Ramazan geldi hoş geldi; ne güzelliklerle geldi anlamayı nasip etsin Yaradan. Şu mübarek günlere hürmeten kaybettiğimiz saygıyı bulma ümidiyle yaşayalım bu rahmet ayını, bu da nereden çıktı diyeceksiniz, şöyle dikkatlice bir düşünün bakalım gerçekten artık saygılı mıyız? Bence değiliz. Geriye doğru bakıyorum, şimdiye bakıyorum arada uçurumlarla fark var. Aslında herkes de kendince rahatsız bu durumdan. Rahatsızız ama bunu değiştirmek için de ne yapıyoruz o da ayrı bir konu. Galiba önce Rabbimize saygıyı kaybettik. Saygıyı kaybettik, arkasından sabrı kaybettik, çok geçmedi kanaati kaybettik, terbiyeyi kaybettik hal böyle olunca edep de kalmadı. Hepsi birleşti sevgiyi de kaybettik. Şimdi bunları okuyunca çok da dramatize ettiğimi düşünebilirsiniz ama inanın öyle değil. Ben yaşamadım çocuğum yaşasın zihniyetiyle bugünlere geldik ve herkes bahsettiğim konulardan şikayetçi. Önceden çok saygılı bir toplumken her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünürken sonra ne oldu da bu kadar hepsinden vazgeçtik sorularını hep soruyorum eminim hepiniz de soruyorsunuz; örneğin evlerin penceresine sarı çiçek koyarmış eskiler evde hasta var sokaklarda gürültü yapmayın diye, karanfil koyarlarmış evde yetişkin genç kız var küfürlü konuşmayın diye, ramazanda esnaf veya varlıklı kişiler birleşir ihtiyaçlı kişilerin borçlarını kapatırlarmış, şimdi ayıp olan her şey moda oldu demek ki yeterince içselleştirmemişiz bugün üzüldüğümüz kaybettiklerimizi. Eğer hakkıyla özümsemiş olsaydık bugün kendini sosyal zanneden, her şeye hakkı olduğunu zanneden nerede ne yapacağı belli olmayan tutarsız bir toplum yetişmemiş olurdu, buna alt kültür demek istiyorum affınıza sığınarak. Bir Hadisi Şerif’te Peygamberimiz (SAV) me sordular “Müslüman kime denir? Diye “Elinden ve dilinden herkesin razı olduğu kişidir.” Buyurmuştur. Yukarda bahsettiklerimden hangisi bu ifadelere uymaktadır bir öz eleştiri yaparsak eğer. Yaşımız itibari ile benim jenerasyonumdaki herkesin bildiği gibi biz ülkemizin zor günlerini gördük dört başı mağmur olmasa da bir çok anlamda refaha ulaştığımız bugünleri de nasip eden Rabbimize hamdolsun, bunu hazmedemedik. Hani derler ya “ fakir zengin olmuş 40 yıl üzerinden fakirlik kokusu çıkmamış, zengin fakir olmuş 40 yıl üzerinden zenginlik kokusu çıkmamış” galiba öyle olduk. Bu ülkeyi her karesini kanlarını dökerek bizlere miras bırakanlar bir imparatorluk bakiyesinin mensuplarıydı, ama savaş sonrası çok ciddi yokluklar çekildi büyük gayretlerle bugünlere gelindi. İnandıkları ve değerleri için vatan millet adına can verenlerden geriye kalanlar asaletlerini kırk yıl daha yaşattılarsa da Kökünden değişen rejim bir çok değerini bırakıp Avrupalılaşma sevdası, bize beş beden büyük gelen bize ait olmayan değerler içerisinde bocalayan bir toplum olarak bugünlere geldik; ne Avrupalı olduk ne Anadolulu. Oysa bizim onlardan alacağımız çok da bir şey yoktu tarihe bakılırsa bir çok şeyi onlar bizden aldı. Bunların hepsi ayrı derin konular ama şuraya varmak istiyorum, yazımın başında da yazdığım gibi kaybettiğimiz saygı ve diğerleri konusunda batılılaşalım derken ne kadar fakirleştiğimiz bu fakirliğin de bize getirdiği yozlaşmayı bütün dejenerasyonu anlatabilmek adına bunları irdeliyorum, evet hepimiz bir çok şeyi biliyoruz. Kendimize esasen şu soruyu sormalıyız biliyoruz ne yapmalıyız? Şair Arif Nihat Asya’nın dizesinde dediği gibi “bize ne olduysa azar azar oldu” ve geriye baktık azdan çok oldu, öyleyse bu çoğu birden yok edemeyeceğimize göre bizi yapan değerleri azar azar kendimize katalım mı ne dersiniz? Ramazana kavuştuğumuz bu günlerde önce annemize babamıza saygılı olalım, eşimize dostumuza saygılı olalım, çocuklarımıza saygılı olalım (ki saygıyı ilk elden öğrensinler), trafikte saygılı olalım, çevremize saygılı olalım çünkü hepimizin ortak evi dünya gibi örnekler çoğaltılabilir. Mesela yerlere izmarit atmamayı becersek iyi olur öyle değil mi? Bu kadar büyük hasletleri olan bir millete izmarit atmayalım gibi bir öneride bulunmak bile özde düşünürsek üzücü aslında ama bir yerlerden başlamalı diye düşünüyorum.
Kendimize neyi yakıştırdığımıza kendimiz karar vereceğiz. Daha iyi bir dünya mümkün bu da herkesin kendini birey olarak düzeltmesiyle mümkün hala Yüce Mevla izin veriyorken.
Saygılarımla…