimsel bulmadı. Hatırlayın, KDV’ler 8’den 18’e, 18’ler 20’ye çıktı. Bir de kanun geldi, milli dayanışma paketi denildi. Bunların tamamını Sayın Mehmet Şimşek bize ‘Deprem nedeniyle bu vergileri artırıyoruz’ dedi. Buna ilişkin yüzlerce beyanat var ortada. Deprem nedeniyle ilave konulan vergilerin geliri 2025 yılında 1 trilyon 46 milyar lira ama deprem nedeniyle konulan ödenek 584 milyar lira. Eğer bir çıkarma işlemi yapmak zor değilse 462 milyar lira... Deprem nedeniyle kara geçti bütçe. Geçici olan deprem vergileri için kalıcı vergi konuldu."

Kaynak: anka